Şüphe yok. Dünyada her geçen gün daha fazla sayıda insan ve galiba kapalı kapılar ardında pek çok hükümet yetkilisi, Siyonist İsrail devletinin gerçekte ne olduğunu görmeye başlıyor – sadece barış yolunda engel olarak değil fakat aynı zamanda denetim dışı bir canavar olarak da görmeye başlıyorlar; sıradan insanlar onun aleyhine dönmeye başladılar.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun dünyaya, Siyonizmin “İsraili şeytanlaştırmaya son verin” şeklindeki histerik çağrısını yapmasının sebebi bu olsa gerek.
25 Ocak'ta Kudüs'teki Yad Vashem müzesinde şöyle dedi: “Dünya'da durmak bilmeyen, yayılan bir şer var. Yahudi devletini yok etmek için yeni bir çağrı yapılıyor. Bu bizim problemimiz ama yalnızca bizim değil. Yahudilere karşı, insanlığa karşı bir cürümdür bu ve insanlığın testidir.”
Nazi Holokostu iğrençliğini ırkçılık ve faşizme karşı bir ders olmaktan çıkarıp İsrail'in yaptığı her şeyi (Savaş suçlarını ve diğer her şeyi) haklı çıkarma ideolojisine tahvil etmede Siyonizme pek çok kişiden daha fazla hizmeti dokunmuş bir adamın herkese nasip olmayacak sözleri bunlar.
Siyonizm göremez, tahammül edilemeyecek şekilde kendini üstün ve haklı görmesi yüzünden gözleri kör ve bu yüzden de canavar çocuğunun, uyuyan devi, Yahudi karşıtlığını uyandırmada başlıca neden olduğunu göremiyor, ki çoğu haldeYahudi karşıtlığı bile değildir. İsrail karşıtlığıdır (tehlike şu ki, batı dünyasına Musevilik ve Siyonizm arasındaki farkı anlaması için yardım edilmediği takdirde, batılı manada kolayca Yahudi karşıtlığına yani sırf Yahudi oldukları için Yahudileri istememeye ve onlardan nefret etmeye dönüşebilir bu).
Nazi Holokost'u evvelinde dünyadaki tüm Yahudilerin Siyonizmin kolonyal girişimine karşı çıktığı bir gerçektir. İçlerinden en bilgili ve ince fikirli olanların bu girişime karşı çıkmasının sebeplerinden biri de büyük güçlerin Siyonizme geçit vermesi durumunda gelecekte bir gün klasik Yahudi karşıtlığını kışkırtacağından korku duymalarıydı.
Yahudilerin Gerçek Düşmanı: Siyonizm (Zionism: The Real Enemy of the Jews) başlıklı kitabımda kaydettiğim üzere, şef olarak İsrail askeri istihbaratına en uzun süre hizmet eden Yehoshafat Harkabi, 1986'da yayınladığı Israel’s Fateful Hour, adlı kitabıyla bu korkuyu havalandırdı ve şu uyarıyı yaptı: “İsrail, tüm Yahudilerin kendisine bakılarak yargılanacağı bir kıstastır. Yahudi devleti olarak İsrail, Yahudi karakterinin bir örneğidir, Yahudi karakteri bağımsız ve en derin ifadesini orada bulur. Yahudi karşıtlığının derin ve tarihi kökleri vardır. Ama gene de İsrail'in tavır ve tutumlarında görülecek herhangi bir kusurun, ki başta İsrail karşıtlığı olarak anılacaktır, Yahudi karşıtlığının sıhhatine işaret eden somut delil olarak kabul görmesi muhtemeldir. Şayet Yahudi karşıtlığı gibi bir problemi çözme amaçlı Yahudi devleti Yahudi karşıtlığının yükselişinde bir etken olursa, trajik bir ironi söz konusu olacaktır. İsrailliler suistimallerinin bedelini yalnızca kendilerinin değil dünya Yahudilerinin de ödeyeceğinin farkında olmalıdırlar.”
Siyonizmin Yahudi karşıtlığı dediği ama aslında İsrail karşıtlığı olan şeyin yeniden yükselişinde, İsrail suistimallerinin sadece etken değil, başlıca etken olmasını sağlayan üç olay mevcuttur.
1-İsrail'in 1982'de Beyrut'a kadar giderek Lübnanı işgali. Bu saldırının ilk hedefi, FKÖ'yü, liderliğini ve altyapısını imha etmekti.
2-İsrail'in 2006 yılında Lübnana saldırması. Bu saldırının hedefi, Lübnan siyasi kurumlarını ve ordusunu Hizbullahla çatışmaya itmek ve onu mağlup etmeye zorlayacak şekilde yıkım ve ölüm yağdırmak; ve Araplara, tüm Araplara bir ders vermekti (şayet İsrail Lübnanı işgal etmemiş olsaydı Hizbullah var olmayacaktı).
3-İsrail'in Gazze'ye düzenlediği son saldırı. Bu saldırının hedefi, Hamas'ı destekleyen tüm Filistinlileri toplu olarak cezalandırmak, siyasi ve askeri bakımdan Haması bitirmekti; böylelikle Abbas'ın vatan haini Filistin Otoritesi'ne daha rahat dayılanacak, Siyonizmin masasındaki kırıntıları kabul etmesi için rüşvet verecekti.
Bu üç saldırının nesnel bir şekilde değerlendirilmesi, İsrail'in devlet terörünü ispatlar (Kitabımın Amerika'da basılacak nüshası için üçüncü cildi gözden geçirmeyi tamamladım. İlgili bölümün adı “Devlet Terörizmi Bir İsrail Normudur.”)
Batı dünyası, 1967 çatışmasını İsrail'in meşru müdafaası olarak görmeye şartlandırıldı; İsrail'in 1982'de Lübnanı işgali, izleyici kalan batı dünyasının Siyonizmin çirkef yüzünü görmesi için ilk gerçek fırsattı. Öylesine çirkef bir yüzdü ki, kendi adlarına yapılanlara duydukları öfkeyi dile getirmek için 400.000 İsrailli toplanmıştı.
Kendini üstün ve haklı görmek Siyonizmin ırsi körlüğünün nedenidir ve Harkabi bu konuda şöyle yazmıştır: “Yahudi tutumlarından, tarihi zulüm tecrübesinden, Menahem Begin'in beslediği değer ve inançlar sisteminden (ethos) kaynaklanan kendini üstün ve haklı görme ve de kendini acınacak durumda hissetme eğilimini dengelemek için özeleştiri zorunludur. İsrail'in geleceğini kendini haklı ve üstün görmekten daha fazla başka hiçbir şey tehlikeye atamaz; bizi gerçeğe karşı körleştirmekte, girift durumları anlamamızı zorlaştırmakta ve aşırı davranışları meşrulaştırmaktadır.
Not: Siyonist devleti canavar diye tanımlamama az ya da çok itiraz eden okuyucular olabilir. Aslen bana ait bir tanımlama değildir. Harkabi'nin atıf yaptığı İsrailli gazeteci Teddy Preuss, 1984 yılında “Begin ve Rejimi” (Begin, His Regime) başlıklı kitabını yayınladı. Bu kitapta şöyle kaydetmiştir: “Begin yönetiminin devletin topyekûn imhasına yol açacağından şüphem yok. Begin hükümeti, İsrail devletini her hâlükarda bir canavara dönüştürecektir.”
Kaynak: Alan Hart Net
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı