Albay Ferguson sabahları erken kalkar, eşi ve çocuklarıyla kahvaltısını yapar. Albay Ferguson ofiste önündeki açık ya da kapalı duran bilgisayar önünde her gün sekiz saat çalışır. Günün sonunda eve döner. Albay Ferguson'un eşi o günkü olaylar hakkında sohbet edeceğinden dolayı kocasını görmekten mutludur. Ferguson bir şeyi hiç dile getirmez. Ama en nihayet güzel bir gün geçirmiştir.

Gün güzel geçmiştir şayet Albay Ferguson'un dile getirmediği şeyi hesaba katmazsınız. Bilgisayarının önünde otururken Drone da denilen, güçlü bombaların yüklü olduğu insansız hava araçlarını uzak diyarlarda uçurmaktadır. Doğru hedefi vurduğunu farzetmektedir ama hepten de emin değildir. Bombalar patladıktan sonra dört terörist zanlı ölmüş, artık Amerikan'ın dört düşmanı eksilmiştir.

Daha sonra yapılan incelemeler ölenlerin terörist değil doğum günü kutlamak için bir arada olan ana-baba ve çocuklar olduğunu ortaya koyar. Saldırının sonucunda dört yetişkin ve sekiz çocuk ölmüş, pek çok kişi de ciddi şekilde yaralanmıştır.

Albay Ferguson elbette ki eylemlerinin sonuçlarından habersizdir. Can sıkıcı ama yapmaya değer bir işi olduğunu düşünmektedir zira teröre karşı savaşın önemli bir parçasıdır. Hakikati daha sonra öğrenecektir, kurbanların akrabaları artık daha fazla susturulamadığı zaman. Şu bildik özürler ölüyü tekrar hayata kavuşturmayacak, yaralılara şifa vermeyecektir.

Hadi şimdi de bu uydurma senaryoyu gerçeklerle kıyaslayalım.

Washington'daki New America Foundation adlı kuruluşun The Year of the Drone adlı raporuna göre Bush'un iki dönem başkanlığı süresince 45 Drone saldırısına kıyasla Obama yönetiminin ilk yılı boyunca 51 Drone saldırısı düzenlendi. Rapor, sivil ölümlerin 2004 yılından beri yüzde 32 oranında arttığını kaydediyor.

Eski CIA yetkililerinden ve American Conservative Defense Alliance üyesi Philip Giraldi “Drone'lar Afganistan'da, Pakistan'da, Yemen ve Somali'de insanları öldürüyor. ABD bu ülkelerin hiçbirisiyle savaşta değil yani mâkul bir dünyada söz konusu ölümlerin hem uluslararası hukuk hem de ABD Anayasası nezdinde kanunsuz olması anlamına geliyor olsa gerek bu” diyor. Giraldi'nin gözlemini Notre Dame Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörü Mary Ellen O'Connel de teyid etti. “Unlawful Killing with Combat Drones” başlıklı araştırmasında şöyle diyor: “CIA'nin drone'ları kullanma niyeti, el Kaide ve Taliban militan grup üyelerini hedef alıp öldürmek. Drone'ların yalnızca istenilen hedefi öldürmesi pek nâdirdir. 2009 Aralık ayına kadar 20 lidere karşılık 750-1.000 arasında istenmeyen ölüm gerçekleşti. Drone'ların Pakistan'ın militanlığı ve şiddeti bastırma teşebbüsü üzerinde amaca aykırı bir etkisi var. Dolayısıyla da Drone kullanımı, ayrım gözetme, zaruret, gereklilik, orantılılık ve insanlık gibi harp ilkelerini ihlal etmektedir.”

Bu arada, Amerikan ordusu, 24 saat devriye uçuşu yapabilecek, yüksek irtifada seyredebilen drone sayısını 2020 yılına kadar üç katına çıkarmanın planlarını yapıyor. Irak ve Afganistan'daki Amerikan askerlerinin komutanı General David Petraeus geçen Ocak ayında yaptığı bir konuşmada “yeterli sayıda insansız uçak alamıyoruz” dedi.

Üzülerek ikrar etmeliyiz ki savaş bir Nintendo oyunu değildir. Masum insanların hayatları harcanılabilen bir şey değildir. Savaşın trajik boyutunu kabul etmediğimizde neticeleri de bize âh edecektir.

Kaynak: The Globalist

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı