Hindistan, seçim sürecini modern dünyanın en büyük demokratik uygulaması olarak pazarlıyor. Modern demokrasi kavramı bir bütün olarak, seçimle ilgili sayı verilerinin kolay bir matematiksel işleminden oluşuyor olsa bile, yine de buradaki esas mesele, seçimlerin yapılacağı Keşmir’in kendisidir. Çünkü tam da ne oldukları üzerinden bakılınca, buradaki seçimler bir saçmalıktan ibarettir. Keşmir’deki seçimler, Hindistan kurumları tarafından, Hindistan ile devam eden halkın iradesi olarak pazarlanıyor. Karşıdan baktığımızda bu iddia oldukça akılcı görünüyor. Fakat, Keşmir’deki seçimlerin ve oy vermenin farklı dinamiklerini incelediğimizde, bu iddia çuvallıyor. Aynı zamanda şunu söylemek yerinde olacaktır; Hindistan, seçim oranlarını “halk iradesi” olarak tasavvur ettiğinde, Keşmir’de gerçekten halk iradesinin temsili olarak yapılacak bir referandum konusundaki herhangi bir öneriyi mantıksız bir öneriymişçesine reddediyor.

Keşmir sıradaki yerel hükümeti seçmek için bir seçime gidiyor. Bu seçim 25 Kasım’da başlayacak ve beş aşamadan oluşacak. Farklı seçim bölgelerinin 5 farklı oylama aşamasına bölünmesi şeklinde tasarlanan programı biraz inceleyelim. Seçimlerin birinci, ikinci ve son aşamalarında, katılımcı sayısının en fazla olacağı beklenen seçim bölgeleri oy vermeye gidecek. Ortadaki iki aşama için belirlenen seçim bölgelerindeki katılımcı sayısı tartışmasız şekilde çok daha düşük olacak. Bu, durumu kendi kendine açıklamak için yeterli. Keşmir’e yakın durması ve manipülatif haberciliği ile bilinen Hindistan medyası, “Keşmir’deki seçimlerin ilk aşamasına katılım yüksek” ve “Keşmir’deki seçimlerin son aşamasına katılım yüksek” gibi manşetler atmaktan memnun olacaktır. Boykot edileceği açıkça belli olan ortadaki aşamalar, ilk aşamalardaki yüksek katılımcı seçmen sayısı konusundaki haberler tarafından bastırılabilir. İlk ve son aşamalar izleyiciler üzerinde önemli etkiye sahipken ortadaki aşamalar o kadar etkili değildir.

Siyasi partilerin seçim zamanı kullandıkları dil aldatma üzerine kurulu. Keşmir’deki seçim çalışmaları genel olarak iki vaat üzerine kurulu; Keşmir meselesinin çözümü ya da gelişme. Fakat Keşmir meselesi üzerine açıkça konuşmak New Delhi’de hoşnutsuzlukla karşılanıyor. Bu yüzden basmakalıp Bijli, Sarak, Pani retoriklerine atıfta bulunarak oy istemeyi tercih ediyorlar ve insanlardan Keşmir’in “en önemli meselesi” olarak tanımladıkları seçim süreciyle bağlarını koparmalarını bekliyorlar. Fakat bu siyasetçilerin “gelişmek” için oy istedikleri bazı mitinglerde, Keşmir meselesinden ve bu meseleye ilişkin karardan sorumlu olanların birbirlerini hedef alan suçlamalarda bulunduklarını görülebiliyor ve duyulabiliyor. Bu nedenle, temelde insanların bağımsızlıktan yana düşüncelerini istismar ediyorlar. Yeni Delhi’nin güzel ofislerinde olabilmek için bulundukları Hindistan medyasının basın odalarında yapılan ulusal düzeydeki mitinglerine meşruiyet kazandırmak adına, kurnazca, “gelişme” söylemini kullanıyorlar. Bu şekilde, süreç içerisinde, siyasetçilerin iki yüzlülüğü açıkça gözler önüne serilmiş oldu.

Keşmir’de oy kullanma oranını arttırmayı teşvik etmek için kullanılan çeşitli araçlar arasında, seçimlerden hemen önce ortaya çıkan, bilinmeyen partilerin desteği de var. Bu siyasi partilerin süslü isimlerinin hiçbir anlamı yok ama kendi adaylarını çıkarıyorlar. Bu kesinlikle oy kullanan insanların sayısını artmasına yol açıyor. Aday sayısı arttıkça, her adayın kendine ait oy oranı da artıyor ama sadık takipçileri de bir o kadar azalmış oluyor. Bu düzenbazlık özellikle, Keşmir’deki Hindistan yönetimine karşı ortaya çıkan kitlesel başkaldırı öncesinde gerçekleşen 2008 seçimlerinde başarılı olmuştu. Ve evet, 2008 seçimlerindeki görece yüksek katılımcı sayısı, aynı zamanda Keşmir’deki Hindistan yönetimi için bir meşruiyet göstergesi olarak yansıtıldı. Fakat sadece bir buçuk yıl sonra, 2010’da, Keşmirliler Hindistan yönetimine karşı yeniden sokağa çıktı ve bir ayaklanma gerçekleşti.

Yüksek katılım beklenen seçim bölgeleri, Hint milliyetçi partilerinin ortamı yeteri kadar kutuplaştırdığı bölgeler; ve bu bölgelerde halkın kabilelerine olan bağlılıkları sömürülüyor. Bu yüzden, esasen insanlar oy kullanmıyor ya da birine evet oyu vermiyor; siyasi partiler tarafından korku aşılanan “diğer” partilere hayır oyu vermiş oluyor. Ve bu seçimde, Hint milliyetçi “BJP” partisi seçimlerde aktif olarak yer alıyor ve hırslı bir şekilde bir sonraki yönetimi ele geçirmeyi amaçlıyor. Yerel siyasi partilerin insanlar üzerinde güvensizlik hissi aşılamasının ve “BJP’yi iktidarın dışına atabilmek adına yüksek oranda oy kullanımı”nı desteklemesi için bir sebebi daha var; BJP’nin son dönemde, hükümeti, Cemmu ve Keşmir’in ilk Hint hükümet başkanına sahip olabileceği yönünde bir belirti gösterdiğinden bahsetmek de yerinde olur. Yine de bir Keşmirli olarak, hangi parti yönetime gelirse gelsin, gelecek tüm yönetimleri, Keşmir’de rahat bir soluk almaya tehdit oluşturması yönünden pek de farklı olmayacağını hissediyorum.

Dünya Bülteni için tercüme eden: Cansu Gürkan

Kaynak: worldbulletin.net