Myanmar’da önemli anketler hazırlanırken, milyonlarca Müslüman kendi seçtikleri adaylara oy verme hakkından mahrum ediliyor.

Win Mya Mya, Aung San Suu Kyi ve partisi için –sol eli dahil olmak üzere- her şeyi vermiştir. İnce kolunu mor ipek gömleğinden geri çekerken, ona sürekli sancı veren sakat uzantıyı meydana çıkarıyor.

Kız kardeşi “Onu banyoda bile kullanamıyor” diyor.

Bu yara 2003 senesine, Win Mya Mya Suu Kyi’nin konvoyunun bir parçası iken eski iktidarın askeri cuntası tarafından desteklenen bir çete tarafından yapılan saldırıya uzanıyor. Çok sayıda insan öldürüldü. İnsanlar hapiste yıllar geçirdi ve dükkânlarına el konuldu.

Win Mya Mya, Suu Kyi’nin Demokrasi İçin Ulusal Lig Partisi’de (NLD) yaptığı konuşmada “Ben NLD için ölebilirim” dedi. Fakat bu bağlılığa rağmen Win Mya Mya, onlar için hiçbir seçimde bulunamadı.

8 Kasım’da açıklanacak olan son yılların en özgür ve en dürüst seçimi olsa da, din mefhumunun Myanmar’da giderek hassaslaşan bir konu olmasıyla beraber –sıradan seçmenlerden tecrübeli siyasetçilere- çok sayıda Müslüman katılın önündeki engellere karşı geliyor.

NLD’nin başkan yardımcısı Win Mya Mya, dini bir gerilim yatağı olan Mandalay’da, meclise aday olmak için başvuran çok sayıda Müslümandan biri olarak, inançları sebebiyle reddedildi.

Win Mya Mya “Liderimiz Daw Aung San Suu Kyi, kendisinin ülkeye gidip seçimde partiye oy vermek için İslamcı insanları ikna etmek zorunda olduğunu ama benim aday olarak başvurmamamı istedi” diyor.

51 milyon nüfusun yüzde 5’îni oluşturmalarına rağmen hiçbir Müslüman, ne iktidar partisi ne de muhalefetin oy pusulaları içerisinde görünmeyecektir. NLD giderek güçlenen aşırı milliyetçi Budist hareketinin yaptığı baskının ardından onları vurduğunu itiraf ediyor.

Bu arada, Batı Myanmar’da zulüm görmüş etnik gruplardan olan Arakanlı Müslüman azınlığın bir milyondan fazla üyesi, vatansız ve dolayısıyla oy kullanamaz hale getirildi. Geniş Burmalı Müslüman cemaati arasında kimlik belgeleri üzerindeki anlaşmazlıklar ile yabancılaştırma uygulanarak kendi haklarından mahrum edildiler.

Burma Kampanyası İngiltere Müdürü Mark Farmaner, Guardian’a yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Burmalı Müslümanlar bize her zaman kendilerini Burmalı olarak gördüklerini ama şimdi aniden yabancılar olarak kabul edildiklerini söylediler.”

“Bu yabancılaşma duygusu yaratıyor ve Müslümanların yaşamayı tercih ettiği kasaba ve şehirlerde daha yoğunlaştırılmış alanlara doğru kesin bir şekilde entegrasyondan uzaklaştırılıyor.”

Üst düzey bir göçmenlik yetkilisinin Guardian’a verdiği demeçte, son zamanlarda Müslümanların ulusal kayıt kartlarını almak için kayıtlarını (akrabalık bağı olup olmadığına bakılmaksızın) Hindistan ya da Pakistan’a aldıklarını söyledi. Oy vermek ve seyahat etmek için o kartlara ihtiyaçları var.

Mandalay Göç Departmanı Başkanı U Thaung Zaw, “Herhangi kimse Müslümansa onu Hindistanlı olarak kaydediyoruz” diyor.

Ailesi ile nesillerdir Mandalay’da yaşayan dükkân sahibi Haj Yan Aung, kendini Hintli ya da Pakistanlı olarak tanımlamayı reddettiği için belgeyi almaktan mahrum bırakıldığını söyledi. Sonuç olarak şu anda oy kullanamıyor. Gözleri yaşlarla dolarak “Benim Burmalı olduğumu inkâr ediyorlar” diyor.

“Irkın din ile ne alakası var dedim. Bana dediler ki, eğer Müslümansan yeni göç politikasına göre otomatik olarak melezsin. Delirmişsiniz! Mandalay’daki camilerin ne kadar eski olduğunu biliyor musun? Bazıları 200 yaşında ve hatta en genç cami bile 150 yaşından fazla. Biz uzun süredir burada yaşıyoruz. Eğer beni Hindistanlı olarak yazarsanız, ben o kartı almayacağım.”

Kendi toplumunun bir kısmının kendini saf Burmalı olarak kaydettirmek için yetkililere rüşvet verdiğini söylüyorlar. “Önceden 40-50 dolar civarı ödeme yapmak gerekiyordu. Şimdi ise fiyat 150 dolar.”

Myanmar’ın eski kraliyet başkenti olan Mandalay’da, Budistler ve Müslümanlar yüzlerce yıldır beraberce barış içerisinde yaşadılar. Ancak geçen yıl temmuz ayında ülke genelindeki gerginlikler, Müslüman karşıtı ayaklanmalarda iki kişinin ölmesine sebep oldu.

Müslümanların yerleşim bölgesi olan onlarca kentte, geceleri yapılabilecek saldırılarda kilitleyerek kendilerini korumak üzere metal kapılar yapıldı.

Bir İslami cemaat lideri Smar Nyi Nyi, “Eskiden birlikte yaşadık ve hiçbir sorunumuz yoktu” diyor.

Cunta altında eski bir öğrenci aktivist, NLD’nin Müslümanlara yapılan zulüm üzerine konuşmak için yaptıkları hatalar üzerine hayal kırıklığı ile büyüdü. Aktivist şu açıklamayaı yaptı:

“Müslüman karşıtı duygular ülke genelinde yayılıyor. Sadece iktidar partisi olan Birlik Dayanışma ve Kalkınma Partisi ve sıradan insanlar değil, NLD üyelerinde bile bu var” diyor. “Ben seçimle ilgilenmiyorum. Kime oy vereceklerini bilmiyorum.”

Bir yandan, topluluğu çevreleyen dört kapıyı görebiliyor; diğer yandan Ashin Wirathu manastırı, radikal rahibi aşırı gerginlikten sorumlu tutuyor.

“Budist Bin Ladin” lakaplı Wirathu –ateşli konuşmalarında “deli köpek” olarak atfettiği- Müslümanların ülkeyi bölmek istediğine inanıyor.

Muhalefetin eski hayranlarından biri, Wirathu’da hala bir Suu Kyi dövmesi olduğunu söylüyor. “Utangaç” olduğu için onu gizli tutuyor.

Şimdilerde o, aşırı milliyetçi Budist bir grup olan ve anketlerde önde gözüken Ma Ba Tha’nın, nam-ı diğer Irk ve Din Koruma Komitesi’nin liderlerinden biri olarak Müslümanlar ve kadınları hedef alan yasaların geçişini kutlamak için kitlesel mitingleri bir arada tutarak ülkeyi gezdi.

Guardian’a verdiği demeçte, “Ben sadece Budistleri Müslümanların tehlikelerinden korumak istiyorum. Aslında Müslümanlar Budist kadınlarla evlenerek onları Müslüman olmaya zorlayarak şiddet göstermeye başladı. Neredeyse bütün Müslüman erkekler bunu yapıyor.”

Geçen ay El Cezire’nin yaptığı araştırma Wirathu ve Ma Ba Tha’nın Myanmar hükümeti ve ordusuna bağlı olduğunu ortaya koyan güçlü kanıtlar ortaya çıkardı ve 2012 yılında başlatılan yarı sivil demokrasiye geçişi zayıflatmak için şiddet kullandıkları için onları suçladı.

Destekleme Hakları adında kar amacı gütmeyen insan hakları kuruluşunun İcra Müdürü Matthew Smith, “Aşırı milliyetçiler, siyasi kazanç sağlamak için orta direk insanların orantısız korkularından yararlanarak önemli ölçüde güç kullandılar” şeklinde demeçte bulundu.

“Bu durum gösteriyor ki, kemikleşmiş askeri güce en büyük tehdit oluşturan grup (2007 yılında rahipler), şimdi ordunun emirlerini yerine getiriyorlar.

“Myanmar’da kırılma noktası, kimi barışçıl demokrasi yanlısı rahiplerin artık nefret söylemleri vazetmesi olmuştur.”

Her iki taraf da ilişkiyi yalanladı fakat Wirathu yaygın olarak takip edilen ve Müslümanlar’ın işlediği iddia edilen suçların söylentilerini naklettiği Facebook sayfası üzerinden gündemi değiştirme yeteneğine sahip.

“Hükumet, kötü polis, kötü jüriler ve kötü Müslümanlara karşı önlem alır. Benim tavsiye vermeme gerek yok, Facebook sayfamda yazmam yeterli” diyor.

Sanki sözlerini kanıtlar gibi birkaç dakika sonra yeni evli bir çift tapınağa geldi, Wirathu’nun önünde diz çökerek kız kardeşini Müslüman erkek arkadaşından kurtarması için ona yalvardı. Son mevzuat, inanç evliliği ile ilgili güçlü kısıtlamalar getirmektedir.

Baba Tun Hla Aun, “İki din taban tabana zıt olduğu için evlendirilmemeliler” diyor. “Bizim Budizmimiz içerisinde mağfiret ve şefkat zihniyeti vardır. Biz asla başkalarını incitmeyiz. Bu yüzden buraya, Buda’nın oğluna bizim emniyetimiz için yardım dilemek için geldim.”

Wirathu yavaşça başını sallayıp onaylıyor ve bir yandan telefonunu kurcalarken diğer taraftan dinliyordu. Onların şikâyetlerini araştıracağına dair söz verip, iddiaları doğruysa çevrimiçi olarak yayınlayacağını söylüyordu.

Mandalay’daki Müslümanlar arasında bir huzursuzluk iklimi varken, bazıları anketlere bakarak şiddetin tekrar edeceğinden korkuyor.

Seçimden sonra ne olursa olsun, herhangi bir Müslüman milletvekilleri olmadan ülkenin tarihindeki ilk mecliste büyük ihtimalle yer gösterecekler. Bununla birlikte, pek çok Müslüman seçmen –konuyla ilgili sessizliğine rağmen- ülkedeki dini gerginliği hafifletmek için umutlarını Suu Kyi’ye bağlamış durumda.

O seçmenlerden, bireysel adayları unutmalarını ve kendi partilerine oy vermelerini istirham etti.

Win Mya Mya, “Eğer seçimi biz kazanırsak, liderimiz Daw Aung San Suu Kyi, diğer dinlere karşı asla ayrımcılık yapmayacaktır” dedi.

Haj Yan Aung ise eğer oy verebilirse kendisine oy vereceğini söylüyor.

Peki bu arada ne olacak? “Biz oturup endişeleneceğiz.”

Kaynak: Poppy McPherson/ The Guardian
Dünya Bülteni için tercüme eden Caner İlker