Cumhurbaşkanı Abdullah Gül' ün, Erivan-Bakü çizgisinde sürdürdüğü 'hassas diplomasi'nin perde arkasındaki hareketlenme önemli...
Türkiye'nin bölge politikaları özellikle son altı yılda iki ana zeminde şekillenince, iki ayrı bakanlığın da kendi uzmanlık alanlarında devreye girmesi de son derece normal: Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Erivan'da kalıp Ermenistan'ın gerçek nabzını tam anlamıyla alması... Enerji Bakanı Hilmi Güler' in, 'kritik' Türkmenistan-Kazakistan ziyaretlerinden hemen sonra Pazartesi günü Bakü'ye 'yüksek moralle' inmesi...
Kabul edelim... Türk Dışişleri Bakanlığı tarihin en hareketli dönemini yaşıyor... Bir yanda Kafkasya'da Cumhurbaşkanı Gül'ün Bakü ziyareti öncesinde Hür Avrupa Radyosu Azeri Bölümü'ne verdiği demeçte vurguladığı gibi, 'Kafkasya'da oynayan taşların yerine bir hareketlilik getirmeye çalışıyor...' Diğer yanda, Kıbrıs gibi Türk dış politikası açısından son derece hassas bir konuda 'finale doğru' koşuyor...
Özellikle Kafkasya-Orta Asya diplomasisinde Enerji Bakanı Güler'in son temasları önemli... Çünkü Rusya'nın enerji yollarının stratejik ülkesi Gürcistan'a karşı gerçekleştirdiği 'hoyrat askeri müdahale' sonrasında Avrupa'nın 'enerji güvenliği' tartışmaya açılmış durumda...
Ukrayna Cumhurbaşkanı Yuşçenko, önceki gün Brüksel'de Avrupa Birliği yetkilileriyle bir aradaydı. Ülkesinin Avrupa Birliği'nin tam koruması altına girmesi karşılığında enerji hatlarının güvenliği konusunda teminat vererek başladı görüşmelere...
Aynı strateji Türkiye açısından da geçerli... Özellikle, 2013 yılı hedefinde devreye girmesi planlanan NABUCCO projesiyle Türkiye, Avrupa Birliği açısından kelimenin tam anlamıyla enerji yollarında 'alternatif' olmaya hazırlanıyor. Orta Asya ve Hazar'dan kopup gelecek doğalgazın Yunanistan ve İtalya üzerinde Avrupa'ya varması, 'Rusya'ya enerji bağımlılığı' yaşayan Avrupa açısından çok önemli...
Gürcistan'da yaşanılan askeri hesaplaşma sonrasında dünyanın gündemine oturan soru işareti, projenin ana kaynağını oluşturan ve Rusya ile ilişkilerinde çok hassas davranan üç ülke, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan'ın NABUCCO'ya bağlılığında bir sarsılma olup olmadığıydı...
Enerji Bakanı Hilmi Güler 'in, özellikle son 48 saat içinde Bakü'de gerçekleştirilen 'stratejik işbirliği konferansı'nda gerçekleştirdiği başarı öyküsünün yakından takip edilmesi gerekiyor.
Birincisi, konferansa, Yunanistan Kalkınma Bakanı Hristos Folias' ın katılmış olması Türkiye'nin tam bir 'enerji diplomasisi' manevrasıdır. Yunanistan, geçtiğimiz yıl Türkiye üzerinden topraklarına gelen Azerbaycan doğalgazıyla tanıştı, şimdi, üyesi olduğu Avrupa Birliği açısından çok önemli bir enerji geçiş noktası olmaya hazırlanıyor. İkincisi, ABD'nin konferansa, Avrupa Birliği nezdindeki özel temsilcisi Boyden Gray'i göndermesidir.
Bu yolla Amerika, Avrupa'nın enerji güvenliği konusundaki hassasiyetini ve NABUCCO'ya olan bağlılığını bir kez daha gösterdi. Aldığımız bilgiler, Bakan Güler'in, Yunan, Azeri, Gürcü, ve Gürcü meslektaşlarıyla, Azerbaycan milli petrol şirketi SOCAR Başkanı Rovnag Abdullayev ve ABD'li Gray ile yaptığı görüşmelerde NABUCCO projesini 'tartışmasız' olarak devrede tuttuğu yönünde...
Bundan böyle yapılacak olan, söz konusu projenin borularını doğalgazlarıyla dolduracak Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan ile yapılacak özel anlaşmalar süresini başlatmak olacak...
Enerji Bakanı Hilmi Güler' in, NABUCCO Projesi'nin planlanan süre içinde yaşama geçeceğini gösteren son temasları, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne dönük stratejilerinin de gücünü koruyacağını işaret ediyor.
Arap-Kürt çatışmasına doğru
Irak'ın kuzeyindeki otonom yönetimin lideri Mesut Barzani, özellikle son bir yıl içinde PKK konusunda yapmış olduğu tüm 'asabi' açıklamaları unutup, Ankara'ya destek talebiyle gelebilir. Irak'ın Şii asıllı Başbakanı Nuri el-Maliki' nin bir anda ülkenin en 'anti-Amerikan' politikacısı olması ve Amerikan askerlerinin en geç 2011'de ülkeyi terk etmesi konusundaki ısrarı... Peşmergeler dahil, tüm 'silahlı milis teşkilatlarını' ortadan kaldırma gayretleri... Kürtler açısından çok stratejik Hanakin kentindeki peşmergelere karşı Irak ordusunu sürmesi ve bölgede çatışmayı göze alması... Sünni ve Şii Arap siyasetçilerin ülkede gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde 'Arap milliyetçiliğine' ağırlık vermesi...Bu çerçevede 'Kerkük sorununun' giderek Türkmen sorunu olmaktan çıkıp, Arap milliyetçiliğinin bayrağı' haline gelmesi...Bir, Arap-Kürt çatışmasının güçlü işaretlerini veriyor... Her an, her şey olabilir...
Kaynak: Star