Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, İsrail ve Mısır'ın ortak paydada buluştuğu bir konuşmada "İsrail" ismini kullanmaktan kaçınmasıyla beraber, Mısır'daki yeni hükümetin İsrail devletiyle ilişkilerini en alt seviyede tutacağı aşikâr. Bu ilişkilerde, Mursi ve hükümetinin barış anlaşmasına saygı duyacağına dair verdiği sözlerde etkili olacak. Ancak, Mursi'nin İsrail'e yeni atayacağı büyükelçi Atıf Salim ile ilgili yazdığı mektupta belirttiği fazla samimi ifadeler bu iki ülke arasındaki ilişkilerle ilgili soruları da beraberinde getirdi. Bu sorular özellikle, Müslüman Kardeşler cemaatinin anlaşılmazlığı ve hükümetle olan ilişkisini reddetmeye yönelik çabaları – sanki seçtiği aday cumhurbaşkanı olmamış gibi- ve İsrail'e karşı olan düşmanca tavrının gölgesi ışığında önemini artırıyor.
Bazılarına göre büyükelçinin atanması için yazılan mektupta dalkavukluk derecesinde abartılı ifadeler geçiyor. Bazıları ise bunu, diplomasinin gerektirdiği bir kibarlık olarak görüyor. Mursi'nin Şimon Perez'i " İsrail devletinin büyük lideri ve sevgili dostum" şeklinde nitelendirmesi ise, başkanın iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek için sarf ettiği üstün çabasına işaret ediyor. Özellikle mektupta dikkat çeken bir övgü ifadesi olarak:"Sayın yüce cumhurbaşkanına mutluluk dileklerimi ve ülkesi için bolluk bereket temennilerimi iletmek benim için bir şereftir" cümlesi ve mektubun sonundaki " Sadık dostunuz Muhammed Mursi" imzası, Mısır'ın yeni cumhurbaşkanının çelişiklerini gün yüzüne çıkarıyor.
Mısır cumhurbaşkanlığı önceki gün, bu samimiyeti prosedür gereği olarak nitelendirerek temize çıkarmaya çalıştı. Resmi sözcü Yasir Ali'nin belirttiğine göre, bu protokole uygun olması için kullanılan bir formül. Ayrıca Ali, büyükelçi atamaları için yazılan mektupların tek tip olduğunun ve kimse için özel bir durumun olmadığının altını çiziyor.
Başkanlığın bu gerekçesini, Mısır'ın ABD eski büyükelçisi Abdurrauf Ridi ile dışişleri eski bakan yardımcısı İbrahim Yüsri de doğruladı. Onlara göre bu ifadeler, her devletin kullandığı resmi ve genel sözcükler. Ancak, dışişleri eski bakanı Muhammed Arabi, bu iki görüşe karşı çıkıyor ve "Burada İsrail için değiştirilmiş yumuşak bir şekil var" diyor. Abdurrauf Ridi ise "Al Hayat" dergisine verdiği röportajda "Mektubun tek bir örneği olduğunu ve övgü içeren ifadelerin kullanılma zorunluluğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: "Bu ifadelerde kendi isteğine göre herhangi bir devlet için değişime gitmek, önemli sorular ve sorunlar doğurur. Bu rutin işleyen bir konu. İki ülke arasındaki ilişkilerin doğasına da etkisi yok. Birbirine düşman olan fakat devlet başkanlarının birbirine bu tarz mektuplardan gönderdiği örnekler çok var.
Diğer taraftan, Ridi, bu tür mektupların önceden hazırlanmış örnekler olduğunun ve yüzyıllardır uluslar arası diplomaside kullanılan şeklini koruduğunu iddia ediyor. Bununla ilgili bir örneği de hatırlatan Ridi, Afrika, devlet başkanı Enver Sedat'a defalarca hakaret etmesine rağmen, Sedat kendisine samimi ifadeler içeren mektuplar göndermiştir. Çünkü bu durum bir devletten diğerine değişen bir durum değil. Büyükelçinin gönderilmesini içeren bu tarz mektuplarda övgü cümleleri yer almak zorundadır. Aksi olursa bu o ülkenin diğeriyle ilişkisini koparmak istediği anlamına gelir." diyor. Ayrıca bu tür mektupların ikili ilişkilerin niteliğini belirlemede bir rolü olmadığını savunuyor.
Ancak, dışişleri eski bakanına göre, yeni hükümetin atadığı ilk İsrail büyükelçisi için hazırlanan mektubun eski formunu koruması zorunlu değildi. Arabi, "Büyükelçi takdimi için söylenen ifadeler sınırlandırabilirdi" diyerek bu genelliğe karşı çıkıyor. "Aynı şekilde Tel Aviv büyükelçisi için de aynı geleneksel ifadeleri kullanmak bir hata. Bu konuda dışişleri bakanlığının çok hevesli olduğunu düşünüyorum. Eğer maksat saygı içeren ifadeler kullanasa bu daha muhafazakar bir çizgide çizilebilirdi. Bu aynı zamanda, siyasal İslam temeline dayanan yeni hükümetin İsrail devletini tanıdığını gösterir ki bu da İsrail için sevindirici bir gelişme. O yüzden, Mısır daha çok muhafazakar yaklaşabilirdi." Sözlerini vurgulayarak, iki ülke arasında yazılan mektupların hiç de basit olmadığının vurguluyor.
Kaynak: Hasan bin Muhammed Sefer/ Al Hayat
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız