Geçen hafta İngiliz Guardian gazetesi, atlatma bir haber yayımladı. Gazete, Milly Dowler isimli, öldürülen bir öğrencinin, 2002'de kaybolması sonrasında cep telefonuna girildiğini bildirdi. Bilgisayar korsanı, kızın ailesi ve arkadaşlarının panik halinde gönderdikleri sesli mesajlardan bazılarını silmiş, bu da onun halen hayatta olduğu düşüncesine yol açarak polis soruşturmasını tehlikeye sokmuştu. Korsan, Rupert Murdoch’un News Corp grubuna ait tabloid gazetesi News of the World'de çalışan biriydi. Bilgisayar korsanlığı skandalı, şimdi İngiltere'de siyaset, medya ve kolluk kuvvetlerindeki seçkinleri içine aldı. Başbakan David Cameron telaş içinde kendisini Bay Murdoch’un ahbaplarından uzak tutmaya çalışıyor ki, bunlardan bazıları kendisinin de ahbabıdır.
Burada ahlaki açıdan ayıp, Devon kaymağı kadar kalındır. Ama bu hikaye, yozlaşmış polisler ve cinnet geçiren medya kültüründen çok daha fazlasını anlatıyor. Hikaye iktidar, ikiyüzlülük ve nefret hakkındadır. Fırsatçılık ve siyasi hesaplar hakkındadır. Ve en çok da borç ödeme hakkındadır. İngiltere'de Rupert Murdoch'tan genel olarak, onlarca yıldır rekabeti önleyen, siyasi sınıfı terörize eden hapis bir ruh olarak bahsedilir. Şimdi o, hak ettiği cezayı buluyor.
News of the World'ün alçakça taktiklerine karşı kamuoyunda yaygın olarak bulunan tiksinti gerçektir. Sunulan bu tabloid aburcuburu mutlu bir şekilde silip süpüren de yine aynı halktır. NOTW onlarca yıl ünlüler ve siyasetçileri sinsice tuzağa düşürdü, sevmediklerini takip etti, onları küçük düşürdü ve yok etti. Halkın da rağbet göstermesiyle çok zengin ve güçlü oldu. Herkes gazetenin haberleri elde etmek için adice taktikler kullandığını biliyordu. Belki diğer gazeteler de aynısını yapıyorlardı. Bu taktikler manevi açıdan üzücüydü ama göz yumuldu. Ta ki kurbanlar çok sempatik hale gelinceye, bedel de çok yüksek oluncaya kadar.
Destansı bir kefaret gösterisi olarak Bay Murdoch’un oğlu James aniden gazeteyi kapatmaya karar verdi. Ama karar tamamen iş icabıydı. Rupert Murdoch’un yakalayacak daha büyük balığı vardı. İsmini de verirsek, olağanüstü karlı uydu televizyonu BSkyB'nin ele geçirilmesi. Anlaşma neredeyse yapılıyordu ki İngiliz hükümeti, Bay Murdoch’un "uygun ve doğru" bir sahip olup olmayacağını sorarak meseleyi, yayınları düzenleyen kuruma havale etti.
İngiltere'nin siyasi seçkinleri Bay Murdoch'a hem yalakalık yaptılar hem de ona tepeden baktılar. Seçilmeleri için ona ihtiyaçları olduğuna kaniydiler ve üzerini çizerlerse onun kendilerini mahvedeceğinden korkuyorlardı. Şimdi suda kan var, onlar da nihayet ahlaken olayı kınadıklarını (tabii yeri geldiği için değil, siyasi açıdan puan kazanmak için) bildirmeye cesaret buldular. Geçenlerde Bay Murdoch'un yaz gecesi toplantısının misafiri olan İşçi Partisi lideri Ed Miliband, Başbakan'ın, eski bir NOTW editörünü (şimdi tutuklu) iletişim danışmanı olarak görevlendirdiği “felaket kararı" sinsice kınadı. Bay Cameron'a çok muti olmakla eleştirilen Liberal Demokrat Nick Clegg de Dowler ailesiyle görüşerek bağımsız olduğunu gösterdi ve "siyasetçilerin diz çökerek medya patronlarının sevgisini kazanmaları"ndan duyduğu öfkeyi ifade etti.
Bay Murdoch, insanlara istediklerini verdiğinden dolayı kesinlikle suçludur. Onun himayesindeki, Cherie Blair'den Bay Cameron'a kadar herkesin yakın dostu olan alev saçlı Rebekah Brooks da öyle. Bayan Brooks belli bazı suçlarla ilgisini reddetse de onun, gazetesinin sansasyonel haberleri nasıl yaptığını bilmediğini düşünmek mümkün değildir.
Ama Bay Murdoch’un en büyük suçu, çok fazla güç elde eden acımasız bir zorba olmasıydı. İşte, onu alaşağı etmek isteyen bu kadar çok insan olması -ölen bir kızın telefonuna girmekten değil- bu yüzdendir.
Kaynak: The Globe and Mail
Dünya Bülteni için çeviren Emin Arvas