Uzun süre dünya gündemini meşgul eden Bulgar Hemşirelerden bahsetmek istiyorum. Hani Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin devreye girdiği, Libya kendilerine teslim edince de Bulgar Cumhurbaşkanı tarafından anında suçlarının affedildiği Bulgar Hemşirelerden.
Ceza sürecini bir hatırlayalım: 1999 yılından itibaren cezaevinde bulunan sanıkları Libya, 2004 yılında idam cezasına çarptırmıştı. Hatta aralarında bir de Filistinli doktor vardı. Geçtiğimiz hafta Libya Yüksek Mahkemesi idam cezasını onadı. Libya Yüksek Yargı Konseyi ise idam cezasını ömür boyu hapse çevirdi. Ancak aileler ile anlaşma sağlandığı gerekçesiyle bu doktor ve hemşireler Bulgaristan’a gönderildi. Bulgar Cumhurbaşkanı da onları affettiğini açıkladı.
Mahkeme tarafından idam cezasının verilmesi de, bu cezanın sonradan ömür boyu hapse çevrilmesi de ortada işlenmiş ve kesinlik kazanmış bir suçun olduğunu gösteriyor. Ancak Fransa’nın arabuluculuğuyla sonradan Bulgar vatandaşlığına geçen Filistinli doktor ile Bulgar hemşirelerin Bulgaristan’a teslim edilmelerinin ardından, Bulgar Cumhurbaşkanının onların suçlarını affettiğini söylemesi ise sanki ortada işlenmiş bir suçun olmadığı hissini doğuruyor.
Bunu burada bırakıp şimdi bir de Libya Yüksek Mahkemesinin en ağır şekilde cezalandırdığı bu doktor ve hemşirelerin işledikleri suça bakalım: Bu suç, Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin devreye girmesini ve Bulgaristan Cumhurbaşkanının pervasızca affettiğini söylemesini gerektirecek kadar sıradan bir suç mu?
Sıkı durun.
Beş Bulgar hemşire ile sonradan Bulgar vatandaşlığına geçen Filistinli doktorun suçu, Bingazi’de 500’e yakın çocuğa kasten ve bilerek HİV bulaştırmak.
Yani 500 çocuğa bilerek ve de isteyerek AİDS virüsü bulaştırdılar.
İnsan donup kalıyor işte. Söyleyecek söz bulamıyor.
Kim bunu yapanlar… 1’i doktor ve diğer 5’i hemşire. Yani sağlık görevlileri. Yani çocukları sağlıklarına kavuşturmaktan sorumlu olan görevliler. Bu görevliler onlardan 56’sını hayatlarından 426’sını da ömür boyu sağlıklarından ettiler.
Libya, uzun zamandır dış ilişkilerinde sıkıntılı bir dönem yaşıyor. Önceleri idam cezasına çarptırdığı bu Filistinli doktor ile Bulgar hemşirelerin ciddi bir koz olacağı anlaşılmış olsa gerek ki, çocukların ailelerini 1’er milyon dolar tazminat alma noktasında ikna etti. Tazminatlar alınınca, Libya AB ile aralarındaki işbirliğini artırmak ve geliştirmek için AB ile bir anlaşma imzaladı ve çocuklara kasten HİV bulaştıran doktor ve hemşireleri Bulgarista’a gönderdi. Libya, dış ilişkilerinde bir rahatlama sağlamış oldu.
Anlaşmanın taraflarından biri AB’den olunca, doğal olarak insancıl(!) maddeler de içerecektir. İşte onlardan biri: HIV kapan çocuklar, Avrupa’daki hastanelerde ömür boyunca tedavi olacaklar. Bunu AB üstlenecek. Ayrıca çocuklara virüs verilen Bingazi hastanesiyle kentteki bir başka hastane ve tıp merkezi teknik anlamda geliştirilecek.
Sonuç: HİV bulaştırılan çocukların 56’sı öldü. 426’sı ömür boyu tedavi görecek.
Aileler, 1 milyon dolar’a fit oldular. Ne de olsa, çok çocukları var. Ya da yeni bir çocuk da yapabilirler. Ama 1 milyon doları hayatları boyunca kazanamazlar.
Libya, bu durumu dış ilişkilerinde bir rahatlama sebebi olarak kullandı. AB ile anlaşma imzaladı sonra aileler anlaştı deyip, kendi geleceğine, kendi çocuklarına HİV bulaştıran, önce idam cezası verip sonradan müebbet hapis ile cezalandırdığı kişileri bağışladı.
Bulgaristan, Fransa ve AB: Çocuklara kasten HİV bulaştıran vatandaşlarını affettiler. Hatta Sofya’ya indiklerinde, büyük bir maharet işlemişler gibi törenle karşıladılar. Resmi işlemleri bitmeden, onları affettiler.
Oysa onlar, çocuklara, savunmasız çocuklara kasten, bilerek ve isteyerek HİV bulaştırmış, ömür boyu sıkıntı çekmelerini sağlamışlardı. Ama olsun, onlar Libyalı çocuklar. Kuzey Afrikalı, Müslüman çocuklar. Onların 56’sının ölmüş olması, 426’sının yaşamak denilmeyecek bir hayat yaşamalarının da bir kıymeti yok.
Anlaşılan Avrupa hâlâ, Avrupalıların dışındakileri birinci sınıf insan statüsünde kabul etmiyor… Kendi vatandaşlarının özgürlüklerini ciddi manada önemseyen bir Cumhurbaşkanının, aynı ihtimamı masum bütün insanlar için göstermemesi ne kadar acı. Kendi milletinden olan katilleri, başka milletlerden olan masumlardan daha değerli görmek ne büyük bir ilkellik.
Çocuk katilleri, büyük bir coşkuyla karşılandılar. Taammüden adam öldürmek mükâfatlandırıldı. Uluslar arası hukuk bir yerlere sıkışmış olmalı.