Muhafazakarlıkla ahlakilik birbirine eşdeğer ya da atbaşı giden kavramlar/tutumlar olarak algılanırdı bir zamanlar. Oysa kapitalist ilişki biçimleriyle tanıştıkça daha doğrusu iç içe geçmeye başladıkça bizde de insanlar şunu fark ettiler, muhafazakarlık iki yüzlülüğe kapı açan bir ruh halidir. Muhafaza ettiği ile feda ettiği şeyler arasında ahlaki bir kriter aranmanın pek de isabetli olamadığını keşfetmeye başladılar... Oysa eski dünyamızda, çelişkilerimize rağmen bazı değerleri korumanın, belli hayat tarzını sürdürme çabasının adıydı muhafazakarlık.. Modern anlamda 'homoekonomikus'laştıkça gizli sekülerliğin, iki yüzlülüğün sistematikleşmesi anlamına geldi.

Muhafazakar bir iktidarda yeni talih oyunlarının piyasaya sürüldüğü bir ortamda muhafazakarlık ne menem bir şeydir kimse merak etmiyor artık. Spor yarışmalarına dayalı şans oyunlarının muhafazakarlar eliyle daha yaygın ve cazip hale getirilmiş olması bunun ahlaki ve dini hükmünü sorgulamayı iptal edecek bir siyaset bağnazlığını yaşıyoruz. "Madem ki mütedeyyin insanlar eliyle" piyasaya sürülmüştür o halde bu işin bizzat değer hükmünün bir değeri kalmamıştır. Siyasal tarafgirlik o denli 'aşırı muhafazakarlığa' dönüştürdü ki neyi muhafaza edeceklerinin önem sırası alt üst oldu.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...