Muhalefet mensubu birçok kimse, Suriye ekonomisi zorluklara batarken iş dünyası seçkinlerinin rejimi terk edeceklerini savunuyor. Suriye’deki iş çevresinin gelecekte nasıl tepki vereceği hakkında bir dizi kişiye düşüncelerini sordum.                                                                       

Ford Prefect (ABD’de yaşayan Sünni bir aile)

Suriyeli yönetim karşıtı “uzmanların” pek çoğu ve muhalifler, Suriye iş çevresinin taraf değiştirip Esad rejimine desteği durdurduklarında rejimin düşeceğini savunuyorlar. Hiçbir şey hakikate bu tarz düşünceden daha uzak olamazdı. Çoğu yurtdışında yaşayan muhalefet üyelerinin yarattığı bir yanılsamadır bu; en iyi halde safçadır.

İş dünyasının seçkinleri bizâtihi rejimdir. Kuruluşu geçmiş 40 yıla yayılan, subaylar, işletmeciler, tüccarlar, sanayiciler, toprak sahipleri ve diğerlerinden mütevellit karmaşık bir ağdır; tüm hizbi ve coğrafi hatlar boyunca uzanmaktadır. Rejimden bahsettiğimizde, bu seçkinlerden bahsetmiş oluruz. Çoğu insan, özellikle de Suriye dışında yaşayanlar bu eşsiz Suriye olgusunu anlamıyor ve rejimin toplumun geri kalanına gevşekçe eklemli olduğu şeklinde bir fikrin tuzağına düşüyorlar.

Aşırı genelleştirmelerden nefret ederim ama burada bunu yapmalıyım. İş dünyası seçkinleri, bugün rejimdir. Eğer rejim içerisinde değilsen, seçkinler arasında değilsindir. Tam tersi doğrudur.

İş dünyasının seçkinleriyle evlilik yapan askeri seçkinler, sanat seçkinlerinin eserlerini satın alıyor, inşaat seçkinlerinden satın alınan evlerde yaşıyor, tüketim ürünü satan seçkinlerden aldıkları gıdaları tüketiyor, otomotiv seçkinlerinden alınan arabaları sürüyor; bu da seçkin o da seçkin. Rejimi değiştirin, bu seçkinler sınıfının yerini bir diğeri alacaktır. Kimi kandırıyoruz?

Mecid Haldun (ABD’de yaşayan bir Sünni)

Herkesin özgür olma hakkını destekliyorum. Baasçı ve Komünist bir aileden geliyorum fakat Amerika’ya geldikten sonra Liberteryan oldum. İş dünyası seçkinleri belirsizlikten hoşlanmazlar; eğer uzun bir zaman alacaksa, rejimden geri durabilirler. Suriyeliler bu yoz câni rejimle diyaloğa hayır diyorlar bugün. Rejim gidecek. Sessiz çoğunluk kısa bir süre sonra muhalefete katılacaktır.

İhsâni – Amerika’da yaşayan bankacı-işadamı

Muhalefetin ekonomi daha da kötüleşirse, Suriye iş dünyasının seçkinleri rejimden koparlar iddiası haklı çıkar mı? Seçkinler, ileride yaşanacak ekonomik zorluklara nasıl tepki verirler?

Ülkenin en değerli kişilerinin iş dünyasındaki bireyler olduğu varsayılır. Bu gruba aitseniz, yapmayı isteyeceğiniz son şey gemiyi batırmaktır. Ne kadar zenginseniz, siyasi liderliğin zirvelerine de o kadar yakınsınızdır. Ülkede kalanlar, sadakâtlerinden dolayı ödüllendirilmeyi bekleyeceklerdir. Sermayelerini yurtdışına taşımak yerine ülkeye yatırım yapamaya karar vermişlerdir ve bu yüzden de imtiyazlar, üstünlükler elde etmelidirler.

Zaman içerisinde kendi kendini gerçekleştiren kehanete döndü bu. Ülkede kalmakla sâdık kalmışsınızdır ve madem ki sâdıksınız, size daha fazla para kazandıran imtiyaz ve üstünlüklere erişmişsinizdir; sonra bu paraları tekrar yatırıma dönüştürürsünüz. Dahası, bu sistem dışarıdakileri gelmekten vazgeçirmiştir. Yabancı yatırımcıların ve yurtdışından dönecek olanların içeride birbirine bağlı kişilerle rekabet etmeleri göz korkutucu bir iştir. Aşağı sarkmış meyvelere yatırım yapanlar, Şam veya Suriye Holdingi gibi el birliği yapan güçlü yerli şirketlerce sökülüp atılabilirler. Bu tür şirketler, iş dünyası seçkinlerinin yüzde 75’ini teşkil etmektedirler.

Bunlardan herhangi biri rejimden uzak durur mu? Çok düşük bir ihtimal. Bunun nedeni, çoğunun sistem içerisinde kapana sıkışmış olmalarıdır. Hemen nakite çeviremeyecekleri mal varlıklarına sıkışıp kalmışlardır. Satsalar bile, güvenlikçiler ve siyasiler bu paraların İsviçre’deki bir banka hesabına havale edilmesine hiç de hoş bakmayacaklardır. Ve bunlardan ziyâde, iş dünyası seçkinleri rejime sıkı sıkıya yapışacak ve her şeyin bu yılın Mart ayından önceki duruma dönmesi için dua edeceklerdir.

İş dünyasının son ekonomik daralmanın sıkıntılarını çektiğine şüphe yok. Eski güzel günlere geri dönme ihtimali görmeyenler varlıklarını çeşitlendirip yurtdışına göndermeye bakacaklardır. Önlem olsun diye çoğu döviz,altın veya arsa satın aldı. Geçmişte Suriye’de iş yapıp zenginleşenler bu başarıyı yurtdışında tekrarlamakta zorlanacaklardır. Ana döviz hesaplarının kazandırdığı miktar sıfıra yakın. ABD ve AB’de sıfırdan iş kurmak meydan okuyucu zor bir iştir.

Doğrusu, rejim hükmünü tesisi edip Suriye, Mart ayında başlayan olaylardan önceki duruma dönerse, hayat çok daha kolay olacaktır iş dünyası için. Bu grubun bakış açısından, zaman alsa bile beklemeye değerdir. Mevcut durumun alternatifleri bugünkünden çok daha kötüdür. 2006’da, Suriye’nin iki ülkeden oluşacağını yazmıştım: Birinci Suriye bir milyon nüfuslu, ikincisi ise 19 milyon nüfuslu olacaktır. O zamandan bugüne değişen tek şey ikinci Suriye’nin 22 milyona ulaşmasıdır.

Sami Mubayed (Şam’da yaşayan seçkin Sünni aileden)

İş dünyası seçkinleri dediğimiz Şam ve Halep’tir. Bu zamana değin her ikisi de rejim yanlısıydı; ironik olan, iktidara geldiği 1963’ten beri Baas Partisi’nden en çok bu iki şehir çekmiştir.

Tarihe baktığımızda ise iki şehir de herhangi bir siyasi hareketi kurabilir veya parçalayabilir fakat kendi istikrarlarını ve ticari çıkarlarını tehdit eden bir şeyin parçası olmazlar kolay kolay. Şam’ın 1925 ayaklanmasına gönülsüzce katıldığını unutmayalım; katıldığında da diğer tüm Suriye şehirlerinin toplamından daha çok acı çekmiştir. 48 saat boyunca top ateşine tabi tutuldu; tüm bir şehir alevler içinde kaldı ve yağmalandı. Halep ise 1925 ayaklanmasının parçası bile olmadı. Tarihe sâdık kalacaksak, tarih kitaplarındaki “Halep Ayaklanmasına” gönderme yapsak da 1919’da Fransızlara karşı ayaklananlar Halep’in varoşlarıydı. Halep ise sessiz kalmıştı.

Siyasi partiler veya gençlik hareketleri her ne zaman yönetim karşıtı gösteriler için dükkânları kapatmaları çağrısı yapsa, tüccarlar hayıflanıp sızlanmışlardır Şam’da. Basitçe söylenecek olursa, söz konusu olan işadamları olduğunda, tüm bunlar “kayıp para” demektir. Birçok tüccar, halk rızasına bakmaksızın, dükkânlarını kapatmayı reddettiler; göstericiler ise “kapatsana be pezevenk kapat” diye slogan attılar. Şam’ın eski çarşılarında, Şam’daki bankalar, sigorta şirketleri, reklam ve medya firmalarının gösterişli ve son moda kurumsal kültüründe bu zihniyet hâlâ hâkimdir.

