Ortalık zaten karışık. Bir de sen çıkma. Boyunu aşan işlere karışma. Laf mı şimdi bu?
Çıkmışlar. Türkiye'yle PYD arasında arabulucu olacaklarmış.
Sanki Türkiye'nin arabulmaya ihtiyacı varmış gibi. Sanki Fransa'nın bu işe gücü yetermiş gibi.
Bir tuhaf komiklik olarak duracak bu ifadeler tarih sahnesinde.
Ama dünyanın geldiği yeri göstermesi açısından ilginç.
Türkiye temizlik yapıyor. Membiç'e yükleniyor. Amerika'ya "boşalt burayı" demiş. Amerika "ben boşaltmasam da Türkiye'yle beraber dursak" noktasına kadar gelmiş.
Türkiye "bu da yetmez daha da gideceğiz" demiş. "Dikkat edin!
Amerikan askeri zayi olmasın" demiş.
Buna karşın Macron çıkmış. "Biz de gelelim" diyor. Amerika'nın duramadığı yere sen gelsen ne olur.
Tuhaf bir hal. Bunca yıldır Amerika'nın arkasına sığınıp dünya siyasetinde adım adım zayıflayan Avrupa'nın Suriye krizi için yapacak hiçbir şeyi yok.
Ne Almanya ne Fransa dünya siyasetinde rotasını belirleyebilmiş değil. Hala Amerika'ya bakıyorlar. Amerika'nın onlara baktığı ettiği yok. Macron da rol kapmanın peşinde. Başına ne gelebileceğine de baktığını zannetmiyorum. Bir deneme yapmış.
Ne anlama geldiğini bilmeden.
Avrupalı devletler yeni dünya siyasetinde bırakın pozisyon almayı, bu yeni siyasetin ne yöne gittiğini okuyabilmiş bile değiller. Ne olduğunu anlamıyorlar. Hala kendilerini Amerika'nın güvencesi altındaki ahlak zabıtası zannediyorlar. Bu nedenle de gün geçtikçe anlamsız hale geliyorlar.
Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