İslami finansın (bankacılığın ve yatırımların Kuran'a uygun olarak yapılması) önde gelen isimleri, 'İslam'ın prensipleri Wall Street'de uygulanmış olsaydı küresel ekonomik kriz asla çıkmazdı' diyor. Hangi mortgage ve taşıt kredisinin, hangi kredi kartlarının manen uygun olduğuna karar veren bir avuç insan bu yolla para kazanırken, bu iş biraz dalavera kokuyor.
Yaklaşık bir asırlık süre zarfında meydana gelen en ciddi krizi yaşadığımız şu dönemde, Yusuf Talal DeLorenzo, deyim yerindeyse bir dirhem huzur satıyor. Massachusetts'ın hazırlık okuluyla Karaçi Medresesi'nde eğitimini tamamlayan ve sonradan Müslümanlığı seçen DeLorenzo, modern finansın dünya Müslümanları açısından manevi uygunluğuna ilişkin bildiriler yayımlıyor.
İslam hukuku yani şeriat, Müslümanların faiz ödemesini veya ahlaki bakımdan kuşkulu şirketlere yatırım yapmasını yasaklıyor. DeLorenze, bu yasak karşısında Kuran'a uygun bir şekilde yatırım yapmakta kararlı olan uluslararası hedge fund yöneticilerine, bankacılara ve aktif yöneticilerine yüksek ücretler karşılığında danışmanlık hizmeti veriyor. Ortaçağ'da yazılmış İslami metinler ile 21. yüzyılın finansal enstrümanlarını bir arada değerlendirebilme yeteneğine sahip nadir insanlardan olan DeLorenzo, bu yeteneğiyle hızla büyüyen İslami finans pazarında tüm dünya genelinde sözü en çok dinlenen liderlerden biri oldu.
DeLorenzo, en seçkin 20'ye yakın uzmandan oluşan üst düzey bir grubun üyesi. Bahreyn pazarındaki elektronik dükkanında bulunan küçük ofisinden, Dow Jones ve HSBC gibi itibar sahibi büyük kurumlar için fetva veren Şeyh Nizam Yakubi, "Kuran'da geçen günahlardan hiçbirisi riba (faiz) kadar iğrenç değildir. Eşcinsellik, içki ve zina bile faiz kadar mide bulandırıcı bir günah değildir" diyor. Bir din alimine ait takke giyen ve sakalı kınalanmış olan Pakistan doğumlu Muhammed Taki Osmani, kendisinden tavsiye almak için can atan Wall Street kodamanlarına hiç benzemiyor. Osmani, İslami Finansal Kurumlar Muhasebe ve Denetleme Örgütü'nün (AAOIFI) oldukça güçlü şeriat kurulunun başkanlığını yürütüyor. AAOIFI, küresel sektör için standartları belirleyen Bahreyn merkezli düzenleyici bir kuruluş. Örgütün şeriat kurulunda DeLorenzo ile Yakubi de bulunurken bu ikili aynı zamanda Dow Jones İslami Pazar Endeksi'nin şeriat kurulunda da sandalye sahibi. Dow Jones İslami Pazar Endeksi; savunma ve eğlence sektörlerinde faaliyet gösteren veya herhangi bir şekilde pornografi, kumar ya da domuz eti üretimiyle ilgisi olan şirketlere yatırım yapmak istemeyen Müslümanların, yatırımlarını gönül rahatlığıyla yapabilmeleri için bu tür şirketleri izlemekle görevli.
Aynı isimlerin çok sayıda şeriat kurulunda yer alıyor olması, bu bilginlerin isimlerinin modern finans dünyasında ne derece markalaştığını gösteriyor. Mesela, İslami Finans Bilgi Hizmeti'nin verilerine göre; Yakubi, 60'tan fazla şeriat kurulunda yer alıyor. Konuya ilişkin olarak DeLorenzo, şu ifadeleri kullanıyor: "Büyük bir bankanın büyük bir ürünle sahneye çıktığında büyük bir atılım yapmak istemesi gayet normaldir. Ürünlerimde ismi cismi duyulmamış bir golf oyuncusunun değil, Tiger Woods'un imzasının olmasını tercih ederim."
2008 yılında patlak veren kredi krizine kadar İslami finans, kısmen belirsizlik arz etmeye devam etmiş olsa da; uluslararası finansın, yeni ama hızlı bir gelişme gösteren özel alanlarından biriydi. Fakat, Wall Street'in tuzla buz olmasının ardından, İslami finansın önde gelen isimleri bu sektörü, küresel ekonomik kriz ortamında güvenilir liman olarak sunmaya başladı. 2008'in sonlarına doğru yapılan Doha konferansında, dünyanın muhtemelen en etkili İslam bilginlerinden Şeyh Yusuf el-Karadavi "kapitalizmin çöküşü İslami ekonomi felsefesinin haklılığını gösteriyor" iddiasında bulundu. Karadavi'ye kıyasla daha iddialı olan DeLorenzo ise "Sukuk (gerçek aktiflere dayalı faizsiz bonolar) kullanmış olsaydınız subprime krizi hiç ortaya çıkmazdı" diyor.
Peki, bu isimlerin öne sürdükleri İslami finans ne kadar İslami? Eleştirilere bakılırsa bunların birçoğu, gerekli ücret ödendiği takdirde finansal ürünlerin her türlüsüne onay vermeye hazır 'şeyh kiralama şirketi'nden başka bir şey değil. Öte yandan şeyhler arasında da, hangi ürün ve işlemlerin caiz olup olmadığı ve hangilerine adaletsiz bir şekilde izin verildiği konularında ateşli tartışmalar yaşanıyor. AAOIFI'nin son yaptığı çalışmalardan biri, şeriata uygun olduğu iddiasıyla satılan bonoların yüzde 85'inin gayri meşru olduğu sonucuna vardı. Üstelik bu bilginlere verilen ve zaman zaman altı haneli rakamlara ulaşan ücretler, bu tür olumsuz eleştirilerin artmasına neden oluyor.
Islamic Finance: Law, Economics, and Practice adlı kitabın yazarı, Rice Üniversitesi'nden Profesör Mahmud El-Gamal, "Geleneksel ürünleri İslami ürün olarak sunan bankalarla yeni bir sektör türedi. Bu sektör, İslam bilginlerinin dini otoritesinden destek alıyor. Dini açıdan şüphe barındıran unsurlardan çıkar sağlıyorlar" yorumunda bulunuyor. Üstelik, mali krizin de etkisiyle yatırım konusunda huzursuzluk yaşayan birçok insan dolaşıyor.
Allah'ın İşi
DeLorenzo ve Yakubi gibi bilginler, ister sadece dini içerikli paketler sunsun, isterse de şeriatle modernliği gerçekten uzlaştırıyor olsun; sundukları hizmete olan büyük talep giderek daha da artıyor. 30-40 yıl önce birkaç Ortadoğu bankasının, İslam'ın faiz'e koyduğu yasaktan sıyrılmak amacıyla başlattıkları uygulama, bugün dünyanın en hızlı büyüyen finansal sektörlerinden birine dönüştü. Üstelik Körfez bölgesinin rekor seviyelere ulaşan petrol gelirleri; Pakistan'dan Mısır'a, İngiltere'den Fransa'ya birçok ülkede İslami duyarlılığın artması ve 11 Eylül'ün ardından Arap sermayesinin ABD'yi terk etmesi bu dönüşümün itici güçlerini oluşturdu.
İslami finans, küresel pazarın sadece yüzde birini oluştursa da sektörün yıllık değerinin, yüzde 15'lik artışla 500 milyar dolar civarında olması bekleniyor. Moody's Investors Service'in 2008 raporuna göre bu rakam, 5 yıl içerisinde 4 trilyon dolara ulaşabilir. Potansiyel değeri ise çok daha büyük olabilir.
Birçoğu genç ve bireysel finansla yeni tanışmış olmak üzere, 1,3 milyar inananı bulunan İslamiyet, en hızlı büyüyen din. Standard & Poor's'un tahminlerine göre Asya ve Körfez'deki Müslüman ülkelerde her 5 banka müşterisinden biri imkan sunulduğu takdirde İslami finansal ürünleri geleneksel ürünlere tercih edebilir. Middle East Economic Digest'e göreyse, 2012 yılına geldiğimizde Körfez'deki ticari anlaşmaların yaklaşık üçte biri İslami finans aracılığıyla yapılacak. Ekonomik patlama yaşayan Müslüman orta sınıf ve kar etmek isteyen gayrimüslimleri de hesaba kattığınızda dünyanın en büyük bankalarının pazara girmek için neden milyonlarca dolar harcadığını anlamak hiç de zor değil. Deutsche Bank, HSBC ve Citibank gibi devler de, dünya genelinde 75 ülkede sadece İslami bankacılık yapan 300 adet banka ve İslami fonlarla rekabet etmeye başladı.
Giderek kızışan bu rekabet ise, DeLorenzo gibi bilginler arasında İslami finansa ilişkin beklentileri daha da artırıyor. DeLorenzo'ya göre İslami finans, Müslümanların dürüst kazanç elde etmelerini sağlamakla kalmayıp, İslam hukukunun 21. yüzyılla uyumlu hale gelmesine de aracılık ediyor ki; bu, DeLorenzo'nun kendi medresesinde 1970'lerde yaşanan tartışmalardan çok daha farklı bir durumu işaret ediyor.
Uluslararası hukuk bürosu Norton Rose'un İslami finans uzmanı Davide Barzilai "İslami finans bilginlerine göre, geleneksel finans dünyasında olanlar, İslami finans ile sıradan finans arasındak farkın merkezini teşkil etmektedir" diyor. İslam bilginleri de, inançları yasakladığı için finansal kurumlara yatırım yapamayan Müslüman yatırımcıların, düşüş gösteren banka hisse senetlerinden zarar görmediklerine dikkat çekiyor. Kuran, kumarı yasakladığından, benzer şekilde risk içeren uygulamalar haram teşkil ediyor. Aynı şekilde sahip olmadığınız bir şeyi satamayacağınızdan açığa satış yapılması ve borçların satılması da haram. Gerçekten de mali krizin neredeyse tam merkezinde bulunan borcun yeniden paketlenip satılması ve kredi riski takasları şeklindeki uygulamalara İslam hukuku izin vermiyor.
Piyasa Köktenciliği
DeLorenzo gibi şeriat bilginleri İslami finansı kendine has manevi bir neticeye giden yol olarak görüyor. Siyasi İslam gibi İslami finans da, Batı'dan farklı olma arayışının neticesi olarak vücut buldu. İslami finansın kökleri, Müslüman ekonomistlerce İslam ekonomisi olarak adlandırılan ekonomiyi gelişitirmek maksadıyla Müslüman ekonomistlerin Kuran'a yöneldiği 1950'lerde ve 1960'larda ortaya çıkan sömürge sonrası İslam kimliğine dayanıyor.
İslami finansta en temel kavram adalettir. İster borç alan, ister borç veren olsun herhangi bir taraf açısından haksızılık doğurabilecek hiçbir işleme izin verilmiyor. İslami finansa göre hertürlü finansal girişimde risk paylaşılmalıdır. Kuran'ın faiz yasağından bir şekilde sıyrılmaya dönük olarak İslami bankacılık büyük oranda murabahadan faydalanıyor. Murabaha, işlem maliyetine bir miktar fark eklenen alış veya satıştır. Bu sayede, araba veya ev satın almak isteğiyle bankaya giden Müslüman müşteri, ürünün maliyetine ek olarak bir miktar kar payı ödenmesini öngören sözleşmeyi onaylar. Teknik olarak banka sadece finansör olmaktan ziyade bir partnerdir de aynı zamanda. Bu yöntemlerin, müşterinin suistimal edilmesini önlediği için yasaların ruhuna uygun olduğu da düşünülüyor.
Bu model vasıtasıyla İslami bankalar, Batı tipi faiz ve risk uygulamaları içermeyen finansal ürünler geliştirdi. Bu ürünler Müslümanların Batı tipi bankacılıktan uzak kalabilmesine imkan tanıyor. Bunların neticesinde ise geleneksel bankalardaki mevcut ürünleri aksettiren İslami mortgagelar, İslami taşıt kredileri, İslami kredi kartları, İslami sigorta gibi İslami seçeneklerin sunulduğu paralel bir sistem vücut buldu. İcara veya İslami finansal kiralama, bir bankanın bir müşteri için ev veya araba satın alıp bunu müşterilere kiralarayarak kar elde etmesine imkan sağlar. Yeni bir iş kurmak isteyen Müslüman yatırımcı, bankaya gidip mudharaba, yani ortaklık başlatabilir. Mudharabada, bankaya gelen müşteri gerekli iş becerilerine sahip elemanları tedarik ederken, banka ihtiyaç duyulan parayı sağlar. Kar ise önceden mutabık kalınan rasyolarda paylaşılır, zarar banka tarafından üstlenilir. Sigorta için ise şirketler; bir grup katılımcının, sonradan meşru gerekçeler hasıl olduğunda yatırılabilecek ve çekilebilecek bir fon havuzu oluşturmasına imkan tanıyan poliçeler sunar. Bu durumda üstlenilmeyen karlar poliçe sahipleri arasında paylaştırılır.