Şam ve Halep iş çevresindeki seçkinler, ülkede pek çok köy ve kasabada patlak veren sokak gösterilerinin bir parçası olmama hususunda çok sertler. Şam ve Halep’in ticari çıkarlarından dolayı, (devletle ittifak halindeki) din adamlarının ağırlığı ve yanısıra onların ve iş dünyasının itibarları, siyasi, sosyal ve ekonomik çıkarlarından dolayı durumun böyle devam etmesi muhtemeldir. Çoğu halde, ancak Baas 1963’te iktidara geldikten sonra “yeni parayla” eşrafın arasına girmişler, iktidar ve şöhret elde etmişlerdir. Siyasi seçkinlerle çıkarlarının örtüşmesi, iş ortaklığı ve evlilik yoluyla onlarla ittifak yapmaları bu yüzdendir. Her iki şehrin sessizliği çok uzun sürmeyecektir yalnız. Bunun iki nedeni var: Birincisi, İşsizliktir. Şu an işsizlik hızla artmakta olduğu için genç insanlar büyükleri onlara ne derse desin Şam ve Halep sokaklarına döküleceklerdir. Pek çok genç Mart ayından beri zaten işsiz ve çıkmaz durum bir ay daha sürdüğü takdirde ceplerinde tek kuruş kalmayabilir. İkincisi, cemaat liderlerinin olmayışı. Başmüftü Ahmed Kuftaro ve Şam Ticaret Odası’nın duayenlerinden Bedir el Din el Şallah gibi cemaat liderleri 1980’lerde kızgın Şamlıları yatıştırmak için nüfuzlarını kullanmışlardı. İnsanlar onlara saygı duydular, kulak verdiler ve sorgusuz sualsiz emirlerini yerine getirdiler. Şallah, dükkân sahiplerine grevi bırakmaları çağrısı yaptığında bu çağrıya hemen cevap verdiler. Bugün ise benzer nüfuz ve itibara sahip liderler yok Şam ve Halep’te.

Paul (Hıristiyan Şamlı)

Suriye ekonomisinin hedef alınması, iş dünyasınca hem kendilerine hem de Suriye’ye bir saldırı olarak telakki edilecektir. Bu ise Suriye’de zaten var olan ulusçu hissiyatı yeni bir düzeye tırmandıracaktır.

Mevcut iklimde, Batının BM’den Suriye’ye karşı bir karar çıkartması pek muhtemel değil. Muhalefet (gerçek ulusçu muhalefet yoksa istihbaratın ve dışişleri bakanlığının kiraladıkları değil) dış müdahaleye karşı çıkmaktadırlar. Suriye yönetimi, siyasi reformları icra etmek için ulusal diyalog başlattı ve bu yüzden Çin ve Rusya’yı Suriye karşıtı bir karara mecbur etmek cidden zor olacaktır. Bugün Suriye’de yaşananlar uluslararası güvenliği de tehdit etmemektedir.

Demografi: Halep’ten ziyâde Şam, tüm Suriyelilerin erime potasıdır. Şam kırsalından, Dera’dan, Hama’dan Humus’tan, İdlib’den, İdlib kırsalından insanlarla doludur. Şam’da gösteri düzenleyecek olanlar bu kişilerdir yoksa Şamlılar değil ve bu insanlar doğal olarak Şam’ın iş dünyasından emir almazlar.

Şemi (İslamcı)

Suriye’deki örtülü kadın sayısı Pakistan’dakinden çoktur. Halep’te, abartmıyorum, kadınların yüzde 90’ı kapalıdır hatta birkaç yıl öncesine kadar Hıristiyanların ağırlıklı olduğu (eski ve yeni) semtlerde bile durum böyledir. Suriye’de son yıllarda İslami canlanma yaşanmıştır. Halep’in bir istisna olduğunu düşünmüyorum. Halep’e gelince, üzülmeyin, Maşarka’daki çirkin heykel bugün olmazsa yarın yıkılacaktır. Suriye’nin İslamlaşması yolunda gitmektedir.

Kaynak: Syria Comment

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı