Başbakan Benyamin Netenyahu'nun, Avrupa seyahatinden dönüşte halletmesi gereken çok önemli bir mesele var: Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'dan kurtulmak.
Genellikle haber açısından zayıf olan sıcak ağustos günlerinde, Lieberman basına ve yoruma aç parlamento üyelerine günlük gösteriler düzenliyor. İsveç'e bir darbe indiriyor, Norveç'e bir yumruk atıyor, elçilere, yukarıdan gelen resmi çizgiye uygun davranmazlarsa tasfiye edilecekleri tehditlerini savuruyor. Kim bilir bir sonraki açıklaması ne olacak?
Lieberman'ın, medyanın dilinden anlayan yetenekli bir reklamcı olduğuna şüphe yok. Sağcı fikirlere sahip olmak ve barış sürecinin delilik olduğunu düşünmek hakkı. Partisi'nin Knesset'te 15 sandalye kazanmasını sağlayan seçim sloganlarına sadık kaldıgını söylerken de haklı.
Dışişleri bakanlığına atandığında kavgacı ve saldırgan üslubunun yumuşayacağını ve diplomatik nezaket kazanacağını her kim düşündüyse, yanıldığı ortada. Lieberman değişmedi, değişmeye niyeti de yok.
Ancak burada söz konusu olan Lieberman'ın ifade özgürlüğü değil, dışişleri bakanı olarak davranışları. Tam bir fiyasko olarak özetlenebilir. Dışişleri bakanlarının iki görevi vardır: Diğer ülkelerle yapılan diplomatik pazarlıklarda ülkesinin çıkarlarını savunmak ve yurtiçindeki karar alma süreçlerinde uluslararası camianın görüşlerini temsil etmek. Barış ve savaş kararlarının verildiği odada dışişleri bakanı bir devlet adamı gibi konuşmalıdır, aynen savunma bakanının askerî ihtimallerden bahsetmesi gerektiği gibi.
Lieberman, çok basit bir sebepten dolayı, dünyanın kendisine uyguladığı boykot ve tecrit yüzünden görevini yerine getirmekte zorlanıyor. Mısır, cumhurbaşkanına ettiği hakaretten dolayı Lieberman'ı affetmiyor ve başka Arap ülkeleri de onu yok sayıyor. Onunla görüşen Avrupalı ve Amerikalılar, başka çareleri olmadıği için bunu yaptı; ancak görüşmelerini küçümseyerek ona karşı hislerini açıkça ortaya koydu. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Netanyahu'ya, Lieberman'ın yerine başkasını getirmesi çağrısında bile bulundu.
Lieberman'ın, müttefik haline getirmek üzere olduğunu sandığı Ruslar, onu, Hamas siyasî büro lideri Halit Meşal'le aynı zamanda Moskova'ya davet etti.
Bu şartlar altında, bir dışişleri bakanının elleri kolları bağlanır. Karşısında muhatap bulunmadığı için diplomatik görevlerini yerine getiremez. Her ne kadar önemli olsalar da, Güney Amerika ve Afrika ziyaretleri, İsrail dış politikası açısından ikincil öneme sahip meselelere dair.
Tartışmalarda neden bahsedecek? Brezilya sahilleriyle ilgili tuttuğu notlardan mı? Sonuç, tepedeki iç dengenin bozulması. Altı bakanlı forumdan sızan, Lieberman'ın duyarlı davrandığı ve çılgınca laflar etmediği bilgisi durumu daha da gülünç hale getiriyor. Ne bekliyorlardı ki? Sopa sallayarak Rusça küfürler etmesini mi?
İşin tuhaf yanı, dışisleri bakanı, davranışlarını düzeltmeye bile çalışmıyor. Lüzumsuz olduğuna inandığı barış sürecinde yer almayı bazen "yerleşimci olduğundan kendi çıkarına ters düştüğü" bazen de sürece inanmadığı gerekçesiyle reddediyor.
Halefleri İsrail diplomasisinin en önemli işlerinden bir kısmını halletmek için başbakanlara karşı savaş verirken o daha başlamadan vazgeçmiş durumda. Bulduğu alternatif, Avrupalıların eski Nazi işbirlikçileri ve antisemit olduğu ve dolayısıyla İsrail'i yargılayacak ahlaki temellere sahip olmadığı gibi bayat iddialarla en ilkel halkla ilişkiler yöntemlerine başvurmak.
Bu ona ne kazandırdı? İsrail'in uluslararası desteği azıcık olsun arttı mı? Yoksa düşmanları kahkahalarla gülüp puan mı topluyor?
Siyasî çevrelerde, başsavcının, polisin tavsiyelerine uygun şekilde, Lieberman aleyhine suçlamaları yakında mahkeme önüne getireceği yönünde beklentiler var.
Ancak Netanyahu Başsavcı Menachem Mazuz'un arkasına saklanmamalı. Kabinenin en tecrübeli diplomatı olan Netanyahu, Lieberman'ın dışisleri Bakanlığına verdiği zararın gayet farkında.
Barış süreci yeniden başlamadan ve İran meselesi tekrar ısınmadan, hakkındaki adli kovuşturmadan bağımsız olarak, Lieberman'ın yerine derhal daha uygun bir ismi dışisleri bakanlığına getirmeli. Başbakan'ın liderlik vasıfları bu vesileyle sınanmış olacak.
Aluf Benn / Haaretz
Kaynak: Zaman