İsrail'in son Gazze saldırısı, Filistinlilerin teslimiyetçi Fetih'e güvenmek yerine kenetlenip direniş bilincini artırmasını sağlayabilir. Filistin'in meşru temsilcisi de, dönüş hakkından ödün vermeyi reddeden Hamas
İsrail'in son Gazze saldırısı Filistinlilere yönelik son katliamı olmayacak. Ancak bu katliamın özel bir önemi var; ümmetin bilincini artırabilir ve kapsamlı intifadaya başlamasına destek verir. Katliam ABD Başkanı Bush'un İsrail Başbakanı Olmert'le Gazze'ye saldırılması yönünde anlaşması sonrası gerçekleşti. İsrail kaynakları Bush'un İsrail'e Gazze'de katliam yapması için yeşil ışık yaktığını itiraf etti. Bush, Olmert'le anlaşması sonrası Arap liderlerle anlaşma imzalıyor, elleri Filistinlilerin kanına bulanmış halde onlara desteğini açıklıyor. Bu katliam Filistin Yönetimi Başkanı Abbas'la İsrail arasındaki müzakerelerin gölgesinde yapıldı ve nihai statü konularının, özellikle de Kudüs'ün statüsünün ele alınmaya başlandığı söylendi. Katliam sonrası Abbas'tan müzakerelerden çekilip Filistinlilere hakkını iade etmeyecek bu oyunu durdurmasını isteyen sesler yükseldi ama Abbas bunu yapabilir mi?
Şu an yol ayrımındayız. Savaşçılar direnişi yapılandırıyor, değişmezlerde ısrar ediyor, ambargonun acılarını tadıyor, şehitlerini gömüyor, İsrail saldırılarına direnmeye hazırlanıyor ve Kudüs'ün kurtuluşunun hayalini kuruyorlar. Boyun eğenlerse İsrail'in güvenliğini sağlıyor, direnişçileri düşmana teslim ediyor veya öldürüyorlar, Olmert ve Bush'u hoşnut etmek için onları hapse atıyor, haklarını alamayacaklarını
bildikleri halde müzakere masasına oturuyorlar.
Bu iki yöntem arasındaki uçurum genişliyor. Direnişi seçenlerin Kudüs veya dönüş hakkından ödün vermesi imkânsız ve Allah'tan başkasına boyun eğmeyecekler. Teslimiyeti seçenlerinse hakları geri alması mümkün değil. Çünkü onlar, Filistinlilerin kendilerinden nefret ettiğini, İsrail'in kendilerini çıkmaza soktuğunu ve ellerinin kana bulandığını biliyor.
Teslimiyeti seçenlerin skandalları her gün ortaya çıkıyor. Eski Gazze güvenlik şefi Muhammed Dahlan'a lider Tevfik Ebu Hafsa, Fetih'in bir genci öldürdüğünü itiraf etti. Fetih yanlıları, sakallı olduğu için
bu gencin Hamaslı olacağını düşündü. Oysa genç Fetih mensubuydu. Bu olay, Fetih Gazze'de Hamas'a karşı galip gelseydi neler yaşanacağını ortaya koyuyor, İsrail'in teslimiyetçileri nasıl kullandığını su yüzüne çıkarıyor. Bu kez de, zalimce kovulan Filistinli mültecilere karşı planlanan manevi bir katliam var: Filistin Yönetimi dönüş hakkından vazgeçti. Bu nedenle Gazze katliamı, ümmetin teslimiyetçilerin aldatmasına maruz kalan bilincini tekrar kazanmasının başlangıcı olmalı. Ümmet
bilincini yeniden oluşturup gerçekleri ortaya koymalıyız.
Olmert'le Bush, topraklarını kurtarmakta ısrar eden direnişçilere suikast düzenlenmesi için uçak ve füzelerin uzaktan kullanılmasında anlaştı. Direnişçilerin Gazze'de kendilerini beklediğini ve yakın temasta büyük kayıp verebileceklerini biliyorlar. Ümmetimiz 'şehitler ümmeti' olmakla övünür. Hakkı savunmak için şehit verir ve şehit sayısı arttıkça zafer yaklaşır. Hamas, Kudüs için kurban vermeye kadir olduğunu teyit ediyor. Şehitler kanlarıyla, Hamas'ın meşruiyetini, Filistin halkının tek temsilcisi olduğunu vurguluyor. Ümmet Cezayir'in kurtuluşu için 1,5 milyon şehit verdi. İsrail ve ABD bilmeli ki, ümmet Filistin'in kurtuluşu için de milyonlarca şehit vermeye hazır. Kudüs'ün kurtarılmasına yönelik meşru hakkından asla vazgeçmeyecek. Gazze katliamına uygun yanıt, ambargonun kırılması. Her özgür Arap korkak yöneticilerine şöyle haykırmalı: "ABD'nin zalim şartlarına boyun eğmeyiz. Bugünden sonra Gazze'deki kardeşlerimiz aç kalamaz." Kudüs için kurban verenler ve değişmezlere tutunanlar meşrudur; ödün vermek için görüşenler değil.
Kaynak: Radikal