İran hükümeti “Şiiler ve Sünniler Arasında Süren Kur"an"ın Tahrif Edildiği Yalanları” isminde bir kitap yayınladı (Tahran – 1985). Kitabın müellifi Şeyh Resul Caferiyan. Söz konusu kitap, geleneksel Şii kitaplarında yer alan Kur"an"ın tahrif edildiği iddialarını çürütüyor ve bu iddialara son veriyor.

 

Kitapta şu hususlara yer veriliyor:

 

1- “Ali Mushaf"ı” olarak isimlendirilen bir Kur"an"ın varlığı ve Hz. Ali"nin bu mushafı üç günde toplayıp bir araya getirdiği iddiaları reddediliyor. Şöyle deniyor: “Kur"an Hz. Peygamber zamanında yazıya geçirilmiştir… Hz. Ali"nin üç günde toplayıp bir araya getirdikleri kendi yazmış olduğu sahifelerdir… Yoksa onun Kur"an"ı üç günde yazdığını söylememiz mümkün değildir…”

 

2- Hz. Osman"ın, ümmeti tek bir mushaf üzerinde (yani Kureyş lehçesiyle yazılmış mushaf üzerinde) toplamış olmasının Hz. Ali tarafından onaylanıp uygun bulunduğu belirtiliyor. Kitap Hz. Ali"nin şöyle dediğini naklediyor: “Onun yerinde olsam, ben de onun (yani Hz. Osman"ın) yaptığının aynısını yapardım.” Yine kitap, Hz. Ali"nin, ümmetin Hz. Osman mushafında toplandığını ilan ederek kendi mushafını yaktığını söylüyor.

 

3- Kitap, “Fatıma Mushaf"ı” olarak isimlendirilen kitabın bir mushaf veya Kur"an olduğunu reddediyor… Bu mushaf belki de, Hz. Fatıma"nın babasından (SAV) öğrendiği bazı şeylerin yer aldığı bir kitaptı. Mevcut olmayan bu kitap hakkında gelen rivayetleri ise şu ifadelerle aktarıyor: “Pek çok rivayette Fatıma Mushaf"ından bahsediliyor ve bu rivayetlerin bazıları, bu mushafta helallerin ve haramların zikrinin geçmediğini, olan şeylerin ilminin yer aldığını açıklıyor. Diğer bazı rivayetler de, onda Hz. Fatıma"nın (aleyyisselam) vasiyetinin yer aldığını söylüyor. Dolayısıyla onda, Hz. Fatıma"nın hayatı boyunca babasından öğrendiği bazı bilgiler yer alıyor olabilir. Yine bazı rivayetler Fatıma Mushaf"ında Kur"an"ın yer almadığını ve onun Kur"anî bir mushaf olmadığını açıklıyor.” Öyleyse bu mushaf, Kur"an"la (yani Kur"an olmakla), hatta helaller ve haramlarla, yakından uzaktan ilgisi olmayan bir kitaptır.

 

4- Yine söz konusu kitapta büyük şii alimlerinin, Kur"an"da herhangi bir tahrifin vuku bulduğunu reddeden ve Kur"an"ın ilâhî koruma altında olduğunu tekit eden tanıklıkları yer alıyor.

 

Allâme Tabatabai şöyle diyor: “Kur"an, ölmekten (yok olmaktan) ve aslının unutulmasından korunmuş ebedî ve canlı bir zikirdir; O, kendisine ilave yapılmasından -ki bu durum onun ilahî bir zikir olmasını geçersiz kılar- korunmuştur; aynı şekilde eksiltmelerden korunmuştur; şeklinin ve üslubunun değiştirilmesinden korunmuştur. “Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.” (Hicr: 9) ayeti, Allah"ın kitabının, her yönden, tahrif olmaktan korunmuş olduğunun delilidir… Kur"an indirildiği andan itibaren sonsuza kadar korunmuştur.”

 

Aynı ayetin tefsirinde Seyit el-Huî şöyle diyor: “Bu ayet Kur"an"ın tahriflerden korunduğunun delilidir. Hiç kimse onda bir oynama yapmayı asla başaramayacaktır.”

 

Fayd el-Keşânî şöyle diyor: “Bu ayette Allah, Kur"an"ı ilavelerden, eksiltmelerden bozulmalardan ve değiştirmelerden, kesinlikle biz koruyacağız diyor.”

 

Hasan"dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bu ayette Allah, zamanın sonuna (kıyamete) kadar Kur"an"ın olduğu gibi korumasını biz üzerimizi aldık diyor. Dolayısıyla Hz. Peygamberin (SAV) davetine uyanlara hüccet olması için, Kur"an, kıyamete kadar hiç bozulmadan, Ümmet tarafından kuşaktan kuşağa nakledilmeye devam edecektir.

 

Seyit Mürteza Ali bin Hüseyin Musa el-Alevî (vefatı h. 436) şöyle diyor: “Kur"an"ın, bozulmadan, doğru bir şekilde nakledildiğine ilişkin bilgi, tıpkı ülkeler, büyük olaylar, meşhur kitaplar ve yazılı Arap şiiri hakkındaki bilgi gibidir. Kur"an"ın nakledilmesine çok büyük önem verilmiş ve bu hususta çok şiddetli bir hırs sergilenmiştir… Kur"an Hz. Peygamber (SAV) zamanında, bu zamandaki şekliyle toplanıp bir araya getirilmişti. Hatta Hz. Peygamber, sahabelerden onu ezberleyip hıfz edecek bir topluluk tayin etmişti. Bu sahabeler, ezberledikleri Kur"an"ı defalarca O"na (SAV) hatim şeklinde okuyorlardı.

 

Bütün bunlar -en küçük bir düşünmeyle de anlaşılacağı gibi-  Kur"an"ın dağınıklıktan uzak, kesintisiz, toplu ve tertipli olduğunun delilidir. Bu gerçeğe muhalefet edenlerin bu muhalefetlerine itibar edilmez. Çünkü onlar, doğruluğu kesin olan bir bilgiden vazgeçirme gücüne sahip olmayan zayıf haberler nakletmişlerdir.”

 

İşte söz konusu kitapta, Şiilerin sembol alimlerinin ve müçtehitlerinin tanıklıkları bu şekilde uzayıp gidiyor ve bu tanıklıklar, Kur"an-ı Kerim hakkında şüphe uyandırmak isteyen zındıklara bütün kapıları kapatıyor.

 

 

 

 

 

Bu makale Hasan Zahid tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.