İslamabat'ın bölgedeki önemli aktörlerin amaçlarını doğru bir şekilde değerlendirerek stratejik vizyonunun yönünü yeniden belirlemeye ihtiyacı var. Washington için Afganistan ve Pakistan; Orta Asya enerji kaynakları için önemli ve Rusya, Çin ve İran'ı devre dışı bırakan bir geçiş hattıdırlar.
Washington'un amacı, bu 'güzergâhın' istikrarıdır. Washington'un, Afganistan ve Pakistan'daki uzun vadeli hedefleri, bölge ile ilgili sözlü beyanatlarının yerine 1989'dan bu yana uyguladığı ihmal ve emir verme hareketlerinden ayırt edilmelidir.
1989'da Afganistan bir süper gücü yenmenin gururuna sahip bir devletti. Coşku ile karşılanan ulusal bir kahraman ve batı yanlısı politikacı olan Ahmet Şah Mesut, Afganistan'ın liderine dönüşebiliyordu. Milliyetçi bir hükümetin teşkilini hızlandırma ve Afganistan'ın yeniden yapılanmasına yatırım yapma yerine CIA, savaşan farklı hiziplerle silah ticareti yapmaya devam etmeyi seçti.
ABD istihbaratının kendini 1989'dan sonra bölgeden çektiği iddiası yalandır. Taliban'ı oluşturma kabahati doğrudan Pakistan'a atfedilirken örgütün 1993 sessiz bir halden aniden çıkışını ve inanılmaz miktarda dolara sahip oluşunu açıklayan bir çalışma henüz yapılmıyor. İkincisi Taliban'ın yükselişi ile birlikte Özbek ve Tacikler görüntü olarak Peştunlardan ayrıldılar.
Zahir Şah veya onun ailesinin bir üyesinin CIA bağlantılarına sahip bir Peştun olarak ülke dışına çıkmasındansa 11 Eylül sonrası birbirinden farklı olan Afganları bir araya toplamaları daha iyi olurdu. Üçüncüsü, Afganistan savaşa karşı terörün merkezi olarak ilan edilirken Washington'un yeniden yapılandırma taahhüdü anlamsızdı ve uyumlu bir plana sahip değildi.
Bush yönetimi 2003 bütçe önerisinde Afganistan için herhangi bir yeniden yapılandırma yardımı isteğinde bulunmadı. 2005 yılında bir milyar dolar olan Afganistan'a yeniden yapılandırma yardımını yeniden yapılandırma çabasının fonlara ve uygulanmaya çok fazla ihtiyaç duyduğu 2006 yılında 623 milyon dolara indirdi.
Benzer şekilde Camp David Anlaşması'ndan sonra Mısır politikasında olduğu gibi Pakistan'daki uzun vadeli de-radikalizasyona kaynak aktarmadı. Washington'un Mısır'daki politikası, Kahire'nin İsrail'le barışına destek veriyor ve Nasırcı pan-Arabizmin canlanmasını engelliyor. NWFP (Kuzey Batı Sınır Eyaleti) ve Belucistan'ın 1979—1989 Sovyet—Afgan savaşı sırasında sistematik dini radikalizasyonu, ABD istihbarat ajanslarının himayesinde icra edildi.
Washington'un kaygıları dünya petrolünün azaldığı ve ona duyulan ihtiyacın arttığı tahmini yüzünden enerji güvenliği endişeleri ile yer değiştiğinde Orta Asya enerji boru hatları için Pakistan ve Afganistan'ın kilit bölgesi olmaları ve Pakistan'ın nükleer silahları, bu ülkeleri görünüşe göre her birinin 1989—2001 arasında maruz kaldığı ihmale gelmeyecek kadar önemli bir hale getirdi.
Washington'un nüfuz sahaları stratejisi yeni bir dünya düzeni için küresel güç stratejisine yol verdiğinden ABD'nin Pakistan ve Afganistan için bir 11 Eylül sonrası planı yapmış olduğunu varsaymak mantıklıdır. Washington, bölgeyi yapısal olarak yeniden yapılandırmayı değil kendisinin olması gerektiğini düşündüğü gibi yapılandırmak istiyor görünüyor.
Pakistan'ın 'teröre karşı savaş' olarak kendisine sunulan çerçevedeki rolüne aşırı bir dikkat göstermeye ihtiyacı var. ABD uzun bir süre için Afganistan'ı işgal etmeye devam edemez. Eğer Afgan isyanı, Rusya ve Çin tarafından desteklenirse ABD'nin, Sovyetler Birliği'nin kan kaybetmesine neden olduğu gibi kan kaybetmesine hatta NATO'nun dağılmasına neden olabilir. Afganistan'ın stratejik konumundan dolayı orayı terk de edemez. Transit boru hatlarının güvenliğini garantilemek için ABD, Afganistan'ı etnik olarak uyumlu olan farklı devletlere bölecek kadar ileri gidebilir.
Fakirlik, silahlı bir çatışmaya dönüşebilecek etnik farklılıkları keskinleştiriyor. Böylesi çatışmalar sırasında boru hatları havaya uçurulur. Afganistan'ın parçalanması bu yüzden mantıklıdır. Küresel güç projesinin mecburiyetleri stratejik bölgelerde daha küçük devletlerin varlığını gerektirmektedir çünkü bunlar askeri olarak görece daha rahat kontrol edilebilirler.