İslam bilginleri de dahil olmak üzere birçoğuna göre bu tür seçenekler daha çok geleneksel finansın kılık değiştirmiş haline benziyor. Öte yandan bu tür uygulamalarda teknik olarak faizin olmaması birçok Müslümana göre bu uygulamaların caiz kabul edilmesini sağlıyor. Şeriata göre para sadece gerçek bir mal veya hizmet karşılığında el değiştirmelidir. En üst düzey şeriat bilginlerinden Muhammed Elgari "Para kendi başına hiçbir değer teşkil etmez" diyor. İslam hukukuna göre para sadece bir değişim aracıdır. Teknik anlamda faizden uzak durulması dengenin korunmasını amaçlıyor. Bu şekilde işlem yapmak isteyen bankalar için çok sayıda müşteri mevcut.
Sadece İngiltere'de İslami mortgage pazarının değeri, 2006 ve 2007 arasında yüzde 50 kadar artış kaydederek 900 milyon doları aştı. HSBC'ye göre küresel İslami sigortacılık pazarı yıllık yüzde 25 oranında büyürken, bu pazarın bir yıllık değerinin 2010 yılına geldiğimizde 14 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Üstelik gayrimüslim müşteriler de giderek daha da hassaslaşıyor. Malezya'da HSBC'nin İslami mortgageları kullanıma sunduğu ilk yıl içerisinde bu mortgageların yarısı gayrimüslimlerce alındı. Washington merkezli yatırım firması Saturna Capital, kendi çıkardığı şeriata uygun yatırım fonlarına talip olan müşterilerin yüzde 60'ının gayrimüslim olduğu tahmininde bulunuyor. Tüm bu rakamlar gösteriyor ki, modern dünyanın maddeciliğine manen temiz bir alternatif arayışı neticesinde ortaya çıkan İslami finans, ironik bir şekilde batılı yatırımcılar için de büyük ve cazip bir pazarın oluşmasına vesile oluyor.
Ücretli Dindarlık
Öte yandan elbette İslami finans herkesin güvenini kazanabilmiş değil. Mesela İslami finansın küresel ekonomik kriz ortamında güvenilir liman olduğu iddiasını ele alalım. İslami finans konferansının düzenleyici Swati Taneja, Emirate Business 24/7'ye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "İslami finansın alternatif bir model sunabilmesi için altın bir fırsat mevcut. Geleneksel kredi krizinden canı yanmış olan tedbirli yatırımcıların, İslami pazarların sunduğu fırsatlara göz atmaları için bundan daha uygun bir zaman dilimi yaşanmamıştı." Fakat Taneja gibi bu derece ümit ve özgüven sahibi bir kişi dahi, küreselleşmiş pazarların İslami finansı da genel durumla karşı karşıya bıraktığını kabul ediyor. Standard & Poor's'a göre şeriata uygun hisseler, 2008'in ilk üççeyreğinde yüzde 23 değer kaybederken, şeriatla bir alakası bulunmayan hisseler yüzde 25 değer kaybetti. Üstelik tıpkı geleneksel finans gibi İslami finansın da, yetersiz müşteri güven denetiminleri karşısında savunmasız kaldığı görülüyor.
Bu durumda geleneksel finans ile İslami finanstaki potansiyel tuzakların aynı olduğu ortaya çıkıyor ki, bu tuzklar aç gözlülük ve gevşek denetim. Öyleyse, alimlerin fetvaları ne derece sadece bu alimlerin kendilerini besleyen sektörü ikame etme işlevi görüp böylece yine kendi güçlerini artırıyor? El-Gamal "Altın yumurtlayan tavuğu kesmezler. Bazı finansal ürünlerin haram kılınması nedeniyle geleneksel finansın ürünlerini kullanmaktan çekinen insanların, dini gerekçelerle yaşadıkları huzursuzları artırmak istiyorlar." diyor. Londra merkezli İslami finans danışmanlığı Zest Advisory'de uzman olarak çalışan Tarek El Diwany de, kar elde eden bankaların mevcut sistemin sürdürülmesinden mutluluk duyduğunu ve 'bankaların ihtiyaç duyduğu hükmü verebilecek alim eksikliğinden ötürü sadece birkaç ismin alana egemen olduğunu' belirtiyor.
Sektörün önde gelen eleştirmenleri ise; İslami finansta, İslamcı siyasette görülen retorik söylemin görüldüğünü düşünüyor. El-Gamal, eleştirilerini şu ifadelerle aktarıyor: "Finansa dini kimlik kazandırma fikri, sadece kimlik siyasetinin bir parçasıdır. İslam'ın kusursuz çözümler sunduğu iddiası, tıpkı siyaset alanında olduğu gibi ekonomi alanında da kuşku uyandırıyor." İslami finansın büsbütün bir aldatmaca olduğunu düşünenler de var. İngiltere'de ikamet eden İslam hukukunun tanınmış isimlerinden Muhammed Ekrem Nadvi, İslami mortgageları 'gizlenmiş faize tabi borç' olarak gördüğünden, öğrencilerine İslami mortgage kullanmamaları tavsiyesinde bulunuyor ve omuz silkerek "geleneksel mortgagelar hiç olmazsa yaptığını gizlemiyor" ifadesini kullanıyor.
Sektör konferanslarında zaman zaman, çok az sayıda şeyhin çok fazla sayıda kurulda görev almasına ilişkin şikayetler de dile getiriliyor. Hatta bu şeyhlere rakip olabilecek isimler bile önerildiği oluyor. Bu durumun önüne geçmek amacıyla; şeriata uygun finans açısından muhtemelen en gelişmiş yasal çerçeveye sahip Malezya, 2005 yılında aynı alimin aynı zamanda birden fazla banka kurulunda görev almasını yasakladı. Ayrıca daha fazla sayıda genç şeyhin sektöre girmesi amacıyla Malezya'nın merkez bankası ve Suudi merkezli İslami Gelişim Bankası şeriat eğitimine destek sağlamak üzere 53 milyon dolarlık kaynak ayırdı. Fakat uzun süreli hizmete, deneyime ve kıdeme önem verilen bir sektörde, özellikle de Wall Street yatırımcılarının medrese eğtimine has ayrıntılardan bihaber olduğu bir sektörde, farklı bir uygulamaya gidilmesi ilk etapta bazı zorluklar çıkarabilir.
Daha kapsamlı bir husus ise İslam'la modern ekonominin bağdaşıp bağdaşamayacağına ilişkin. Bir yandan İslam hukukunun şartlarını karşılayıp diğer yandan da geleneksel finansın ürünlerini taklit eden bankacılık ürünleri geliştirmek yeterli midir? Yeterli değilse, finansal sistemde gözetilen amaçlar tamamıyla yeniden mi şekillendirilmelidir? Soruyu kısaca şu şekilde de soralabiliriz aslında: Büyümeye devam eden İslami finansal sektör gerçekten taraftarlarının iddia ettiği maddi ve manevi adaleti mi getirecek, yoksa birkaç seçilmişe köşeyi mi döndürecek? Böyle bir tartışma, "Kuran'da yer alan ikaz ve emirlere çok katı bir şekilde uyulmalı mı, yoksa bu ikaz ve emirler daha kapsamlı bir yorumlamaya tabi tutulabilir mi?" tartışmasına kadar uzanıyor. İslami finans sektörünün, yüksek ücretler alan küçük bir grup tarafından tasarlanmış olması, bazı gözlemcilerde 'günümüzde İslami finansta uygun görülen birçok ürünün şeriatın amaçlarına hizmet etmekte yetersiz kaldığı' inancının doğmasına yol açıyor.
Alimlerin verdikleri hükümlerde aşırı umursamaz davrandığını düşünen gözlemcilere göre, finansal sistemin yeniden etraflıca elle alınmasının akıllıca olacağını düşünen daha pekçok kişi mevcut. Londra'da ikamet eden İslami finans danışmanı El Divani "şu ana kadar İslami finansçıların çoğu İslam tarihindeki finans örneklerine bakmayı ve bu örnekleri günümüze nasıl uyarlayabileceklerini düşünmeyi tercih etmiştir. Oysa bu çok dar bir bakış açısı. Potansiyel olarak yapabileceğimiz çok daha fazla yenilik mevcut olabileceği gibi elbette bunun tersi, yani çok daha az yeniliğin mevcut olması da potansiyel olarak mümkündür." İslami finans muhtemelen daha fazla sayıda insanın Müslümanlığı seçmesine vesile olamasa bile tamamıyla farklı bir müşteri neslinin ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Londra'da ikamet eden Carla Power İslami ve toplumsal konularda yazıyor.
Kaynak: www.ekopolitik.org