Eskiler “Lügat-i sahihadan yeğdir galat-ı meşhur” derlerdi. “Meşhur olmuş bir yanlış kullanım, doğru sözcüğe tercih edilir” demekti.
CHP'nin ve oluşturmak istediği cephenin “Sol” diye tanımlanması da böyle bir galat-ı meşhur niteliğindedir. “Sol cephe” diye tanımlıyoruz ama ne CHP sol, ne onunla birlikte iş tutmaya yönlendirilen DSP sol.
Bu oluşumun ana karakterini “AKP karşıtlığı” belirliyor.
Bir “Anti” cephesi...
Cephenin mimarları, tuzu kuru muhitlerden oy aldıklarını, o çevrenin de “irticanın gelmesi”nden başka sorunu olmadığını düşünüyor ve beyin konforunu hiç mi hiç zorlamıyor.
Niye proje üretsinler ki...
“İrtica karşıtlığı” meydanları dolduruyor nasıl olsa... Üstelik bir de cepheleşme gerilimi oluşmuş...
Bu seçimi de bu gerilim ve karşıtlık motifi götürür.
Bunu söylemek laikliğe aykırı değilse, “Ondan sonrası Allah kerim!”
Ecevit, DSP'yi kurarken “inançlara saygılı laiklik” demiş ve CHP'nin en duyarlı olduğu alanda onunla arasına fark koymuştu.
Ne oldu şimdi o farka?
CHP inançlara saygılı laiklik noktasına mı geldi, yoksa DSP, “inançlara saygılı laiklik”ten vaz mı geçti?
İlginç olan şu ki, şu an CHP'nin oluşturduğu cephe gerilimi de laiklik etrafında teşekkül ediyor ve dini alanı kısıtlama eğilimi taşıyor. Bu durumda DSP'nin yeniden CHP'lileştiğini mi düşünmemiz gerekiyor?
CHP ile DSP'nin birbirinden hiç farkı yok muydu? Bunlar sun'i oluşumlar mıydı? İki parti seçimlere müşterek girmek için neyi konuşuyor? Herhangi bir sosyal projeyi mi? Yoksa kim kaç milletvekili alacak, DSP'nin serveti ne olacak, CHP'nin mevcut milletvekilleri nasıl feragat edecek, bunları mı?
Baykal'a baktığımda gözümün önünde hep, eline avını düşürmüş bir kurnazlık görüntüsü geliyor. “Ecevit'le helalleşme” gibi en dramatik malzemeleri devreye sokan bir siyasetçi siması... Bıyık altından gülen... Mitinglere selam çakan. Tandoğan'la başlayıp Çağlayan'da devam eden, bu sırada spontane halk tepkisi pazarlamasında gözüken, ama ucu İzmir'e ulaştığında damarına CHP iksiri zerk etmeyi gerekli gören bir sima...
“AKP karşıtlığı”nda sadece eski CHP'lileri değil, MHP'nin, ANAP'ın, DYP'nin eskilerini bile ortak cephede buluşturabilecek kadar oportünist bir çizgide seyreden...
İşin garibi buna rağmen, o cenahın zihnindeki “Baykal sendromu”nu aşamayan...
Şimdi bakın, yer yer bazı sütunlarda Baykal'a “Sen en iyisi Cumhurbaşkanı ol!” çağrısı yapılmaya başlandı.
Bunun anlamı, “Bu birliktelik seninle temsil edilmesin” demek. Yani “Bu birlikteliğin başında sen olursan insanlar sana oy vermezler. 2 kere 2, 4 etmez. Gene hüsranla karşılaşılır” demek.
“-Sen en iyisi Chirac rolüne soyun. O da pek sevilmezdi ama, sağ – sol geriliminde sağın temsilcisi olduğu için cumhurbaşkanlığına seçildi.”
Mantık bu.
“-5 artı 5 gelir, iki turlu seçim olur, ikinci turda laik cepheden oy alırsın. İnsanlar öteki yanda AKP'li birisi olunca, eli mahkum oyunu sana verir. İrtica tehlikesi karşısında yüzde 50'nin üzerinde oy alır, Çankaya'ya çıkarsın.”
“-Yeter ki sen şimdi liderlikten vazgeç. solu daha iyi toparlayacak bir isim gelsin.”
Baykal'ın siyasi refleksleri böyle bir projeyi nasıl algılar şimdilik belirsiz. Peşin girdiler dururken, parlak gelecek vaadlerine yönelir mi? Hele oy yüzdelerinin yüzde 70 -80 sağ,, milliyetçi, muhafazakar, yüzde 20-30 sol, kemalist laik... şeklinde dağıldığı bsilinirken, muhafazakar sağ milliyetçi kesimden AKP karşıtlığı sebebiyle öteki cenaha yüzde 20 oy kayması olur mu? Kolay gözükmüyor.
O zaman da, Baykalsızlığa oynayan öteki sol kümelenmeler yabansı kalıyor.
İsmail Cem, önce CHP'den ayrıldı, kendi partisini kurdu, ama sonra amansız bir hastalığa yakalandı, getirdi partisini Baykal'a bıraktı.
Ecevit, CHP'den Baykal'la vuruşa vuruşa ayrıldı, gitti adeta küllerinden doğarak dişiyle tırnağı ile kendi partisini kurdu, sonra terk-i dünya eyledi ve şimdi mirası Baykal'a armağan ediliyor.
Şu anda ötede SHP var, SODEP var, 10 Aralık Hareketi var, sol bağımsızlıkçılar var, Hikmet Çetin, Kumbaracıbaşı, Baykal giyotininden geçmiş Mustafa Sarıgül vs var. Hatta CHP içinde Baykal'a ve onun etrafındaki kemikleşmiş yapıya muhalif olanlar var. Onlar Baykal'a “Sen her şeyi iyi yiyorsun, al bizim derleyip toparladıklarımız da ye” demezler...
Baykal'lı oluşum ise, bunca miting vaveylasına rağmen, hüsranla sonuçlanabilir endişesini beraberinde getiriyor.
Aslında, Baykal bir ara sağa, merkeze, hatta biraz muhafazakar camiaya mesajlar vermeyi ve oradan bir geniş cephe oluşturmayı denedi.
Ama bunun sadece “AKP karşıtlığı” ile gerçekleşeceğini sandı. Üstelik bu karşıtlığı, sağın, merkezin hatta muhafazakarların nasırına basmak demek olan fanatik laiklik söylemleriyle paralel yürüttü. Yani “Bize gelin, o klasik CHP fanatizmi ile sizin inanç özgürlüğünüzün canına okuyalım.” gibi bir absürd mesaj... Herkes aptal, kendileri siyasi zeka küpü ya...
Sandığa kadar gider bu cephe hayali. Orada halk oyuna toslar ve CHP'nin Türkiye'de neye karşılık geldiğini görür.