Mısır’da lise öğretiminde verilen ‘sosyal araştırmalar’ dersinin kitabında, ‘Osmanlı’nın Mısır’ı fethi’ ifadesi ‘Osmanlı istilası’ ifadesiyle değiştirildi. Yeni metne göre ‘istila’nın sebebi, ‘1. Selim’in İslam dünyasının kalbini temsil eden Mısır’ı istila ederek doğudaki topraklarını genişletme eğilimi’. Kitapta yer alan şu ifadeler bundan daha da kötü: “Osmanlılar Arap dünyasına hegemonya dayatmayı sürdürmek için dini kullandı.”

Farklı alanlarda gerilemenin yaşandığı bir zamanda yeni gelişmelerin takip edilmesi için müfredatın değiştirilmesi doğal, ancak bu tür bir değişimin masumane olması mümkün değil. Suriye medyasının özellikle de drama alanında Osmanlı dönemine ilişkin olumsuz çalışmalarının ardından, son yıllarda doğal olarak Türkiye’deki AKP hükümetiyle kurulan olumlu ilişkilerle birlikte bir dönüşüm yaşandı. Bazılarıysa bu hükümetin yetkililerini ‘yeni Osmanlılar’ diye niteleyecek kadar ileri gidiyor. Bu tanım doğru değil. Zira Türkler Osmanlı tarzı bir rolden ziyade, bölgede varlık ve nüfuz sahisi bir ulus devlet arzuluyor.

Medya da rejimle işbirliği yapıyor
Kahire, Özgürlük Filosu katliamını takip eden gelişmelerin yanı sıra Türkiye’nin Gazze’ye ve genel olarak Filistin sorununa yönelik güçlü tutumunun ardından Ankara’nın bölgedeki rolünün artmasından epey rahatsız oldu. Bu durum AKP liderlerini Mısır’ın rolünü ve varlığını tanıdıklarını ve bu role ilişkin olumsuz niyetler taşımadıklarını teyit etmek amacıyla Kahire’ye bir dizi ziyarette bulunmak zorunda bıraktı. Fakat bunların hiçbiri, Mısır rejiminin siyasi tutumunun iç yüzünü ifade eden ‘ulusal’ medyaya olumlu yansımadı. Mısır, Türkiye’nin Filistin konusundaki rolüne yönelik kışkırtmalara da katkıda bulundu. Bu katkı, bölge konularına dair söyleminden geri adım atması için ABD’nin Erdoğan’a yoğun baskıda bulunmasına yol açtı. Türkiye’nin Filistin sorununa yaklaşımı Mısır’ınkinden büyük ölçüde ileride olsa da fiilen yaşanan buydu...

Kahire hiç olmadığı kadar etkisiz
Müfredat ülkelerde değişen en son şeydir. Bu da şu anlama geliyor: Mısır rejimi AKP Türkiyesi’ne yaklaşımını netleştirdi ve Türkiye’yi İran’dan bile tehlikeli görüyor. İnsanlar Osmanlı dönemi konusunda farklı düşünebiliyor. Fakat şu an karşımızda, bölge sorunlarında hiçbir başarı elde etmeksizin klasik rolüne tutunan bir Mısır var. İşin aslı şu ki, Mısır’ın konumu, varlığı ve rolü hiçbir zaman son yedi yıldaki kadar gerilememişti. Bu durumu gözlemciler de teyit ediyor.

Mısır büyük bölgenin efendisi olma gücüne sahip, ancak imkânlarla gerçekler ayrı şeyler. Hali hazırdaki şartların, sadece Mısır’ın kaybını değil, Arap ve İslam ümmetinin kaybını da ifade ettiği şüphe götürmez. Bu da değişimin önemini ve kaçınılmazlığını gösteriyor. Geriye şunu söylemek kalıyor. Bölgedeki Türk rolü ümmet açısından olumlu olabilir. Bu role düşman gözüyle bakmak bizim çıkarımıza değil. Aynı şey İran için de geçerli. Tabii hegemonya kurma niyetinden ve mezhepçi zihniyetinden uzak durup, politikalarını çıkarlarıyla uyumlu hale getirirse... (Katar gazetesi Arap, 22 Eylül 2010)

Kaynak: Radikal