Son günler ve haftalarda Mısır'da İslamcı ve İslamcı olmayan siyasi partilerden çok sayıda yetkili, konferanslara katılmak ya da konuşma yapmak üzere düşünce kuruluşlarını ziyaret etmek de dahil çeşitli sebeplerle Washington'a gitti.

Birkaç günlüğüne Washington'u ziyaret edenler, Mısır işlerine olan ilginin boyutundan çarpılmış olarak Kahire'ye dönerler ve bugün Mısır'da olanlar hakkında ABD'nin farklı ve yeni olarak gördükleri pozisyonu hakkında konuşmaya başlarlar. Ama Mısır medyasını kaplayan analizlerin çoğu ABD başşehrinde karar verme merkezleri arasında güç dinamiği ve dengesinin anlaşılmasında objektif değildir.

Öncelikle bu analizlerde Muhammed Mursi'nin iktidara gelişine yardım etmede ABD'nin şüpheli bir rol oynadığına dair kuvvetli hüküm ileri sürülür. Sonra bu teorilerde, bir yanda ABD yönetimi, diğer yanda da Başkan Mursi ve Müslüman Kardeşler arasında ciddi bir kriz olduğu fikri gündeme getirilir.

Hatta daha geçenlerde bazıları, Mısır siyasi hayatında tek hizbin hakimiyetine son vermek üzere siyasi sürece müdahale etmesi için ABD'den Mısır ordusuna gönderilen mesajlar olduğunu iddia ettiler.

Bu ters anlaşılmış fikirlerin sebebi, Washington'a giden ziyaretçilerin şehrin "Washington şizofrenisi" olarak adlandırılan ikili tabiatını anlamamalarıdır.

Mısır konusuna gelindiğinde tek bir Washington yoktur, başkente gelen Mısırlı siyasi ziyaretçilerin bilmediği iki Washington vardır. Birinci Washington, düşünce kuruluşları, medya kuruluşları, Dışişleri Bakanlığı ve Kongre'yi de içeren  "siyasi Washington'dur."

ABD'nin Mısır politikasını belirlemede halen üstün durumda olan diğer Washington ise Savunma Bakanlığı ve istihbarat kurumları tarafından oluşturulan "stratejik Washington'dur." Washington misafirlerinin gezi programı genellikle Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray'da Milli Güvenlik Konseyi Orta Doğu masasında rutin görüşmeler içerir. Bu arada Kongre'de üyeler, kendi ofislerinde yapılacağı, böylece vakitlerini seyahat ederek zayi etmeyecekleri sürece Mısırlılarla görüşmeleri geri çevirmezler.

Ziyaretçiler ayrıca farklı gerekçelerle Mısır işleriyle ilgilenen ABD örgütlerinin temsilcileriyle rutin görüşmeler yaparlar. Bu toplantılarda Mısır'da demokrasi inşaı ve geçiş dönemindeki gelişmeler ve engeller üzerine odaklanılır. Bu, eski devlet başkanı Hüsnü Mübarek ya da Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi (SKYK) idaresi sırasında olanlarla da tamamen benzerdir.

Mısır'da devrimin başlamasının üzerinden yaklaşık iki buçuk sene, Mursi'nin iktidara gelmesinin üzerinden de yaklaşık bir sene geçmesine rağmen ABD'nin Mısır konusundaki kafa karışıklığı halen yaygındır. Bu kafa karışıklığının derinleşmesinde birkaç faktör önemli bir rol oynadı, oynamaya da devam ediyor. Bunların en kayda değer olanları şunlardır:

Birincisi, 25 Ocak Devrimi'nin başarılı olmasından bu yana yeni Mısır'da kamuoyunun ülke politikası üzerinde daha büyük tesiri vardır. Mübarek yönetimi altında 30 sene ülkede böyle bir durum yoktu ama şimdi bu, Mısır'ın yeni idarecilerinin Mısırlıların çoğunluğunun hedefleriyle uyumlu politikalar benimsemelerine yol açabilir. Bu, ABD'nin bölgeye yönelik perspektifiyle uyuşmayabilir. Bu yüzden Washington, farklı bir tavır alırsa Mısır halkının  kendisine düşman olacağından endişe ediyor.

İkincisi, Müslüman Kardeşler ve Selefiler gibi ılımlı ve muhafazakar İslamcı kuvvetlerin yükselen etkisidir. Bu temayül tamamen Mısır'daki iç olaylara özgü olmayıp serbest seçimlerin yapıldığı çoğu Arap ülkesinde mevcut olsa da Müslüman Kardeşler ve onun tarihi, Mısır'a daha önemli bir rol veriyor. Washington'un bu grup ve muhafazakar Selefi gruplarla aşina olmaması, Obama yönetimindeki kafa karışıklığını "pekiştirdi."

Üçüncüsü, ABD'nin Mısır konusundaki tavır ve politikalarının, bu ülkenin özellikle İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri olmak üzere Washington'un müttefikleriyle önemli ilişkileri üzerindeki etkileridir. Dördüncüsü, Washington'un Mısır'ın yeni idarecilerinin seçimler, anayasa ve meclis gibi demokrasi vasıtalarını kullanarak yeni bir zorba devlet oluşturacağı korkusudur.

Washington'u ziyaret edenlerin çoğu, iki ülke arasındaki ilişkileri yeniden yapılandırma hakkında konuşmamayı tercih eder. Bu durum Mursi iktidara gelince de değişmedi. Bunlar Washington ve Kahire arasındaki bağları yönetimin Mursi'ye yardımı değiştirip değiştirmeyeceği ve Müslüman Kardeşler'le ne yapacağı hakkında acemice sorularla teşhis etmeyi tercih ederler. Washington, Mübarek ya da SKYK altındayken bu yardımı geri çekmemişken, Mısır'da ilk kez serbestçe seçilen bir başkan tarafından idare edilen rejimde bunu asla yapamayacağını iyi bilir.

Pentagon yetkilileri de hep Mısır ordusunda üst kademelerdeki komutanları "ABD'de eğitilmiş ve yetiştirilmişler; biz onları biliriz ve onlarla görüşebiliriz" diye överler.

Mısır'ın siyasi elitlerinden Washington'a gelen ziyaretçiler, ABD'nin Mısır içindeki etkisi ve rolüne odaklanmayı seçerler, bunlardan bazıları, Washington'un Mısır'da siyasi denklemin değişmesinde doğrudan ya da kısmen  önemli bir rol oynamasını isterler.

Bu görüşler, iki rahatsız edici zihin yapısını yansıtır. İlki, 25 Ocak 2011'den günümüze kadar meydana gelenler ve meydana gelmekte olanlar hakkında Mısır halkının rolü, gücü ve arzusunu küçültür. İkincisi de ABD'nin rolünü büyük ölçüde abartır ve Washington'un gayeleri ve Mısır hakkında karar verme dinamiğindeki yanlış anlamaları gösterir.

Mısır'da iktidarın geleceğine Mısır sokak ve caddelerinde karar verilecektir, Washington salon ve koridorlarında değil.

Kaynak: Ahram Online
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas