Bindiğim feribot İspanya kıyılarından yavaş yavaş uzaklaşırken bir yanım hala Endülüs'tü. Tarif Limanının ismi bile Endülüs'ten miras... Daha öncesi Tarık Bin Ziyad, İber Yarımadası'na çıkmadan tam bir yıl önce beş yüz kadar Müslüman öncü kuvvet Tarif'e gelmiş, çevrede keşif çalışmaları yapmıştı. Vizigotların hakim olduğu İber Yarımadası'nda "fetih" için ortamın uygun olduğu anlaşılınca karşı kıyılardan gemilerle karaya çıkılmıştı.
İslam'ın Avrupa'yı keşif kapısından Afrika'ya; Endülüs'ü, medeniyeti doğuran topraklara giderken, hem Endülüs'ten uzaklaşıyor, aynı zamanda da yaklaştığımı hissediyordum. Gemi açıldıkça bir tarafım Atlas Okyanusu diğer tarafım Akdeniz...
Tanca Afrika'dan çok İspanya kokuyordu. Sanki Afrika'ya, Mağrip'e, Endülüs'ü doğuran topraklardan Afrikalı bir coğrafyaya gelmiş gibiydim. Sarı kum rengi Afrika'dan eser yok gibiydi. Yeşil ve yağışlı bir mevsim... Koloni mimarisi binalar, İspanyol etkisini hemen belli ediyor. Daracık sokaklardaki irili ufaklı apartman binaların arasında, Avrupalı tiplere rastlanıyor daha çok.
Modern Tanca'nın genel görünümünde, modern Arap özelliklerden çok geçen yüzyıldan kalma İspanyol sömürge etkisini hatırlatan sıra apartmanlar göze çarpıyor. Arada yükselen minareler köşeli Mağrip tarzı. Kapılardaki at-nalı kemerler Endülüs'ün hala var olduğunu ima ediyor. DEVAMI>>>