Eğer Pakistan terörle savaşa devam etmesi neticesinde bir Peştun devleti ortaya çıkarsa NWFP bu devletin politik eklem bölgesine dönüşecektir. Pakistan, Sistan/Belucistan boyunca bir duvar inşa ederken kuzey batı cephesindeki olaylar tarafından kıstırılıyor. Bu politik atalet Pakistan'a pahalıya patlayabilir ve Cinnah ın 'kesilmiş, sakatlanmış ve delik deşik olmuş bir Pakistan' ifadesine daha da ilerletilmiş bir eklenti yapabilir.
Eğer Afganistan balkanlaşırsa Pakistan bir başka açıdan kaybedecektir. Pakistan'ın Taliban'a yönelik tavrını göz önünde bulundurursak yeni Peştun devleti İslamabat'a düşman olacaktır. Kan davası Peştun kültüründe yerleşiktir. Devlet içinde samimi ilişkiler, bir tek hükümete bağlı olmak yerine çok taraflı anlaşmalar tarafından idare edilen transit boru hatlarının güvenliğini sağlamada önemlidirler.
İslamabat, Peştun Afgan isyancıları ve onların yerli sempatizanlarını öldürmeye sürülürken Hindistan, Karzai hükümetinin yeniden yapılandırma çabalarına katılmaya davet ediliyor. Hindistan'ın Afganistan'daki yumuşak gücü yükseliyor. Kabil'deki elçiliğine ek olarak Hindistan'ın Mezar-ı Şerif, Herat, Kandahar ve Celalabat'ta konsoloslukları var.
ABD'nin, Pakistan'ı kendisinin Peştun bölgelerine müdahaleye zorlamasından dolayı Pakistan'ın yumuşak gücü kanın içinde silinip gitti. Temmuz 2003'te Pakistan büyükelçiliği Kabil'deki yüzlerce Afgan tarafından saldırıya uğradı. Şubat 2008'de Pakistan'ın Afgan elçisi Fata'dan (federal hükümetçe yönetilen kabile bölgesi) kaçırıldı.
Pakistan'ın coğrafi konumu Hindistan için hayati stratejik öneme sahiptir. Hindistan bütünüyle ithal yakıta bağlı bir şekilde büyüyen dünyadaki en hızlı ikinci ekonomidir. Hindistan'ın Pers Körfezi ve Orta Asya'dan gelen bütün yakıt ithalinin Pakistan üzerinden rahat bir şekilde geçmektedir. Hindistan'ın enerji temini eğer Pakistan onunla birleşirse büyük oranda kolaylaşacaktır.
Hint ekonomisinin can damarı üzerinde oturan düşman bir devlet Hindistan'ın çıkarına değildir. Arzlarla ilgili çözülmemiş ikili sorunların bağlayıcılığı, kaynak diplomasisini kötü bir şekilde karmaşıklaştırabilir. Hindistan, Çin'in üzerine atlaması ve onu Hindistan'ın burnunun dibinde tutması için Hindistan—Myanmar Shwe doğal gaz boru hattı anlaşmasını yeterince uzun bir süre engelleyen Bangladeş'ten dersini aldı.
Hindistan eskiden ilgiyle takip edilen İran—Pakistan—Hindistan boru hattı anlaşmasıyla ilgili ayak sürüyor. İran'ın ekonomik izolasyonunu öngörmesinin yanı sıra Yeni Delhi, Pakistan'la ilgili bazı gelişmeleri de öngörüyor görünüyor.
Pakistan'da devlet gayri meşrulaşıyor. Devletin güvenliği sağlama ve halkının temel ihtiyaçlarına cevap verme kapasitesi sınırlanmış görünüyor. Temel ihtiyaç malzemelerinin şiddetli kıtlığı endişe verici boyutlara ulaştı. Ordu doğuyu daha az güvenli bir halde bırakarak batı cephesini savunmaya zorlanıyor. Kurumsal bütünlüğü, Peştunları huzursuz hale getiren NWFP operasyonundan dolayı baskı altına girdi.
Peştunlar, Pakistan ordusundaki ikinci en büyük etnik askeri topluluktur. Bunların bütünü Pakistan'la ilgili olan Hint—ABD stratejik çıkarlarının yakınlaşma zeminine karşı gerçekleşmektedir.
Soğuk savaş döneminde Washington, bir müttefik olarak Pakistan'da seçkin askeri kurumlar oluşturdu ve 1971 Pakistan—Hindistan savaşı gibi kritik konjunktörlerde Pakistan'ın hayatta kalmasını sağladı. ABD, Pakistan'da artık güçlü bir ordu istemiyor, nükleer silahlara sahip bir orduyu hiç istemiyor. Eğer Pakistan kaynak jeopolitikalarının yeni gerekliliklerini vurgulayan bir güvenlik politikası tasarlama başarısız olursa onun ataleti kendisinin mahvına neden olabilir.
*Yazar, bir enerji danışmanı ve Washington DC'deki enerji jeopolitikalarının analistidir.
Çeviren: Ali Karakuş