Çoktan seçmeli sınavlar (testler) eğitim hayatımızın merkezinde bir yerlerde konumlandırılmış durumda. Yapısı itibariyle dünyada farklı örneklerini görebileceğimiz test yönteminin bizdeki hali, toplumsal yapımıza da oldukça benzemekte.
Çoktan seçmeli sınavlar ile diğer sınav türleri çeşitli yönleriyle karşılaştırılabilir. Ancak öncelikli konumuz çoktan seçmeli sınavların farklı uygulamaları…
Öğrenci ya da devlet memuru seçmek amacıyla düzenlenen merkezi sınavlar belki de hayatımız boyunca karşılaştığımız birçok yazılı, sözlü sınavdan daha önemli. Bu sınavlarda genel bir kural olarak 4 yanlış cevap 1 doğru cevabınızı götürür. Oysa liselere geçiş için uygulanan sınavlarda bu yöntemden vazgeçilmiş ve oldukça yerinde bir kararla yanlış cevapların hesaba katılmayacağı belirtilmiştir.
Yanlışların doğruları götürmesindeki temel felsefe öğrencilerin sadece cevabından emin olduğu soruları işaretleyip, bilmediği, emin olmadığı soruları işaretlemesini engellemek, diğer bir ifadeyle şans eseri doğru cevap vermesinin önüne geçmektir. Böylece mutlak anlamda sadece doğru bilginin ölçüleceği düşünülmektedir.
Ancak, herhangi bir derse ait doğru cevapların başka bir derse ait yanlışlara kurban edilmesi, yöntemin kendi içerisinde sorunlu olduğunu düşündürmektedir. Ve bu sorunun görünürdeki nedeni “herkes her dersi öğrenmeli” anlayışıdır. Oysa “çok işte çırak olmak yerine bir işte usta olmak” önerilen bir durumdur. Herkesin her şeyi öğrenmeye çalıştığı bir sistemde uzmanlaşmak zordur. Kişilerin belirli bir alandaki yeteneğini öne çıkarmak da pek olası değildir. Şüphesiz herkes her şeyi öğrenmeli yaklaşımının başkaca uygulamaları da mevcuttur.
Herhangi bir dersin farklı bir derse ait doğruları götürmesinin yanında aynı derse ait belirli bir konudaki yanlışların farklı bir konuya ait doğruları götürmesi de sorunludur. Örneğin Osmanlı tarihine ait bir doğru cevabın ilk çağ tarihine ait yanlış bir cevapla silinmesi derse de genelleyici bir şekilde baktığımızın göstergesidir.
Aile baskısı, medyanın sürekli sınavlardan bahsetmesi, toplumun sınavları, öncesinde ve sonrasında günlerce konuşması gibi nedenlerin yanında sistemin bu hali, öğrencilerdeki sınav stresinin önemli müsebbiplerinden biridir. Bizce liselere geçişte uygulanan yöntemin merkezi tüm sınavlarda uygulanması etkisi azımsanmayacak kadar önemlidir. Nitekim gelişmiş ülkelerde yapılan sınavlarda genellikle yalnız doğru cevaplar dikkate alınmakta yanlış cevaplar görmezden gelinmektedir.
Doğruların yanlışlara feda edilmediği sistemde öğrenci cevabını kesin olarak bilmediği bir soruyu fikir yürüterek, tahmin ederek ya da tümüyle şans eseri doğru cevaplayabilir. Tüm öğrencilerin aynı imkana sahip olduğu bir yarışma sınavında bu durumun adaletsiz olduğu iddia edilmemelidir.
Yanlışın doğruları götürdüğü sınavlarda bilmediğiniz konularda susmanız dolaylı olarak ödüllendirilirken diğer sistem sizi bilmesiniz de fikir yürütmeye, cevap vermeye, tahmin etmeye, yorum yapmaya ya da şansınızı denemeye teşvik etmektedir. Çünkü konuyu bilmeseniz dahi doğru cevaba ulaşmanız ihtimal dahilindedir. “Emin olmadığımızda susmalıyız” düşüncesi öğrencilerin zihnine o kadar yerleşmiş ki normal bir konuşmada ya da sıradan bir derste öğretmen tarafından öylesine sorulan soruları dahi cevaplamaktan imtina etmekteler.
