Turgut Cansever'i daha çok 'olgunluk dönemi' yazılarından tanıdık, sevdik. Mimariden yola çıkarak İslam sanatı, mimarisi, daha geniş anlamda İslam düşüncesi üzerine kaleme aldığı yazılarından takip ettik.
Bir mimar olarak ortaya koyduğu mimari eserlerinden çok bu konudaki düşünceleri, çözümlemeleri öne çıktı. Olgunlaştırdığı fikirlerin, vardığı sonuçların tamamını mimari esere dönüştürme imkanı bulamasa da yazı ve konuşmalarıyla düşünce ufkumuzun açılmasında önemli izler bıraktı.
Her ne kadar onu takip edenler, düşüncelerini savunanlar geleneğe yaptığı vurguyu benimsemiş görünse de Turgut Cansever'in kendi düşünce serüveniyle pek ilgilenmemiş olmaları da ayrı bir çelişki oluşturur. Cansever'in düşünce geleneği içinde "gelenek" hangi mecralarda akıp bugüne gelmişti?
"Sonsuz Mekanın Peşinde" başlıklı Turgut Cansever'in doktora tezinin kitaplaşmış (Klasik Yayınları) halini görünce bunları düşündüm. Bilge mimarın düşüncelerini bir araya getiren külliyat daha çok parça parça makale, konuşma ve röportajlardan oluşuyor. Bunların dışında Mimar Sinan isimli hacimli çalışmasıyla birlikte Türkiye'de sanat tarihi alanında yapılmış ilk doktora tezi olma özelliği taşıyan bu kitabın yayınlanmış olması önemli bir boşluğu dolduracak.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...