Soldan sağa hemen her kesim tüm dikkatlerini anayasa referandumuna verdiği için gittikçe büyüyen, toplumsallaşmaya başlayan tehlikeyi görmezden geliyor. Yahut, sosyal çatışma emareleri gösteren bu gelişmenin panzehirini anayasa değişikliğine bağlamış görünüyorlar. Anayasa paketine "evet" çıkarsa tüm sorunlar çözülecek, hatta evet oylarının oranı siyasal gösterge sayılarak çözüm umudu daha da güçlenmiş olacak. Diğer taraf ise "hayır da hayır vardır" tekerlemesinden ilginç bir koalisyon kurarak, her tür marjinal ve statükocu birimleri birleştirdi. "Hayır" üzerinden siyasal semiyoloji üretenler, herhalde "hayır" kelimesi olmayan ender dillerden biri olarak Türkçenin etimolojisinden de haberdar değiller. Tuhaf biçimde "hayır"ı savunan cephe ile "evet" diyenler aynı benzer argümanlarla tezlerini savunuyor: açıkça adlandırılmış olmasa da Kürt meselesini çözmek...
Kürt sorununun açık biçimde ifade edilemese de geldiği durum, olayın toplumsallaşarak etnik, bölgesel çatışmaya dönüşme ihtimalidir. Bu durumun son örneği İnegöl'de yaşandı. Daha önce de Bursa, Adapazarı ve civarı il ve ilçelerde yaşanan küçük çaplı kıvılcımlanmalar gelmekte olan tehlikenin ayak sesleridir.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN