Geçtiğimiz hafta Mısır medya organlarında Müslüman kardeşlere yapılan saldırıları takip ettim. Allah (c.c.), cemaate yönelik sert eleştirilerin yapıldığı televizyon tartışmalarına katılmam için bana sabır ilham etti.

Benimle farklı düşünen insanların düşüncelerini saygıyla dinlediğimi diyalog ve tartışmanın edebine uygun hareket ettiğimi, rakiplerime adaletle davrandığımı düşünüyorum. İslam bana bunu öğretti, bu yüzden tartışma ne kadar sert geçerse geçsin kelimeleri seçerek konuşmayı tercih ettim ve ederim.
Bu tartışmaların birinde aniden zihnimde bir şimşek çaktı. Mısır tarihinde İhvan olmasaydı, ya da aniden ortadan kaybolsaydı ne olurdu o zaman? İhvansız Mısır, nasıl bir Mısır olurdu?

Sonra vesveseci insanların şerrinden Allah’a sığındım, gerçekleşmesi imkansız ve tamamen faraziyeye dayalı bir şey olduğu için bu soruyu zihnimden uzaklaştırmaya çalıştım. Uzun ve yorucu bir çalışma gününün ardından arabamı eve doğru sürdüm.

Ancak öyle görünüyor ki aklıma hakim olma ve düşünce eylemini durdurma konusunda çok başarılı değilim. Bu nedenle aklıma gelen bu soruları, İhvan muarızlarına sormayı düşündüm, kendi zihnimde onlardan bu soruya adilane bir şekilde cevap vermelerini istedim. Ancak şunu biliyorum ki onlar ihvana karşı kesinlikle adaletli davranmazlar, bunun bir çok örneği mevcut. Her halükarda kimsenin inkar edemeyeceği gerçeklerden bir kısmını sunarak onlara yardım etmeye çalışacağım:

1.    İhvan, Mısır’ın bağımsızlığını sonuna kadar savundu, İngiliz işgaline karşı Süveyş kanalında ve benzeri bir çok yerde savaş verdi, İhvan saflarında bir çok insan şehit oldu. Diktatör rejimler, Mısır halkının övünç kaynağı olan bu şanla dolu tarihi hep gizlemeye çalıştı. Bu mücadeledir ki 1888 yılından beri Mısır’ı elinde tutmakta inat eden İngiltere’nin, barışçı bir sona ulaşmayı mümkün kılacak bütün çabaların sonuçsuz kalmasından sonra buradan vazgeçmesine neden olmuştur.  İngiltere, Cemal Abdünnasır’la imzaladığı Mısır’dan askerlerini çekme anlaşmasının zaiyat vermeden buradan çekilmesi ve Mısır’ın Sudan’dan ayrılmasına imkan veren bir takım kazançların da içinde bulunduğu kendisine verilmiş tarihi bir fırsat olduğunu kavramıştı. İngiltere peki neden Mısır’ı boşaltmayı kabul etmişti? Cevap ise son derece açık. Çünkü İhvan, Süveyş kanalında verdiği mücadeleyle İngiltere’yi oradan çekilmeye mecbur bıraktı. İhvan’ın bu konudaki katkılarını yadsımak, bunun önemini azaltmaya çalışmak, ya da bunu yok saymak Mısır halkına yapılmış bir hakarettir.
Bu mücadeleye yönelik gerçeklerin açıklanması Mısır’ın en tabii hakkıdır. Bu nedenle de herkes, İhvanın varlığının Mısır için bir nimet olduğunu kabul etmelidir.

2.    Müslüman Kardeşler, bu girişimlerin ta en başında, Avrupa emperyalizminin ve Amerikan neo-kolonyalizminin hedefinin Filistin topraklarında bir İsrail devletinin kurulması olduğunu anlamıştı. Bu nedenle de şehit imam Hasan el Benna Filistin’e tugaylar göndermişti. Bir takım gerçekler, İhvan’ın bu yolda bir çok bedeller ödediğini, Siyonist çetelere karşı büyük zaferler kazandığını, bu uğurda verdiği mücadelenin Mısır halkı için bir övünç kaynağı olduğunu açıkça bizlere söyler. Bu nedenle İngilizler, Kral Faruk ve Mısır hükümeti İhvan’ı kapatıp Hasan el Benna’yı şehit etmiştir. Mısır’ın gerçekleri bilmesi ve başta Benna olmak üzere Mısırlı kahramanların halk tarafından yeniden hatırlanması en doğal hakkıdır, adalet bu değil midir ey efendiler?

3.    Müslüman kardeşler, diktatörlüğe karşı da savaş vermiş, Mısır’ın özgürlüğünü ve Mısırlıların haklarını savunmak için büyük bedeller ödemiştir. Mısır’ın ve Mısırlıların başta Abdülkadir Udeh, Yusuf Talat ve Seyit Kutup olmak üzere özgürlük uğrunda mücadele edenlerle övünmek istemesi en temel hakkıdır. Diktatör rejimler Mısır halkının bütün kesimlerine zulmetmiştir ancak İhvan’a yönelik baskısı ve zulmü, çok daha sert olmuştur. On binlerce İhvan mensubu, baskı ve işkenceye maruz kalırken tutuklanıp hapse atıldılar. Bütün yapılanlara rağmen ideallerinden hiçbir zaman vaz geçmediler, her zaman onları savundular.

4.    Müslüman kardeşler, Mısır halkının ve tüm Arap ve İslam ümmetinin yeniden uyanışını sağlamak için bir İslam medeniyeti tefekkürüne sahiptirler. Ayrıca İhvanın vatanı her türlü bağımlılık ve emperyalizmden, sömürgecilikten kurtarmak istediğini de bunlara eklemek gerekir.

İhvan projesi olmadan Mısır’da uyanış ve ilerlemenin gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu proje, kültürel ve medeniyet alanında önemli bir zenginliktir. Mısır halkı bunu çok iyi bilmektedir. Halk, bütün umutlarını Mısır’a bağımsızlığını, egemenliğini ve gücünü yeniden kazandıracak olan bu uyanışın gerçekleşmesine bağlamıştır.

5. Demokrasi, halkın söz konusu temel üzerinde geleceğini inşa edeceği projeye yönelik seçeceği medeniyet projesi üzerinde yükselecektir. Bu projeyi yok sayan her türlü çaba, Mısır’ın geleceğine yönelik bir tehdittir.

6.    Her insanın, İhvan’dan farklı düşünmeye hakkı vardır. Ancak İhvan’ın da önemli bir yönü kabul edilmelidir ki o da, şu ana kadar Mısır’da gelip geçen bir çok diktatörlüklere rağmen İhvan mensuplarından hiç biri, hiçbir şekilde bir yolsuzluk ya da şerefi zedeleyici bir suçlamaya ya da kovuşturmaya maruz kalmamıştır.

7.     Vatanımız yabancı düşmanların saldırısına uğrasa, ne olurdu? Kesinlikle İhvan, bu saldırıya karşı direnişi örgütler ve düşmanı vatan topraklarından temizlemek için her türlü fedakarlıkta bulunurdu. Bu nedenle İhvan’ın birleşik ve bütünlüklü bir yapı olarak kalarak, halka siyaset ve benzeri başka alanlarda hizmet etmeye devam etmesi bu vatanın yararınadır.

Vatanını seven her Mısırlının bu gerçekleri itiraf etmesi, ihvan’ın varoluş hakkını teslim etmesi gerekir. Ondan sonra istediği kadar da İhvan’dan farklı düşünebilir, onun söylemlerine itiraz edebilir.

Katar’da yayınlanan Şark gazetesi’nden Dünya Bülteni için çeviren: Faruk İbrahimoğlu