Özbekistan İslami Hareketi’nin (ÖİH) şimdiki lideri Osman Gazi’nin, ağustos başında Orta Asya’daki bir grup olarak IŞİD’e bağlılık yemini ettiğine dair haberler patlak verdi. Gazi, Eylül 2014’te de ÖİH’nin IŞİD’i desteklediğini bildirmiş ama IŞİD’e bağlanmaktan bahsetmemişti.
Gazi’nin geçen sene tereddüt etmek için makul gerekçeleri vardı. Şimdi de ÖİH’nin geleceğini IŞİD’e bağlama kararı için makul gerekçeler var.
Ama Gazi’nin kendisine İslam Devleti diyen IŞİD’e “biat” ya da bağlılık yeminiyle ilgili sorular da var. En azından ÖİH’de Gazi’ye ne kadar destek olduğu konusunda…
RFE/RL radyosunun mahalli olarak Azatlık diye bilinen Türkmen Servisi, ÖİH’deki mevcut duruma biraz ışık tutmak üzere, son değişiklikler, bunun ÖİH’nin geleceği konusunda ne anlama geldiği ve en önemlisi de Osman Gazi’nin kim olduğu, onun ÖİH’nin lideri olmak için ne gibi özelliklere sahip olduğuyla ilgili bir panel düzenledi.
RFE/RL'nin mahalli olarak Ozodlik diye bilinen Özbek Servisi’nden iki üye, yönetici Alişer Sıddık ve Seraceddin Tolibov’un katıldığı paneli, Azatlık yöneticisi Muhammed Tahir yönetti. Tartışmalara ben de katıldım.
Gazi'nin son duyurusu, ÖİH liderlerinin grubun Taliban müttefikleriyle olan ilişkilerinin son yıllarda gergin olması göz önüne alındığında o kadar da sürpriz olmadı. Gazi ve ÖİH’deki diğerleri Taliban lideri Molla Ömer’in uzun süredir ortalarda görünmemesini eleştiriyordu. Gazi’nin fanatik IŞİD grubuna bağlılık yemini de Taliban’ın, Ömer’in 2013’te öldüğünü açıklamasının akabinde geldi.
Panele katılanlar, IŞİD’in safına geçmenin başka bazı temel gerekçelerinin de olduğunu savundular.
Tolibov’a göre, “ÖİH, karşı karşıya kaldığı mali güçlükler sebebiyle IŞİD’e katılmak zorunda kaldı.” O, Körfez ülkelerinden gelen kaynakların son yıllarda büyük ölçüde kuruduğunu, grubun şimdi ayakta kalmak için çabaladığını söyledi.
Hedefte değişiklik
Çoğu ÖİH militanı, 2001’in sonlarından itibaren Pakistan’da aşiretlere ait bölgelerde yaşıyordu. Bunlar, Amerika Birleşik Devletleri ordusunun Afganistan’ın kuzeydoğu eyaletlerinde gruba ait sığınakları bombalaması üzerine Afganistan’dan kaçmıştı. ÖİH, aşiret bölgelerinde Taliban ve El Kaide’ye katıldı, Afganistan’a sınır ötesi saldırılar gerçekleştirdi, Pakistan kuvvetlerine karşı mücadelesini artırdı.
ÖİH lideri Cuma Namangani, Kasım 2001’de Afganistan'ın Kunduz eyaletinde gerçekleştirilen ABD bombardımanında öldü. Ondan sonraki iki ÖİH lideri (Tahir Yuldaş ve Adil Osman) de ÖİH’nin aşiret bölgelerinde bulunduğu sırada insansız hava araçlarıyla gerçekleştirilen saldırılarda öldü.
Pakistan’da kaldığı yıllarda ÖİH’nin hedefleri değişti. Özbek hükümetini devirme gayesinin yerini, aşiret bölgelerinde hayatta kalma çabası aldı. Grup tedricen, Afganistan-Pakistan sınırındaki dağlık bölgede askeri-siyasi mücadelenin bir parçası oldu.
Sıddık, Gazi’nin yemininin bir şekilde grubu orijinal hedeflerine daha yakın hale getirdiğini iddia etti. O, “ÖİH bu mantıkla orijinal gayelerine dönüyor. Bu da geniş bir bölgede halifelik kurmaktır” dedi.
Ana üssünü Pakistan’da tuttukça ÖİH’nin kendisine Orta Asya’dan eleman bulması zor olacaktır. Sıddık’a göre, ÖİH şimdi “daha çok eleman ve daha fanatik gençlik bulabilir.” Sıddık, ÖİH’nin IŞİD’in safına geçerek, Afgan ve Pakistan güvenlik kuvvetlerine pusular kuran ve saldıran militan bir grup olarak görülmek yerine kendisini “gerçek bir cihat için mücadele etmeye” hazırladığını söyledi.
Gazi'nin ifadesi ÖİH’nin internet sitesinde yayımlandı. Bu yüzden bunlar, grubun liderinin resmi ifadeleridir. Ama şu an için Afganistan’daki durum son derece karışıktır ve Pakistan’daki aşiret bölgelerinden Afganistan’ın kuzeyine kadar geniş bir bölgeye yayılan ÖİH liderlerinden kaçının liderlerinin çağrısına uyduğu ya da uyacağı belli değil.
Taliban’dan kopuş mu?
Pakistan’daki ÖİH savaşçılarının çoğu, Pakistan güvenlik kuvvetleri tarafından 2014 baharında Kuzey Veziristan’da başlatılan geniş çaplı askeri operasyonlar sebebiyle Afganistan’ın kuzeyine sürüldü. Bu ÖİH savaşçıları, orada uzun süredir müttefik oldukları Taliban’a katıldılar. Afgan yetkililer, Afganistan’ın kuzeyinde bu sene şiddet olaylarında görülen muazzam artışın, Özbek militanların gelişinden kaynaklandığı suçlamasında bulunuyorlar.
Gazi'nin bahsedilen açıklamayı, Pakistan’daki aşiret bölgelerinde yaptığı sanılıyor. Ama onun kuvvetlerinin büyük bölümü Taliban’ın yanında Afgan hükümet kuvvetlerine karşı savaşıyor ve Taliban liderleri de daha önce IŞİD’in Afgan işine karışmasını eleştirmişti.
Sıddık, bu arada “ÖİH’nin Taliban’la büyük bir anlaşmazlık içinde olduğunu, onun Taliban’ın açıklamalarının her geçen gün daha milliyetçi hale geldiği ve bunların giderek daha Peştun yanlısı milliyetçiler olduklarını iddia ettiğini” bildirdi. Ama elbette bu anlaşmazlık Afganistan’ın kuzeyinde Taliban’la yaşayan alt tabaka militanlara değil, sadece aşiret bölgelerinde bulunan ÖİH liderlerine mahsus bir durumdur.
Osman Gazi’nin ÖİH savaşçıları nezdinde ne kadar desteğe sahip olduğu hakkında büyük bir şüphe var. Örgüt, her bir ÖİH lideri öldürüldüğünde bölündü. (Bir zamanlar ÖİH’nin bir parçası olan İslami Cihat Birliği bu konuda örneklerden biridir.)
Adil Osman’ın 2012’de öldürülmesi ve Gazi’nin lider seçilmesi sonrasında da ÖİH’nin bölündüğüne dair deliller var. Bunlardan bir grup, El Kaide militanlarına katılmak üzere Suriye’ye gitti.
Tolibov, “Şimdi Suriye’de Kâtibut İmam El Buhari’den [grup] yüzlerce kişi var. Bunlar Selefidirler, Vehhabidirler” dedi. “Ama Özbekistan İslami Hareketi, hep Hanefi olmaktan gurur duymuştur.”
Bir diğer grup da Afganistan’ın kuzeybatısında, Nisan 2013’ten beri şiddet olaylarının artmaya başladığı Faryab eyaletine girmiş görünüyor.
Meçhul biri
Gazi hakkında fazla malumat yoktur.
Tolibov, “Tek bildiğimiz, onun Özbekistan’ın başkenti Taşkentli oluşudur” dedi. “O, eğitimli bir ailede, tipik bir Sovyet ailesinde dünyaya geldi. ÖİH savaşçıları arasında bile popüler, iyi bilinen bir şahsiyet değildi.”
Sıddık, Gazi hakkında hazırlanan -Özbekistan Milli Güvenlik Servisi (MGS) tarafından kontrol edildiğine inanılan bir siteden alınan- bir rapora işaret etti. Raporda "Mihailov" olarak adlandırılan MGS yetkilisi, Gazi hakkında “O, çok saygı duyulan biri değil ama hemen hemen en başından beri ÖİH ile birliktedir” diyor. Mihailov’a göre, Gazi daha 30 yaşındayken Özbekistan’dan ayrıldı ve Tacikistan’a gidip ÖİH’ye katıldı.
Kendisinden önceki üç ÖİH liderinin aksine Gazi’nin savaşçı olarak herhangi bir şöhreti yoktur. O, ÖİH’deki yıllarının büyük bölümünü savaş bölgelerinden uzakta geçirmiş görünüyor. Sıddık’a göre, Gazi konuşmalarında da Kur’an’dan pek nakil yapmıyor. Bu, eski lider Tahir Yuldaş’ın sıkça yaptığı bir şeydi.
ÖİH’nin en azından yakın bir gelecekte akıbetinin, büyük ölçüde Taliban’a neler olacağına bağlı olduğunda mutabakat vardı.
Sıddık, Gazi’nin ancak Taliban bölünmeye başlayınca ÖİH’yi IŞİD’e bağlama sözü verebildiğini söyledi. Taliban’daki bölünme Molla Ömer’in öldüğünün resmen doğrulanmasıyla iyice gün yüzüne çıktı. Taliban, mevcut durumda ÖİH’nin IŞİD’e kaçmasını önlemek için pek bir şey yapabilecek vaziyette değil. Hatta Afganistan’da çok sayıda ÖİH savaşçısı bulunması sebebiyle bu kendi mevcudiyetine tehdit teşkil etse bile…
Afganistan’ın kuzeyinde siyah IŞİD bayrakları görüldüğüne dair haberler gelmediği için, öyle görünüyor ki oradaki ÖİH savaşçıları 20 senedir müttefikleri olan Taliban’ın yeniden birleşip birleşemeyeceğini ve yeni lider Molla Mansur altında canlanıp canlanmayacağını görmek için bekliyorlar.
Kaynak: Radio Free Europe/Radio Liberty
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu