Eğer kısa süreli insani ateşkesten sonra Yemen’deki savaş devam ederse, Suudi Arabistan prensi için tehlike büyüyecektir.

Suudi Kraliyet Hava Kuvvetleri ve müttefikleri bu hafta, Yemen’e yönelik insani yardıma izin vermeye yönelik uyguladığı 5 günlük ateşkesten sonra bombalama operasyonlarına devam etti. Suudi Arabistan’ın 29 yaşındaki Savunma Bakanı Prens Muhammed bin Salman, krallığın Yemen’deki savaşında zafer kazanması konusunda hem kendi geleceğini hem de ülkesinin geleceğini tehlikeye attı. Sana’a’yı, Suudi Krallık’ın İran tarzı bir vesayet rejimi olduğunu iddia ettiği şekilde kontrolü altında bırakan bu ateşkes, krallık için nihai bir zafer değil.

Aksine, Zeydi Şii Husilere ve müttefiklerine yönelik haftalar süren hava saldırılarından sonra prensin savaşı açmaza girecek gibi görünüyor. Yemen’in zayıf altyapısına verilen bu büyük zarar, Yemenliler ve yıllardır ilişkilerine zarar veren zengin Körfez komşuları arasında büyük bir düşmanlık yarattı. Yemenliler her zaman zengin kardeşlerine dargınlardı. Şimdi birçok Yemenli intikam almak istiyor. İran, Tahran’a herhangi bir zarar vermeden ve sadece İran’ın Zeydilere olan yardımıyla ilgili olarak, Körfez’deki rakiplerine karşı zafer kazanıyor.

Kral Salman 23 Ocak 2015’de, kraliyet mahkemesinde iki yıl başkanlık hizmeti verdikten sonra, oğlunu savunma bakanı olarak atadı. Muhammed bin Salman’ın daha önce askeri bir deneyimi olmamıştı, askeri eğitim de almamıştı. İki aydan daha kısa bir zaman sonra, Suudi Krallık, Başkan Hadi’yi yeniden iktidara getirerek hükümeti eski haline getirmek için Husileri baskı altında tutmak adına“Kararlı Fırtına” Operasyonu’nu başlattı. Suudiler ilk hava saldırısı ile Washington’a üç saat verdi. Prens Salman bir anda sonsuza kadar sürecekmiş gibi görünen bir savaş ile karşı karşıya kaldı. Suudi Medyası bu operasyonları yönlendiriyor ve operasyona katılmaları için müttefikleri ikna etmeye çalışıyordu.

Salmanlar ayrıca Yemen’deki savaşı kazanmak acilen Pakistan’dan gelecek savaş deneyimli kara güçleri arayışına başladılar. Pakistanlılar, elleri ayaklarına dolaşan ve zafer kazanmak için uygun bir strateji olmaksızın bir anda savaşa girmeye çalışan kral ve oğlu ile Riyad’ta yaptıkları toplantılardan ayrıldı. Pakistanlılar savaşa katılmayı reddetti ve bu konudaki endişeleri basına sızdı. Medyada deneyimsiz ve hazırlıksız olarak tasvir ediliyordu. Bu tanımlama yıllarını krallıkta sürgünde geçiren ve krallığı dışarıdaki diğer insanlardan daha çok bilen Nawaz Sharif adındaki bir Pakistan lideri tarafından yapılmıştı.

Şu anda Körfez devletleri çevresinde Suudi liderliğinin düşüncesiz ve tedbirsiz olduğuna dair homurdanmalar var. Geleneksel olarak Suudlar çok muhafazakârdırlar ve risk almayı sevmezler. Faysal’dan Abdullah’a Suud Kralları oldukça tedbirli ve dikkatliydi. Şimdi ise bu savaşın nasıl sonlanacağına dair herhangi bir plan olmadığına dair derin dedikodular dönmekte.

Onların açısından, Husiler Suudileri rahatsız ediyor gibi görünüyor. Sınır boyunca Cizan ve Najran gibi Suud kent ve kasabalarına topçu ve havan saldırıları gerçekleştirdiler ve bazı bölgeleri istila ettiler. Husiler güneyde Aden’i almak için saldırılarını devam ettiriyor. Suudiler alt edip, iktidarda kalmak için ellerinden geleni yapacaklar.

İran basını kraliyeti ve özellikle genç prensi tasvir ederken acımasız davranıyor. İranlı liderler Suudileri “cahil” ve deneyimsiz” olarak etiketliyor. Yemen’deki savaş kaybedilince Suudi kraliyet ailesini düşeceğini ön görüyorlar. Şüphesiz, bunlar hayalperest düşünceler. Suudiler, küstahlık ve barbarlık konusunda Saddam dönemi Irak ve Netanyahu dönemi İsrail’le kıyaslanıyor. İranlılar bu nedenle çok neşeli.

Suudi retorik gittikçe daha da uçlaşıyor. Veliaht Prens Muhammed bin Nayef ve Muhammed bin Salman Camp David’de kralın görevini yerine getirirken, Kral, savaşın kutsal bir görev olduğunu ilan eden Vahhabi ruhani yapılanmasının aşırı muhafazakâr üyeleri ile toplantı yapıyordu. Başkanı küçümsedikten sonra, Kral zamanını kölelik düzenini destekleyen, modern astronomiye karşı olan ve Şiileri dinsiz olarak tanımlayan vaizlerle geçirdi. Hepsi zafer için her şeyi yapardı.

Artık Suudiler güçlerinin sınırlarını öğrendiler. Savunma konusunda İrandan beş kat daha çok zaman harcamalarına ve Birleşik Devletler ve Birleşmiş Milletler’den gelen modern hava araçlarına sahip olmalarına rağmen… Riyad, Yemen konusunda hedeflerini gerçekleştiremeyecek.

kaynak: www.brookings.edu

Dünya Bülteni için çeviren: Cansu Gürkan