Bizim dernek Türkiye ile de yakından ilgili General Electric (GE) devinin en tepe noktası Jeffery İmmelt'e iki ülke ilişkilerine getirdiği yeni boyut sebebiyle 'üstün başarı ödülü' verdi, ama GE ortakları kendisini o kadar da başarılı bulmuyor. Ampulden uçak motoruna kadar her konuyla ilgilenen GE'nin son üç aylık performansı zayıf çıktı çünkü...

Amerikan ekonomisinin şu anki durumunu izleyenler "Hangi şirket başarılı ki?" diye soracaktır. Doğru. Yıllardır ABD'ye gider gelirim, ülkeyi ve insanını hiç bu kadar yarınından umutsuz görmemiştim...

Saks Fifth Avenue mağazası New York'un alâmet-i fârikalarından sayılır. Sekiz katlı bina her zaman müşterilerle tıklım tıklım doludur. Kent veya ülke dışından gelenler kadar New Yorklular da düşkündür Saks'a; etrafta çalışanlar bile "Hava almaya gidiyorum" deyip oraya koşar. Bu yüzdendir mağazanın kalabalığı...

Altıncı kattaki satış elemanlarından biri, daha genç zevklere hitap eden bir dükkândan geldiğimizi öğrenince, "Nasıl, tenhaydı değil mi?" diye sordu. O dükkân tenhaydı tenha olmasına, ama Saks'ın durumu daha feci görünüyordu. Her katta sadece birkaç kişi... Düşünün: Yüzlerce insanın çalıştığı mağazada tezgâhtar sayısı müşteriden fazla.

Sıkışıyor Amerikan ekonomisi seçim yılında ve bu da yönetimi maceralara açık hale getiriyor...

Belki de tek istisna 'Apple' mağazası... Kentin en işlek yerinde bir mağazası var 'Apple' firmasının; yedi gün ve 24 saat açık tutuluyor. Meşhur ipod ve iphone cihazlarını, Macintosh (Mac) bilgisayarlarını üretip pazarlıyor Apple ve müşteriler kuyrukta. İki gün üst üste uğradık, her seferinde "Maalesef efendim, kalmadı" denildi iphone cihazı için... Washington'da da öyleydi. İphone ABD'de resmen yok satıyor...

Değişen yalnızca ekonomi değil ABD'de, bir başka değişime de Gila Benmayor dikkatimi çekti: "İki gündür Amerikan TV kanallarını izliyorum" dedi Hürriyet yazarı, "Amerikalıları hiç bu kadar dünya haberleriyle ilgili görmemiştim." Sadece kendileriyle, ülkeleri, eyaletleri, kentleri, hatta mahalleleriyle ilgilenir Amerikalılar; bu sebeple TV kanallarında başka ülkelerle ilgili haber bulmak zordur. İki günün gözlemi bir fikir verecekse, Amerikalılar dış dünyayla da ilgilenmeye başlamış görünüyorlar.

Biz ise kendimizi tek gündeme hapsettik.

Amerika'dayız değil mi? Bir Türk bir başka Türk'le karşılaştığında hep aynı soruyu soruyor: "Ak Parti'nin sonu ne olacak?" Önce bana özel olduğunu sandım bu sorunun, sonra farkına vardım ki, herkes diğerine aynı soruyu yöneltiyor. Tek gündemli bir ülke olmak iyi bir şey değil oysa...

Apple mağazasından dönerken Donald Trump'a ait ünlü binayla karşılaştım. Kendimi alamayıp içine de girdim müthiş şaşaalı binanın. İlk katının arkasında halka açık ağaçlandırılmış bölümde oturup düşünme fırsatım da oldu. Diğer oturanlara, önümden geçenlere, binanın kendisine bakarak...

Şimdilerde gündemden düşmüş, partisi de olan bir medya patronu Trump binasından muhteşem bir daire satın almıştı. 30 milyon dolara mı, 50 milyon dolara mı? Yaramadı. Patronun Amerika'ya giriş yasağı var şimdi. Trump'ın kendisine faydası var da, başkalarına pek yaramadığı kesin. Bir televizyon programı yapıp kazananı olağanüstü yüksek maaşla işe yerleştiriyordu; bildiğim kadarıyla pek devamlı olmadı o işler... Şimdi de bir başka medya patronu Türkiye'de Trump'la ortak rezidans işine giriyor diye duyuyorum. Mecidiyeköy'de sahibi olduğu arsayı Taşyapı firmasıyla ortaklık kurarak imarda kazançlı hale getirmiş medya patronu. İnşaata başlamadan önce Donald Trump ile ortaklık konusu gündeme gelmiş. Önümüzdeki günlerde bir basın toplantısı yapacaklarmış New York'ta...

Benim buna itirazım yok; tersine Donald Trump'ın vereceği aklın yararlı bile olacağına inanıyorum. ABD'de rantı yalnızca arsa sahibine bırakmayan, zenginlerin halkı da düşünmelerini zorlayan bir sistem var. Trump Tower'ın giriş katındaki halka açık bölüm sözgelimi; bir mecburiyet... Hemen karşıdaki Sony binasının da Trump'a bakan yönünde halka açık benzer bir mekân var.

Diyelim 200 milyon dolara satın aldığınız bir yeriniz var; imarda şekil değiştiğinde aynı yere 2 milyar dolarlık rezidans yapabiliyorsunuz. İyi de, aradaki kazanç tek başına sizin mi hakkınız? Bizde patronlar "Evet, benim hakkım" görüşündeler. Trump ortaklarına "Halkı da düşünmek zorundasınız" hatırlatmasında bulunacaktır. 200 milyonluk yeri 2 milyar eden patron, kazancının önemli bir miktarıyla kente beş-on kültür merkezi hediye edeceğini önceden açıklasa daha iyi olmaz mı?

Trump binasının altındaki halka açık mekânda otururken birden içim geçivermiş anlaşılan...

Kaynak: Yeni Şafak