Prof. Ergun Özbudun, dün sözünü ettiğim yazısında (Zaman, 4 ve 5 Aralık) Anayasa'nın "Değiştirilemeyecek hükümler" kenar başlıklı 4. maddesine ilişkin tartışmaları da aydınlığa kovuşturmuş.

Özbudun önce Prof. Erdoğan Teziç'in başkanlığında dokuz kişilik bilim kurulunun 1992'de TÜSİAD adına hazırladığı anayasa önerisinde 4. maddenin nasıl değerlendirildiğini bir alıntı ile hatırlatmış. Alıntı şöyle:

"Türkiye Devleti'nin Cumhuriyet olduğu yolundaki hükmün değiştirilemezliği, anayasa geleneğimizin temel unsurudur. Bunun dışındaki anayasa hükümlerinin değişmezlik kapsamına alınması ise, 12 Eylül rejimi koşullarında yapılan 1982 Anayasası ile olmuştur. Bu hükümler arasında, değiştirilmesi gerçekten yasaklanacak olanlar bulunabileceği gibi, bu nitelikte sayılamayacak kurallar da olabilir. Bu konuda, asli kurucu organ yetkisini kullanan bir meclisin kendini bağımsız hissetmesi doğal ve gereklidir."

Özbudun, haklı olarak bu öneriyi (de) "tamamen paylaşılan" bir öneri olarak değerlendiriyor. Nitekim "Sivil Anayasa" taslağında, 4. maddenin dokunulmaz kıldığı ilk üç maddeye ilişkin gerekli "sadeleştirme" çalışması yapılmış. Ayrıca unutmayalım ki, "Sivil Anayasa"nın "medeni" bir kılığa soktuğu Anayasa'nın Başlangıç bölümü de, 2. madde'de yeraldığı için 4. maddenin koruması altında bulunuyordu. (Özbudun, burada yine haklı olarak, "teorik" açıdan 4. madde'nin koruması altında bulunan Başlangıç bölümünü, zaten, 1995 ve 2001 yıllarında iki defa değiştirilmiş olduğunu da hatırlatıyor.)

Biliyorsunuz: "Değiştirilemeyecek hükümler"den söz eden bu 4. madde'yi yakın zamanda en yürekten savunanların başında Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya geliyor. Yargıtay Başsavcısı, Anayasa'nın Başlangıç bölümünün ve ilk 4 maddesinin bir bütün oluşturduğundan bahisle "Anayasamızın başlangıç kısmından, bütünlüğü bozan temel ilkeler ve esaslar çıkarılamayacağı gibi ilk 4 maddeye aykırı olan ilkeler de eklenemez. Aksi düşünüldüğünde değiştirememe yasağı bulunan ilk 4 madde dışındaki maddeler korumasız kalır ve değiştirilmesinde keyfiliğe yol açar" diyordu.

Yargıtay Başsavcısı'nın Anayasa'nın Başlangıç bölümünü ve ilk üç maddesini koruma altına alan 4. maddesini de "otomatik korumaya" alan bu sözleri bana yıllar önce 4. madde'ye ilişkin yazdığım bir yorumu hatırlattı. Şimdi tam hatırlayamadığım bir yazıda, Başlangıç ve ilk üç maddeyi koruma altına alan 4. madde'yi kimin koruyacağını sormuştum. "Koruyucu madde"yi kim koruyordu?

Geçenlerde bir anayasa hukukçunun kitabında bu yorumumun çok daha iyi ifade edilmiş biçimiyle karşılaştım. Bu çok yerinde yorum da şöyle bir şeydi:

"Bu noktada öncelikle dikkat çekilmesi gereken, md.4'ün değiştirilemeyeceğine ilişkin herhangi bir anayasal hükmün mevcut olmadığıdır. Tâbiri caizse, md.4; 3 çocuğunu, elindeki silâhıyla düşmanlarından korumasına rağmen, kendisi çelik yelek giymediği için her an gelebilecek bir 'kaza kurşunu'na hedef olma olasılığı yüksek olan bir anne görünümündedir...."

Çok güzel ve yerinde bir benzetme doğrusu...

Şimdi de isterseniz, Anayasa'nın bu fevkalade ilginç 4. madde'sine ilişkin birkaç hatırlatma:

4. madde'nin T.C. Anayasalarına girmesi 1924 Anayasası ile başlıyor. 24'ün 102. maddesinin son fıkrası şöyle:

"Bu kanunun, Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki birinci maddesinde değişiklik ve baskalama yapılması hiçbir türlü teklif dahi edilemez."

O günler için anlaşılabilir bir önlemdir bu. Cumhuriyet yeni kurulmuş vs.

24'ün getirdiği bu "korumacılık", aynen, 1961 Anayasası'nda da (9. madde) yer alıyor.

Peki ya 1982 Anayasası'nın maddeye ilişkin tavrı, o nasıldır?

82 Anayasası hazırlanırken, Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu konuya ilişkin şu gerekçeyi geliştirmiş:

"...1924 Anayasası'nda hiç şüphesiz 3'üncü Fransız Cumhuriyeti'nden esinlenerek saltanata dönüş eğilimlerine set çekilmiştir. 1961 Anayasası düzenlenirken böyle bir endişe artık kaybolmuştur. (...) Buna rağmen sadece tarihi niteliğinden dolayı Cumhuriyet ilkesinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği 1961 Anayasası'na konmuştur. Komisyonumuz da aynı sebeple hükmü tekrarlamıştır."

Görüyorsunuz; madde Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu'ndan çıkarken (bile) hâlâ anlaşılır-kabul edilebilir niteliktedir. Yani (eğer işler yolunda gitse) 82'nin 4. maddesi, 24 ve 61'de anlaşıldığı şekilde kaleme alınacaktır.

Ama ne mümkün...

Söz konu madde Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu'nun (MGK-AK) önüne gelince "değişikliğe" uğrayarak bugünkü hukuk ve mantık tanımaz haline dönüşmüş.

"Değişiklik Gerekçesi" de şöyle kaleme alınmış:

"Danışma Meclisi'nin kabul ettiği metnin 'Devlet şeklinin değişmezliği' kenar başlıklı 11'inci maddesi 'Değiştirilemeyecek hükümler' kenar başlığı altında Anayasa'nın 1, 2, 3'üncü maddelerini kapsayacak şekilde 4'üncü madde olarak yeniden düzenlenmiştir."

Yargıtay Başsavcısı'nın ısrarla savunduğu 4. madde'nin kimlerin elinden çıktığını görüyorsunuz...

Kaynak: Yeni Şafak