Kosova sadece üç haftalık bir bağımsız cumhuriyet, fakat belki de en ciddi meydan okumayla karşı karşıya kaldık bile. Geçen hafta Priştine ve Prekaz'da efsanevi Ceşari ailesini ve 1998'de Kosova için kendilerini feda edişlerini andık. Bugün, Sırp güçlerinin Prekaz'a girip Ceşarilerin evini yerle bir etmesinin üzerinden 10 yıl geçmişken, hoşgörüsüzlüğün güçleri ülkemize yine bölünme ve şiddet getirmek istiyor.
Bağımsızlığa kavuşmamızın ardından Belgrad'ın bizi kışkırtmaya çalışacağını biliyorduk. Sırbistan'ın AB'nin isteklerine karşı hareket etmesi veya BM kurumlarına meydan okuması kimseyi şaşırtmadı. Aşırılıkçıların serbest dolaşımı ve adaleti engellemesi de. Fakat uluslararası toplum bunları kabul ederse, işte bu şaşırtıcı olur. İki hafta önce Sırbistan'dan gelen radikaller bağımsız Kosova'nın sınırından zorla girip mülkiyete zarar verdi; geçen hafta aşırılıkçılar demokratik ülkemizin yapısının ayrılmaz parçası olan bir mahkemeyi engelledi; bu hafta da kamu taşımacılığını felç etmeye çalıştılar.
Bu eylemler, BM ve Kosova halkının kabul ettiği BM bağımsızlık paketine doğrudan saldırıdır. Uluslararası toplum pasif kalırsa, Sırbistan'a yönelik yatıştırma politikasının barışı koruyacağını umarsa, Kosova bölünecek, Ahtisaari planı ve BM başarısız olacak. Kosova bundan kaçınmak için 17 bin çokuluslu askere ve uluslararası polis gücüne kucak açtı. İbar nehrini muhafaza etmelerini kabul etmedik. Ahtisaari paketini kabul ettik, zira azınlıklarımızın Kosova'da yaşamasının en iyi yolu buydu. Kabul ettiğimiz şey, bu insanların ve ülkemizin bir kısmının koparılması değildi.

Şu an Sırbistan'la Kosova arasında uluslararası bir sınır var ve Kosova ABD'yle Avrupa'nın çoğunun tanıdığı bir devlet. Bu sınır suçlular ve aşırılıkçılara açılmamalı. BM ve AB, Kosova adına ülkede yetki kullanmakta. Sırbistan doğuya (yani geçmişe) dönmek istiyorsa, bu onun tercihidir. Fakat Kosova Cumhuriyeti'nin herhangi bir parçasındaki özgür insanlara kanca atmasına göz yumulamaz. Bunu engellemek için Kosova'nın vatandaşları acı çekti, kurbanlar verdi ve özgürlüğe ulaştı.

Tehdidi görmemiz hayati önemde. Bugünkü gerilim Arnavutlarla Sırplar arasında değil: Bir avuç aşırılıkçıyla barış, istikrar ve normal hayat isteyen tüm toplumlara mensup çoğunluk arasında. Kosovalı Sırpların sadece küçük bir kısmı protestolarda bulunuyor. Bunlar Kosova dışındaki güçlerin etkisi altında olan aşırılıkçılar. Çoğu Kosovalı Sırp'ın, burada hayat kurmak istediğinden eminim. Onlar bizim parçamız. Endişeliler ve kafaları karışık. Fakat Kosova'ya karşı değiller. Kosova Emniyet Teşkilatı'nın BM ve teşkilatın emirlerine uymayı reddeden Sırp mensupları bağımsızlığa değil, aşırılıkçıların kendilerine yönelik tehditlerine tepki gösteriyorlar.

Uluslararası ve yerel toplumda güvenlikten sorumlu olanların görevi, aşırılıkçıları çoğunluktan ayırmak. Sırbistan'dan sızan aşırılıkçılar geldikleri yere dönmeli ve barışçı çoğunluğun tercihlerini ve hayatlarını, burada bizim aramızda, dış müdahaleden özgür bir biçimde gerçekleştirilmesine imkân verilmeli.

En önemlisi, şimdi itidalli olma zamanı. Uğruna savaştığımız her şeye zarar verecek tepkilere kışkırtılmamalıyız. Bağımsızlığımızı soğukkanlılık ve dürüstlükle elde ettik.

Kosova halkı kendine ve uluslararası topluma mensup dostlarına saygı gösterdi; dünya bunu görüp tanıdı. Kazanmaya başladık bile ve savlarımız hoşgörü, akıl ve saygıya dayanıyor. Ülkemizi inşa etme süreci devam etmeli ve hiçbir aşırılıkçıya bizi bu hedeften alıkoyma izni verilmemeli. Hedefimiz belli: Avrupa'nın parçası olan istikrarlı bir bölge.

 

Kaynak: Radikal