Yol haritaları çağındayız artık. Bu kavram, yerel konularda bile evrensel terimlerden biri oldu. Dikkat çekici noktaysa, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Suriyeli meslektaşı Velid Muallim'e, ikili ilişkilerin yol haritasına ihtiyaç duyduğunu belirtmesi.

ABD-İran ilişkileri de bir yol haritasına muhtaç. Filistin sorununun çözümü de yol haritasına ihtiyaç duyduğu için bu düşünce duvara tosladı, hatta savaş ve karşılıklı ölümlerin peşinden geldiği ayrıntıların ortasında kayboldu.

Çağımız, sanki kapılar sadece özel yollara açılıyormuş gibi bir haritalar çağı . Her kapının bir anahtarı var ve bütün kapıları açan anahtara güvenilmediği doğru, ancak sorun 'yollara' olan bu aşırı tutkunluk. Hatta anahtara dahi ulaşılamıyor. Bir serap üzerine kurulu bu yollardaki engeller devam ediyor.

Bu kavram o kadar tekrarlanıyor ki, kimliğini kaybedip 'harita' ve 'yol' diye ikiye ayrılıyor. Harita yol için, yol da harita için uygun olmayabiliyor. Yoldan sapılması için harita teknik bir biçimde çizilmiyor. Yolsa kapalı olabiliyor ve haritadan sapılıyor. Her ikisini de çizenler içlerine patlayıcı fitilleri koyabiliyorlar.

ABD-Suriye ilişkilerinin bir haritaya, yola veya yol haritasına niçin ihtiyaç duyduğunu bilemiyorum. Fakat bu kavram değerini yitiriyor. Zira bir zaman kısıtlamasına, karşılıklı şartlara, hassasiyetlere ve süslü sözlere ihtiyaç duyuyor. (Umman gazetesi Vatan, 4 Haziran 2009)

Kaynak: Radikal