Pakistan’ın, vaktiyle bir neslin özgürlük idealleriyle kurulduğu aydayız. Fakat 14 Ağustos’ta, yani 63. yaşgününde, Pakistan sular altındaydı. Önceki yıldönümlerinde olduğu gibi kutlamalar yoktu. Bayrakların dalgalandığı ve ailelerin dışarılara döküldüğü gürültülü sokak eğlenceleri yoktu, gençler motorsikletlerine binip ulusal anıtlara ziyarete gitmedi ve sloganlar atmadı; devlet televizyonunda birkaç kutlama müziği çalındı sadece. Bunun yerine gece nöbetleri, sessiz anmalar ve kanlı fakat onurlu kuruluşun-dan bu yana Pakistan’ın yaşadığı bu en sarsıntılı yılda ne olduğuna dair ağırbaşlı bir muhasebe söz konusuydu.

Sansürü de ihmal etmiyorlar
BM’ye göre seller 14 milyondan fazla insanı etkiledi; yani ülke tarihindeki en büyük felaketle karşı karşıya. Hükümet 20 milyon insanın, yani nüfusun yaklaşık yüzde 12’sinin etkilendiğini iddia ediyor. Altı milyon insan acilen gıda yardımına ihtiyaç duyuyor, üç milyondan fazla çocuğun ölümcül hastalıklara yakalanma riski var ve milyonlarca kişi evsiz. Dokuz milyon metrekarelik tarım arazisi kullanı-lamayacak halde. Hâlâ muson mevsimin- de olduğumuz bir zamanda, Pakistan’ın gıda deposu konumundaki Pencap ve Sindh eyaletleri bilhassa ağır darbe aldı.

Ülke ıstırap içindeyken, Pakistan devletinin tepesindeki zevat (başlarında da hasis devlet başkanı Asif Ali Zerdari var) Avrupa turuna çıktı. İlk durak Fransa’ydı: Sarkozy’lerle el sıkışmalar ve ardından cumhurbaşkanının özel şatosunda bir gezinti. Sırada Londra vardı ve manzara pek değişmedi: El sıkışmalar, şık gezintiler, şaşaalı evlerde fotoğraf çektirmeler. BBC seller en kuzeyden güney ucuna kadar Pakistan’ı yerle bir ederken niye ülkesini terk ettiğini sorduğunda, Zerdari boğazını temizledi ve parlamentonun toplantı halinde olduğunu, alicenap bir demokrat olarak felaketle başa çıkmaları için başkalarına yetki verdiğini söyledi; Başbakan Yusuf Rıza Gilani vazifesinin başındaydı.

Fakat Birmingham şehri bile, Zerdari’yi beceriksiz yönetimine duyulan öfkeden koruyacak kadar uzak değildi Pakistan’dan: Yaşlı bir adam, bizzat Zerdari’nin partisinin bir destekçisi, Britanyalı bir Pakistanlı kalabalığına hitaben konuşurken devlet başkanına iki ayakkabısını fırlatıverdi. Zerdari’nin emrindeki aygıt, saldırı haberlerinin Pakistan televizyonunda yayımlanmasını engellemek ve ayakkabının korkudan sinen başkana doğru nasıl uçtuğunun hikâyesini anlatan internet sitelerine ulaşımı kısıtlamakta vakit kaybetmedi.

Bu arada Pakistan’da, akademik derece sahibi olduklarını göstermek için sahte belge düzenleyen (akademik derece, vaktiyle seçime katılmak için bir koşuldu) parlamenterlere dair bir skandal patlak verdi. Bugüne dek, 47 vekilin sahte derecelere sahip olduğu ortaya çıktı; büyük kısmı da devlet başkanının Pakis-tan Halk Partisi’ndendi. Koalisyon ortak- larından birinin, Pakistan Müslüman Bir-liği’nin de ondan aşağı kalır yanı yoktu.

Bu arada Karaçi’de insan hakları örgütlerinin tahminlerine göre, bu yıl yaklaşık 300 siyasetçi ve eylemci öldürüldü. Ağustosun ilk haftasında, bir başka koalisyon ortağı olan Muttahit Kavmi Hareketi’nin Sindh bir şura üyesi, Rıza Haydar bir camide vurulup öldürüldü. O zamandan beri etnik ve siyasi saldırılarda 50’den fazla insan öldürüldü, 100’den fazlası da yaralandı. Devletin buna seçilmemiş içişleri bakanı Rahman Malik aracılığıyla verdiği karşılıksa, Karaçi’nin seçkin muhafız birliğini ‘gördüğü yerde vurma’ yetkisiyle donatmak oldu. Kan banyosunu önlemek için daha fazla kan yani.

Daha kötüsü de var. Sadece bu yıl, Barack Obama’nın Beyaz Saray’ı ülkenin kuzeyinde 70 insansız savaş uçağı saldırısı düzenledi; biri sel felaketi yaşanırken düzenlendi ve 12 insan öldü. Müttefiklik hevesinin peşinde bir tek ulusal bayrağına 49 yıldız eklemediği kalan Pakistan devleti ABD’nin havadan öldürmesine ve sakat bırakmasına göz yumuyor; saldırılar sonucunda, 200’den fazla isimsiz ve masum Pakistan vatandaşı öldürüldü.

Geçen ay Pakistan en ölümcül sivil havacılık felaketini de yaşadı. Bir yolcu uçağı İslamabad’ın kuzeyindeki Margalla Tepeleri’ne çakıldı ve 152 insan öldü.
İçişleri bakanının televizyon ekranında arzı endam edip kazadan beş kadının kurtulduğunu söylemesi, bir müddet sonra tekrar televizyona çıkıp bir yanlışlık yaptığını kabul etmesi aileleri perişan etti.

Cinnah’ın sözleri unutuldu
Felaketler art arda gelirken, Ulusal Afet Yönetimi Dairesi’nin başkanı Tuğgeneral Nedim Ahmed, sellerin otoyol altyapısına verdiği zararı gidermenin 38 milyar dolara mal olacağını açıkladı. Bu meblağın yarısı, barajların onarılması için gerekecekti. Fakat ülkenin kasası tamtakır.

Bocalayan Pakistan devletinin dümenindeki zevat, kurucumuz Muhammed Ali Cinnah’ın ülkeyi sıfırdan var edenlere, asırlar süren sömürge yönetiminin ve şiddetin ardından yeni bir ulus inşa edenlere söylediği sözleri hatırlayamıyor: “Bu meseleyi kanınızla canınızla sahiplenmediğiniz, elinizi taşın altına sokmadığınız, elinizden geleni seferber etmeye ve halk için fedakârca, ciddiyetle ve samimiyetle çalışmaya gönüllü olmadığınız sürece, hedefinizi asla hayata geçiremezsiniz.”

Bu seller, Pakistan’ı bir ur gibi saran yolsuzluğun ve siyasi suiistimalin bedelidir. Sellerden etkilenen insanları, korku, açlık ve evsizlik içinde yaşayan milyonlarca unutulmuş Pakistanlı’nın yanında yerlerini alıyor. Bu yıl doğumumuzu sessizlikle idrak ettik. (Pakistan’ın eski devlet başkanı Zülfikar Ali Butto’nun torunu, 23 Ağustos 2010)

Kaynak: Radikal