Günlük hayatta her konuda fikri ve söyleyecek sözü olanlar hoş karşılanmaz belki ancak dersler öğrencilerin ufkunu genişletmesi, özgürce düşünüp bunu da ifade etmesi gereken ortamlardır /olmalıdır. Nitelikli öğrencilerin, çoğu kez bildikleri halde susmaları, “ya yanlış cevaplarsam” korkusuyla sessiz kalmaları test sistemimiz ya da toplumsal yapımızdan kaynaklanan bizce sorunlu bir durumdur.
Toplum olarak yanlışa tahammül sınırlarımızın oldukça sınırlı olduğunu söyleyebiliriz ki testlerimiz de öyle… Toplumsal olarak özgür düşünce ve üretkenlik ( kısmen sorunlu bir ifadeyle; yaratıcılık ) yeteri kadar önemsediğimiz konular arasında değil. Testlerde, öğrencilerin serbest düşünerek, cezalandırılmaktan korkmadan soruları cevaplamasını istemediğimiz gibi, başımıza icat çıkarmasını da istemiyoruz. Haliyle test sistemimiz dahi sanki bilinenden bilinmeyene ulaşma, ulaşmayı deneme isteğini cezalandırma üzerine kurgulanmış…
Aşama aşama değişmekte olan eğitim sistemimizde, önümüzdeki aylarda en azından başlangıç olarak yanlışların doğruları götürdüğü sınavlardan tümüyle vazgeçilmesinin yerinde olacağını düşünüyorum. YGS, LYS, KPSS, ALES vd. için bu uygulamadan vazgeçmekle hiçbir şey kaybetmeyeceğiz. Sonuçta bahsi geçen sınavlar birer yarışma sınavı ve kurallar tüm katılımcılar için geçerli.
Stres belirli bir oranda olduğu sürece yararlı olan, bize bahşedilmiş önemli duygulardan biri. Önümüzdeki günlerde bir kesimin sıkça duyacağı ya da duyuracağı bir kavram aynı zamanda. Malum LYS ye günler kaldı, biraz fazlası da KPSS için var. Yıl/lar boyu çalışan adaylar “Acaba istediğim nete ulaşabilecek miyim?” sorularıyla birlikte belirgin bir stresi yaşamaktalar. Kendilerini çalışmak için teşvik ettiği sürece yararlı olan bu stres, dozu arttığında çalışmaktan men edebilir. Öyle ki çalışmak bir yana dinlenmek bile sıkıntı verici bir hal alır. Uzmanların stres yapmayın sözü dahi çözemez bu sorunu. Sınava günler kala hissedilen stresin ise karı olmadığı gibi zararı da olmadığını düşünüyorum. O halde mevcut durum her haliyle kabul edilebilir.
Bu noktada gelecekte sınava girecek adayların sistem değişikliklerinden endişe etmelerinin rasyonel bir durum olmadığını belirtmeliyiz. Benzer bir durum sınav sorularının daha zor ya da daha kolay olmasıyla ilgili endişeler için de geçerli. Çünkü yapılan her değişiklik, sorulan her soru tüm adayları muhatap alıp neredeyse aynı ölçüde etkilemektedir. Ancak sınava iyi hazırlanan adaylar için soruların zorluğu mevcut sistemde bir dereceye kadar avantaj sağlayıcıdır. Unutmayalım ki bunlar genel olarak barajın geçilmesi gereken sınavlar değil sıralamada belirli bir yerde bulunmanızı gerektiren sınavlardır. Yani sıralama sınavlarıdır.
Başlangıçta değindiğimiz konuyla ilişkilendirerek tamamlayacak olursak; yanlışların doğruları götürmediği sınavlara geçiş birçok öğrenci üzerindeki “sınav kaygısını” bir nebze de olsa azaltacaktır. çünkü mevcut sistem öğrenciler üzerindeki baskıyı arttırmakta, bazen mevcut durumlarını gösteren sonuçlar almalarını engellemektedir. Bu nedenle kusurlarına rağmen sadece doğru cevapların hesaba katıldığı seçme sınavlarının ölçme açısından daha yerinde olduğunu düşünmekteyim.