Mısır cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, Ramazan bayramı öncesinde Mısırlılara bir sürprizi olduğunu söylemiş, sürprizini de 5 Ağustos’ta verdiği beyanatta açıklamıştı. Sisi’nin Sürprizi, Süveyş kanalı projesini, Daha doğrusu yeni Süveyş kanalı projesini başlatmış olduğu haberiydi. Projenin ilanı medya tarafından geniş bir yankıyla duyurulmuş ve tarihi bir olay olarak nitelenmişti. Yani Sisi, Mübarek ve Mursi’nin başaramadığını başarmıştı.
Medyanın yoğun kampanyası ve gazetelerde yer alan ilanların çokluğuna rağmen, projenin ilanında belirgin olan bir durum var ki o da ayrıntıların solukluğu. Projeye dair neredeyse hiçbir ayrıntıya değinilmemişti. Yapılan propagandaların bu kadar gürültülü olmasının arkasında böyle büyük projelerde olması gereken unsurların aksine bir niyetin varlığının olduğu da netlik kazanmıştı. Proje ilk aşamada toplumsal bir müzakereyi ve kanuni, iktisadi, siyasi ve güvenlik gibi temel kavramlar çerçevesinde derin bir çalışmayı gerektir. Bunun yanı sıra finansman sağlamak ve projeyi uygulamada yeterliliği elde etmek için derinlemesine bir araştırma yapılmalıdır. Bunlardan da önemlisi projenin tüm şeffaflığıyla halka anlatılması gerekmektedir. Çünkü başarısız olması durumunda projenin tüm sorumluluğunu halkın kendisi yüklenecektir.
Projenin ilanından önce rejim yanlısı olan al Masri al Youm gazetesi, yüksek yargı kaynaklarından birinin diliyle yayınladığı bir haberde, Mısır hükümetinin incelenmesi için projenin sözleşmelerini Mısır konseyine gönderdiği bildiriliyordu. İlginç olan sözleşmenin herhangi bir belge ve dokümandan yoksun olarak içi boş gönderilmiş olmasıydı. Bu Sadece fetva konseyini etkinleştirmek ve kanunları ölçüsünde yasallığını ortaya koymak için yapılan bir uygulamaydı. Sisi’nin iktidarından biraz daha geriye gidersek geçici hükümetin başkanı Adli Mansur bu projeyi de içeren bir yasa değişikliğine gitmiş, eksikleri ve hataları dolayısıyla gelebilecek muhtemel itirazları ortadan kaldırmak için tabiri caizse yasayla bir barikat kurmuştu. Bunun anlamı ise şu: projenin içi boş olan sözleşmeleri için gereken kanun zaten çoktan hazırlanmıştı ve 3 Temmuz darbesinden beri mısır rejiminin gündemindeydi. Sadece ilanı için uygun zaman bekleniyordu.
Şu ana kadar ortaya çıkan bazı işaretler Mısırın nasıl yönetildiği ve gelecekte de nasıl bir devlet sistemiyle karşı karşıya kalacağını net bir biçimde gösteriyor. Bununla birlikte Sisi’nin Süveyş projesi için yaptığı konuşmada önerilen fikirlere dayalı bilgilerin kullanılabilirlik ölçüsü de bir takım tahminleri ve soruları beraberinde getiriyor:
1. Routersin 3 Ağustos tarihli haberine göre, Mısır ordusuna ait iki kaynak, projenin uygulanmasında silahlı kuvvetlerin desteğini güçlendirmek için Suudi yönetimine ait mühendislik şirketlerinden bir heyetin seçildiğini doğruladı. Routerse göre, mühendislik şirketiyle yapılan bu ittifak sayesinde proje başarıya ulaşacak ve ordu da mühendislik şirketi aracılığıyla projenin yerel ortaklarından biri olacak. Bir diğer nokta, mühendislik şirketine ait heyetin özellikle Suudi Arabistan’dan seçilmiş olması. Çünkü projeye başka katılım ortakları istenmiyor. Bazıları ise, Suud kralı Abdullah ile şirketin kurucusu Filistin asıllı mühendis kemal şair arasındaki ortaklığın başladığına işaret ediyor.
2. Elde edilen bilgiler ışığında, kuzeyde Albulah ile Defresoiru birleştirmek için 30 km’lik bir paralel kanal yapılması öngörülüyor. Ayrıca köşe uzunluğu 42 km olan güney gemilerinin kafilesinin daha rahat geçmesi için acı gölün ortasına derinleştirme çalışmaları planlanıyor. Ancak uzmanlara göre kanalın alt yapısında yeni bir tadilata gitme gerekliliği yok.
3. Mısır halkının çoğunluğu kanalın kuzey ve güney girişlerinin 2099 yılında 49 yıllığına kiralandığını bilmiyor. Kuzey girişi Katar aracılığıyla Danimarka şirketi tarafından kiralanmışken, güney girişi İngiliz liman işletmeciliği şirketi olan P&O ‘yu satın alan Dubai tarafından kiralandı. Bu nedenle sözleşme aslında kanalın bir kısmı için geçerli. Dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta da, inşa edilecek kanal ek bir gelir getirmeyecek olması. Çünkü kanalı kullanan gemiler sırf oradan geçiyorlar diye extra bir vergi ödemeyecekler.
4. Mısır hükümetinin ve Sisi’nin demeçlerinin yanı sıra, rejim yanlısı medyanın Süveyş’te inşası tamamlanacak olan yeni paralel bir kanalın maliyeti ile hakkında hiçbir şey bilmediğimiz kanal geliştirme projesi ile ilgili aktardıkları haberlerde her iki projenin maliyetinin birbirine karıştırılmasının pek de masum olduğunu düşünmüyorum. Bu da sorulması gereken başka bir soru.
5. Sisi’nin verdiği beyanatta dünya bankasının da ismi geçiyordu. Açıklamasına göre Mısır devlet başkanı, Süveyş kanalını geliştirme projesi için sunulan teknik çalışmaların ve teklifleri değerlendirmesi için dünya bankasından bir şirketi aday göstermesini istedi.
6. Projenin duyurusunda şeffaflığın olmaması ve kalkınma projesi ile paralel kanal projesinin özellikle birbirine karıştırılması, buna ilaveten ciddi bir fizibilite çalışması yapılmadan ve finansman araştırılmasına girilmeden doğrudan silahlı kuvvetlere ve Suud’lu mühendislik şirketlerine başvurulması, Sisi’nin 8 ile 80 milyar dolar arsında bir maliyetten bahsetmesine rağmen içinde hiçbir belge, finansman dokümanları ve ödeme planları bulunmayan sözleşmeler, yolsuzluğun giderek kökleşmesi, 3 Temmuz 2013 den sonra ülkenin stratejik sabitlerinin çöküşüyle birlikte uluslar arası hegemonyanın başlaması ve dünya bankasının kucağına düşmek gibi ilave edebileceğimiz daha birçok problem proje ile ilgili endişeleri gün yüzüne çıkarıyor. Korkulan ise bütün bunlardan sonra Süveyş kanalının özelleştirilmesinin gündeme gelmesi. Kaldı ki, 70’lerde ve Mübarek döneminde de dünya bankası tarafından kanalı özelleştirme çabaları olmuştu. Şu an yapılamaya çalışılan şey ise, aşamalı bir şekilde hareket ederek durumu kabullenmeye zorlamak ve kaçınılmaz bir gerçek olarak Mısır’ın önüne koymak. Önümüzdeki günlerdeki gelişmeler şimdilik karanlık görünen bu durumu aydınlatacaktır ama beliren işaretlerin pek de hayırlı olduğunu söylemek mümkün değil.
Mısır’ın eski devlet başkanı Muhammed Mursi bu projeyi çok daha önce uygulamak istemiş ve bunu yaparken de uzmanlar, analistlerin görüşleri eşliğinde ve ciddi bir yöntemle hareket etmişti. Bunun yanı sıra, projenin inşası için Çin ve Türkiye gibi ekonomik ağırlıkları olan ülkelerden destek alarak ilerlemeye gayret etmişti. Yani böylesine büyük ölçekli projeler için gerekli olan ne ise ona göre bir yol haritası belirlemişti. Yukarıda sorulan sorular ve muhtemel tahminler, bu projenin muhtevası hakkında zihinlerde beliren soruların sadece bir kaçı. Farklı birçok taraf yeni Süveyş projesi ile ilgili olarak şeffaf cevapların verilmesini bekliyor. Çünkü devletlerin aldıkları büyük kararların sonuçlarına katlanan ve ektiği tohumu biçen yalnızca kendi halklarıdır. Bu nedenle halk, verilen kararların bir kaynağı olmak durumundadır. Ancak bugün, halklar bir kenara itilmiş, fikirlerinin bir kıymeti kalmamıştır. Bu ise hükümetlerin devrilmesini hızlandıran en hızlı yoldur.
Kaynak: Muhammed Shibravi / El Shaab
Dünya bülteni için çeviren: Tuba yıldız