Kerkük'te petrol olmasaydı, faşist söylemler kenti parçalanma noktasına getirmezdi. Irak devletinin güçsüzlüğü de çözümü erteliyor

Irak'taki bütünlüğün akıbeti, petrolden ve etnik sebeplerden kaynaklanan Kerkük sorunun çözümüne bağlı. Sorunun petrol boyutu bağlamında, resmi rakamlar bu kentin dünya petrol rezervinin yüzde 7,5'ine sahip olduğunu teyit ediyor. Uluslararası petrol şirketleri bu zenginlik nedeniyle kente akın etti ve Iraklılar da Kürt, Arap ve Türkmen unsurlarıyla kent için rekabete giriyor. Rekabete girişenler petrol şirketlerinden güç alıyorlar. Irak devleti birbirine kenetlenmiş halde olsaydı, bu hamleler, rekabet ve kullanma durumu yaşanmazdı.
Irak'ın vilayetlere bölünmesi projesiyse sorunun etnik boyutuna işaret ediyor. Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin kurulması sonrası Kürtler Kerkük'ü kendi oluşumlarına katmak istiyor. Böylelikle Kerkük'ün petrol geliri Kürt özerk yönetiminin malı olacak.
Fakat Araplar ve Türkmenler vilayetin Irak'tan ayrılmasına karşı ve kentin statüsünü belirlemek için referandum çağrısı yapıyorlar. Kürtlerse kentteki nüfusun çoğunluğunu
oluşturduklarını ifade ediyor. Kürt Yönetimi'nin verdiği rakamlarda Kerkük'te yaşayan Kürtlerin oranı yüzde 49'a ulaşırken, Türkmenler yüzde 30, Araplarsa sadece yüzde 19'da kalıyor. Kerküklü Araplara göreyse, kentte yaşayan Araplar nüfusun yüzde 42'sini, Kürtler yüzde 37'sini, Türkmenler de yüzde 11'ini oluşturuyor. Peki hangi oran doğru?
İstatistikler arasındaki büyük fark, doğru olmadıklarını veya en azından birinin yanlış olduğunu gösteriyor. Nüfus sayımı yapılmaksızın verilen bu oranlar, bilimsellikten çok etnik-siyasi bakışa  yakın. Bu durum bir şeye kanıtsa o da, Kürtlerin kendine yeten tam bir siyasi oluşum istediğidir. Ayrıca Arapların ve Türkmenlerin de Kürdistan'daki Kürt yönetimine güvenmediğini ve bölgedeki Kürt hâkimiyetinden endişelendiğini gösteriyor. Bu bağlamda Kuzey Irak'taki ulusal bütünlük Kürtler, Araplar ve Türkmenler arasında parçalanmaya maruz kalmakta. Kerkük'ün kimliği konusundaki ayrılığın, kentin geleceğini belirleme konusundaki tehlikeli patlamanın başlangıcı olmasından korkuluyor.
Petrol zenginliğinin yokluğunda Kerkük böylesine önem kazanmazdı. Kurak çöl toprağı veya bir tarım arazisi bile olsaydı, dar görüşlü faşist söylemler kenti parçalamazdı. Sorunun alevlenmesinde iki ek etken de rol oynuyor. İlki Türk-Kürt çekişmesi; Irak Kürtleri Türkmenleri Türkiye'nin devamı ve Irak'ın derinliklerinde Türkiye'ye bağlı 'beşinci tabur' olarak görüyor.
İkinci etkense, Kürtlerin Arapları bölgenin asıl sakinleri olarak görmemesi.
Bazıları, eski devlet başkanı Saddam'ın Kürtleri güneye, Arapları da kuzeye tehcir ederek Kerkük'ün demografisini değiştirmeye çalıştığını iddia ediyor. Saddam Kürt sorununu
çözme amacıyla Kürtleri Araplara veya Arapları Kürtlere entegre etmeye çalışmış olabilir; bu girişimi de doğru veya yanlış görülebilir.
Ancak rejimin devrilmesi, ulusal bütünlüğün mezhepsel ve etnik açıdan bozulması sonrası yeni bir etnik sorunun temellerini attı.
Şu an Kerkük'ün akıbeti farklı etkenlere bel bağlamış görünüyor. Petrol yatırımı ve Türk-Kürt çekişmesi bunlardan ikisi. Irak devletinin kendi ayakları üzerinde duramaması ve ulusal bütünlüğünü sağlayamaması da başta gelen diğer etkenler.

 

Kaynak: Radikal