ABD Başkanı Barack Obama'yı şehrim Kahire'de konuşurken izledim. Obama George W. Bush'tan daha insancıl görünüyor ama siyaset ve ekonomik çıkarlar insaniyet tanımaz. Bizler dinci ataerkil kapitalist sistemin yönettiği bir dünyada yaşıyoruz.

Dünyaya güç hükmediyor; adalet, özgürlük, barış, etik veya insani değerler değil... Bu sistemin gölgesinde siyaset bir oyun; bu oyunda çirkin işler güzel sözlerle örtbas ediliyor, Allah'ın gücü insanlara hükmetmek için kullanılıyor, çifte standartı ve çelişkileri gizlemek için kutsal kitaplardan alıntılar seçiliyor, insanlar öldürülüyor, toprakları ve kaynakları gasp ediliyor, sonra da onlardan timsah gözyaşlarıyla özür dileniyor.

Papa'yı andırıyordu
Obama Kahire'de, Mısır ve ABD'nin seçtiği 2 bin 500 erkek ve kadına konuştu. Mısır'ın nüfusu 80 milyon; Obama'yı 50 dakikalık konuşmasında 30 kez alkışlayan o 2 bin 500 kişi bütün Mısır'ı temsil etmiyor. Onlar 'seçilmiş insanlar'. Obama "Müslüman kadınlar kendi tercihleri olduğu taktirde başörtüsü takmalı" dediğinde daha da fazla alkış aldı. Sanki başörtüsü kadının tercihiymiş gibi. Sanki Allah'ın emri adı altında örtünmesi, özgürlük ve tüketim pazarı adı altında da soyunması için kadına baskı yapılmıyormuş gibi. Sanki baskı, baskı görenler tarafından seçilen bir şeymiş gibi. Obama 'tercih özgürlüğü' adı altında siyasi ve dini baskıları, yeryüzünün ve gökyüzünün güçlerince baskı altındakilere dayatılmış kahrı görmezden geliyor.

Obama sahnede yaratıcı; konuşma metnini sanki ortada bir metin yokmuşçasına kalpten ezberlemişti. Mısırlılar, Amerikalılar veya diğerleri, bu yaratıcılığı -yani bazı siyasi liderlerin nasıl karizma sahibi olabildiğini- kavrayacak kadar yaratıcı değil. Almanlar Hitler'i tutkuyla alkışladı. Ruslar Stalin'e bayılıyordu, Amerikalılar Bush'u iki defa seçti. Mısır'da Enver Sedat tüm seçimleri yüzde 95'in üzerinde oyla kazandı. En tehlikeli liderler en karizmatik olanlardır. Size şu şarkıyı söyletirler: Beni yavaş yavaş öldür. Onlar için kanınızı feda edersiniz. Seçilmiş Mısırlı adamlardan biri Obama konuşmasını yaparken salonda "Seni Seviyorum!" diye bağırdı. Obama yanıt verdi: Teşekkür ederim.

Obama Suudi Kralı'nı övüp onu dinler arası diyalog kahramanı olarak sundu! Aşırılıkçılık yavrulayan teokratik devlet demokratik örneğe dönüştü. Saddam ve Bin Ladin de bir zamanlar özgürlük savaşçılarıydı. Obama İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun da zekâsını övdü. Hiçbir Arap yöneticisini, hatta Mısır'ın kapılarını kendisine açan, sokaklarına Acem halıları ve güller seren, imparatorluk marşı çalan Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i bile zekilikle nitelemedi.

Konuşmasını izledim ve ABD siyasetinde olumlu bir değişim yakalarım umuduyla iki defa da okudum. Güzel cümleler ve üç kutsal kitaptan ayetler gördüm. Birkaç ay önce Ürdün'de konuşurken üç dini öven Papa'yı andırıyordu. Obama Müslümanlara hitap ederken ikinci adı Hüseyin'i çok iyi kullanıyor, fakat sanki deforme olmuş bir organmış gibi bu ismi ne zaman saklayacağını da biliyor.

Onu dinleyen Müslümanlar Kuran'dan ayetler okuduğunda alkışladılar. Mısırlı Kıptiler azınlık haklarından söz ettiğinde alkışladılar. ABD'yle İsrail'in sonsuza dek (karşılıklı çıkarlar değil de) kültürle bağlı olduğunu teyit ettiğinde ve Holokost'tan, Almanya'da yakılan 6 milyon Yahudi'den, sonsuza dek çekecekleri acıdan ve bir anavatana sahip olma haklarından söz ederken sesinde gözyaşları duyulduğunda da İsrail alkışladı. Bu anavatanın onları yakan Almanya'da, Avrupa'da, ABD'de veya öldürülecek, evlerinden ve topraklarından edilecek insanların yaşamadığı bir başka yerde kurulmuş olması gerektiğini söylemedi. İsrail'den Filistinli çocuklara karşı şiddeti durdurmasını istemedi. Sadece Filistinlilerden İsrailli çocuklara karşı şiddeti durdurmalarını istedi. İsrail tarafından son 60 yılda öldürülen ve işkence gören Filistinlilerin sayısını zikretmedi. 

Eski yerleşimler ne olacak?
İsrail'den BM kararlarına saygı göstermesini istemedi; sadece yeni yerleşim inşaatını durdurmasını talep etti. Binlerce Filistinli'yi evinden atan eski yerleşimler ne olacak? 'Doğal büyüme' adıyla inşa edilecek yerleşimler ne olacak? Obama Almanya'da işkence gören Yahudilerin sayısını zikretti.

Filistinlilerden geçmişin acılarını unutup geleceğe bakmalarını istedi. Tıpkı birkaç gün önce Amerikan halkından Bush yönetiminin mahkûmlara yaptığı işkenceyi unutup geleceğe bakmalarını istediği gibi... Obama geçmişi unutup geleceğe bakma adı altında yasaların uygulanmasını, BM kararlarını, insan hakları sözleşmelerini ve kadın haklarını göz ardı ediyor. Peki uygulanmayacaksa hukukun işlevi ne? Savaş, işkence ve tecavüz suçlularının yargılanması için kullanılmayacaksa yasaların ne faydası var? Yasa ülkeler veya bireyler arasında ayrım yapmaksızın herkese uygulanmalı; ancak dünyaya hukuk değil güç hükmediyor.

Obama hukuku İsrail'e değil İran'a uyguluyor. İran'ı nükleer silaha sahip olursa yaptırımla uyarıyor. Nükleer güce sahip İsrail'e yaptırımda bulunmuyor veya uyarmıyor. Bütün siyasetçiler gibi çelişkilerini ayetlerle örtüyor. Dini siyasete karıştırmak yöneticilerin ve kadınların iyi oynadığı bir oyun. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Kahire'de kadınların örtünmesini destekleyerek başını örtmedi mi? Obama akılların örtünmesini destekleyerek aklının üzerine başörtüsü takmadı mı? Tarihte en tehlikeli siyasetçiler, yerin tanrısıyla göğün tanrısı arasında karışım yapanlardır. Firavundan günümüze kadar bütün yöneticiler böyle yapmadı mı?

Obama göz açıp kapanıncaya kadar bir kelimeyle yerle gök arasında geçiş yapıyor. Çıkarlardan insani ve ahlaki değerlere geçiyor. "ABD Irak kaynaklarından hiçbir şey istemiyor" dediğini duyduğumda dehşete düştüm. Obama, ABD'nin Irak petrolünü tam 30 yıl boyunca Amerikan şirketlerine veren yeni petrol yasasını imzalaması için işgal altındaki Irak hükümetine baskı yaptığını unuttu.
Bütün dünya hatırlarken o nasıl unuttu? 

Özel izinli demokrasi
Bu ziyaretin temel nedefi ABD ve İsrail'in çıkarlarını korumak, Müslümanları aşırı akımları temizlemeye sevk etmek ve Filistinlilere birkaç yıl daha yanılgı halatı uzatmakla sınırlı değildi; aynı zamanda daha fazla Müslüman pazarını kalkınma, ortaklık, dostluk ve işbirliği adı altında Amerikan mallarına açmak da söz konusuydu. Yeni emperyalizm, silaha ihtiyaç duymadan klasik emperyalizmin hedeflerini gerçekleştiriyor artık.

ABD, Kuran'ı ve Suudi Kralı'nı överek Körfez petrolünü garantiye alıyor. Süslü kelimelerin ABD'ye maliyeti, Arap ve İslam dünyasının kalbine yaptığı ziyaretin masrafı kadar. Mısır ise masraflar için küçük hazinesinden 500 milyon dolar ödedi. Obama Mısır'dan ayrılana kadar evden çıkılmaması emri sebebiyle Mısırlılar 20 milyon dolar kaybetti. Obama'nın gideceği bütün bölgelerde okullar ve üniversiteler kapatıldı. Michelle Obama'ysa, kızları sınavlarına girerken yanlarında olmak için Washington'da kalmıştı. Kahire'de hayat durdu. Güvenlik organları her yere yayıldı. Kahire Üniversitesi kuşatıldı; polis buraya 'Obama Gazze'ye git' sloganıyla gösteri yapmak için özel izin alan 13 Amerikalı dışında kimseyi yaklaştırmadı. Bu kişilerin resimleri 'demokratik Mısır'daki muhalefet' diye yayımlanırken, Mısır'ın gerçek muhalefeti sürgünde veya zindanda. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, Mısırlı feminist yazar, 12 Haziran 2009)

Kaynak: Radikal