Somali'deki korsanlık sıradan hırsızlıktan ahlaki bir hikâyeye dönüşüyor. Halkın kıyılardan 'refah taşıyarak' geçip giden gemilere artık seyirci kalmak istememesi hırsızlıktan fazlasının göstergesi

'Korsan' sözcüğü haberlere ilk kez bombalı ve kancalı baskıncıların Somali açıklarında Süveyş Kanalı'na doğru seyreden gemileri ele geçirmesiyle girdi. Geçen hafta dev bir Suudi petrol tankeri dahil dört gemi ele geçirildi. Her gün bu sulardan Avrupa ve ABD'nin yolunu tutmuş 3 milyon varilden fazla petrol geçiyor. Suudi tankeri için 25 milyon dolar fidye isteyen korsanlar, bir aydan fazla süre tank ve cephanelik dahil silahla yüklü bir Ukrayna şilepini de rehin tuttu. Silahlar Kenya ya da Sudan'a yönlendirildi.
Petrol ve silahlar. Korsanlar zenginleşti ve Somali kıyılarında villalar yapıyorlar, ama açık deniz draması sıradan hırsızlıktan ahlaki bir hikâyeye dönüşme yolunda. Ümitsiz kıyılarından refah ve refahı koruma amaçlı silah dolu gemileri seyretmeye mahkûm edilmiş yoksun insanlardan oluşan bu alay, dünya ekonomisinin kazazedeleriydi. Umutsuzluklarını izlemeye son vermeye karar verip insafsız haydutlar haline geldiler. Görünmez yoksulluk görünür, yakınmaları duyulur oldu.
Korsanlığa izin veren anarşinin tarihi 1991'de Somali hükümetinin çöküşüne dayanıyor. ABD 1992'de, Mogadişu'da rezil olmalarıyla sonuçlanan 'insani müdahale'ye liderlik etti. Somali o zamandan beri başarısız bir devlet. Bu müdahaleye harcanan 2 milyar doların yüzde 90'ı askeri çabaya, kalan önemsiz miktar da yeniden inşaya gitti. İthal silahlarsa savaş ağalarını bugünlere getirdi. ABD'nin silahlara aşırı güveni sorunun payandalarından biri. Geçen ay tamamen operasyonel hale gelen ABD Afrika Komutanlığı'nın merkezinin Almanya'da olması kısmen hiçbir Afrika ülkesinin ev sahipliğini
istememesinden kaynaklanıyor. ABD artık kıtada izlediği temel yol Dışişleri, Uluslararası Kalkınma Kurumu ya da Pentagon'dan geçiyormuş gibi yapmıyor, dış yardım yerine silahların gücü aracılığıyla bunu yapıyor. Ele geçirilen Ukrayna şilebinin açıkça gösterdiği gibi, Afrika dünyanın silah çöplüğü. Korsanlar aslında protesto ediyor.
Somali korsanlığı, başarısız hükümetin balıkçıların haklarını korumayı becerememesiyle başladı. Somali sularında ton balığı boldur ve 1990'larda başka ülkelerden gemilerin yasadışı biçimde bu sulara girmeleri, Somalili balıkçıları silahlanıp yasadışı avlananlara karşı koymaya itti. Çok geçmeden herkese karşı koyar hale geldiler. Korsanlık savunulabilir bir eylem değil, ama haksız biçimde başlamadı ve bu nokta önemli.
Tek bir tür korsanlıktan fazlası söz konusu. Tropikal dünyaya ait bitki örtüsü üzerinden şifa pazarlayan ilaç şirketleri, iktisatçı Joseph Stiglitz'in tanımladığı üzere 'bio-korsanlıkla' meşgul. Gelişmiş ülkeler petrol dahil Afrika kaynaklarını sömürürken, ABD çiftçilerine sağlanan sübvansiyonlar Afrikalı çiftçinin rekabet edebilirliğini yok ederken, kıtaları yağmalanırken, Afrikalıların aşırı yoksulluğu yalnızca büyüyor.
300 binden fazla insanın yaşadığı Maldivler, küresel ısınma sonucu suların yükselmesiyle 50 yıl içinde batacak. Bu insanlar adına kim konuşacak? Bütün o petrol tankerlerinin kurbanı olacak kıyılardaki savunmasız insanlar adına kim konuşacak? Korsanlar yaklaşan felaketi bilinçli biçimde protesto
etmiyor olabilir, ama eylemleri bununla bağlantısız değil.
Ekonomik krizin dünyada yarattığı sıkıntı, ortak faydaya karşı ortak umursamazlığın işaretlerinden. CEO'lar, yatırımcılar ve hükümetler kendi kısa vadeli çıkarlarını uzun vadeli adalete tercih etti. İşe yaramadı. Küresel ekonominin reforme edilmesi acil gereklilik. Somali korsanlığı da küresel reform ihtiyacının göstergesi. Dünya nüfusunun çoğunun üstüne basitçe çizik atan bağışlanamaz eşitsizlik, kancalar ve el bombalarıyla yüklü haydut filosunu taşıyan bir açık deniz gelgiti gibi refah içindeki azınlığın üzerine geri akabilir.

 

Kaynak: Radikal