Savunma Bakanı Chuck Hagel, 21 Ağustos’taki Pentagon basın toplantısında şu iddiada bulundu: “IŞİD, şimdiye kadar gördüğümüz en gelişmiş ve en iyi finanse edilen gruptur. Bunlar bir terör örgütü olmanın çok ötesindeler. İdeolojiyle stratejik ve taktik askeri mahareti birleştirmişlerdir. Son derece iyi finanse ediliyorlar.”
Hagel, belki de bu mukayesesinin yeterince uyarıcı olmadığını düşünerek hemen kendisini düzeltti.
O, [vurgulama ekleyerek] "Bu, gördüğümüz her şeyin ötesindedir. Bu yüzden her şeye hazır olmalıyız” dedi. Böylece vahşi IŞİD’i İranlılar, Kuzey Koreliler, Ruslar, Çinliler ve bizim uluslararası alanda 1 numaraya girebilecek diğer düşmanlarımızın önüne getirdi.
Hagel, korku çıkarmaya eğilimli olsa da bu kadar korku bezirganı değildi. Randolph Bourne’ün bir asır önce gözlemlediği üzere savaş devletin sıhhatidir. Savaş olduğu -ya da savaşa gidildiği- zaman devletler vatandaşlarından daha fazla kabul görmek ve daha fazla güç elde etmek ister. Bu kabulün gösterilmesi ve yeni güçler elde edilmesiyle de devletler daha da büyür. Kullanıma hazır 12.000 nükleer savaş başlığıyla SSCB gibi bir düşmanın belirdiği her zaman korku çıkarma işi kolay olur. Diğer zamanlarda ise geçen hafta Pentagon’da olduğu gibi, halk içine faydalanılabilecek korku yerleştirme ancak yüksek belagat eylemi gerektirir. Bunun ders kitaplarına girebilecek mahiyetteki bir örneği, 11 Eylül saldırılarından birkaç ay sonra geldi. O zaman Başkan George W. Bush, 2002’deki Ulusa Sesleniş konuşmasında İran, Saddam Hüseyin’in Irak’ı ve Kuzey Kore ile birlikte bunların “terörist müttefiklerini” tek bir “şer ekseni” ilan etmişti.
Hagel, geçen hafta "ötesinde ve her şey” kelimelerini kullandığında hissi bir ortam vardı. Daha sadece iki gün önce IŞİD gazeteci James Foley’in infaz görüntülerini yayımlamış, seyredenleri perişan ederek seyretmeyenleri korkutmuştu. Savunma Bakanı işte bu ortamda ABD istihbaratının IŞİD’in yetimleri kaçırdığını ve onları boş vakitlerinde inşa ettiği cehennem arabasına doldurduğunu tespit ettiğini söyleyebilir, Amerikan halkı da buna inanabilirdi. Ben de inanabilirdim!
Ben Hagel’i, IŞİD tehdidini siyasi amaçlarla kasıtlı olarak abartmakla itham etmiyorum. Onun tepkisi, kriz sırasında uyurken yakalanan milli güvenlik yetkileri için standart bir tepkidir. IŞİD’in ortaya çıkması da kuşkusuz bir kriz teşkil etmektedir. Hagel ve daha bir seneden az bir zaman önce IŞİD’i “çaylak” olarak nitelendiren Başkan Barack Obama, IŞİD’in ortaya çıkışına hazırlıklı değildi. Bu yüzden panik havasını körüklemek isteyebilecekleri mantık dahilindedir.
Financial Times’taki gibi, basının IŞİD konusunda paniğe kapılmaması şaşırtıcıdır. Gazetenin 25 Ağustos’taki nüshasında "IŞİD’i mağlup etme meselesine anlaşılması güç yapı da katkı yapıyor” (kaydolmak gerekli) başlıklı yazı, merkezileşmiş El Kaide’nin aksine IŞİD’in dağınık yapısının bu grubu daha da tehdit edici hale getirdiğinden bahsediyor. Washington’daki düşünce kuruluşu üyesi Anthony Cordesman, FT’ye, IŞİD’de yetkinin “dağınık” olduğunu ve bu durumun örgütün üyelerinin kendi vahşi girişimlerini gerçekleştirmelerine yol açtığını ifade ediyor. Eğer IŞİD eski SSCB gibi merkezi yapıda olsaydı basın korku tellallığı yapardı. Basın mensupları, sürekli örgütün tekli yapısının oluşturduğu tehditten bahsederdi.
Brookings Institution’daki bilim adamı F. Gregory Gause III, 25 Ağustos’taki yazısında Hagel’in “ötesinde ve her şey” duyurusunu hükümsüz kılarcasına IŞİD hakkında paniğe kapılmaksızın değerlendirmelerde bulundu. O, IŞİD’i, “yeni Orta Doğu soğuk savaşından” fayda sağlayan bir örgüt olarak tarif ediyor. Bölgede mevcut devletler sınırlarında kontrolü kaybedip halklarına hizmet (ve koruma) sunamaz hale gelince ve ortak bir siyasi kimlik oluşturmakta başarısız olunca IŞİD yükseldi.
Ama daha çok Suriye ve Irak hükümetlerinin nispi zayıflığını gösteren bu yükselişin, IŞİD’i güçlü ve korkunç yapması gerekmiyor. Gause, açıklamalarını gaddarlığından dolayı IŞİD’in hiç bölgesel ya da büyük güçlerden müttefik elde edemediği, net bir koruyucusunun olmadığı şeklinde sürdürdü. O, hayatiyetini sürdürmek için özellikle haydutluğa ve kendisini koruyacak gürültüler çıkarmaya bağlıdır. Grubun şimdiye kadar büyük becerisi, hemen hemen tüm dünyayı kendisine karşı birleştirmesi, ABD ve İran gibi birbirine tahammül edemeyen ülkeleri potansiyel müttefik yapması oldu. Gause, tam olarak çakışmasa da “paralel” çıkarlara sahip ülkeleri birleştirme maharetinin, IŞİD’in işini halledeceği tahmininde bulunuyor.
Şüphesiz düşmanlar vardır. Ama öcüler yoktur. Aksini söyleyen herkes size bir şeyler pazarlıyordur.
Kaynak: Reuters
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu