Muhalefet kulisine adım attığım anda Deniz Baykal'la karşılaştım. Onur Öymen'le birlikte 4-5 kişi yemekhaneye doğru yürüyorlardı.

CHP'de son günlerde üst üste toplantılar yapılıyor.

Önder Sav dışarıdaki büroları kullanıyor, Deniz Baykal ise Meclis'teki makamında kendine yakın isimlerle bir araya geliyor.

Kemal Kılıçdaroğlu ise kafasını kaldıran il başkanının kellesini koparıyor.

CHP'nin derdi dağlardan büyük.

Ülke sorunlarıyla ilgilenecek halleri yok.

Zaten onların sorun olarak gördükleri tek şey var, o da Ergenekon davası.

Ülkenin ana muhalefet partisinin tek gündeminin darbe sanıklarını kurtarma olduğunu düşünebiliyor musunuz?

Avrupa'da Gladio'ya karşı mücadelenin öncüsü sosyalistler oldu. Bizde ise Ergenekon'un kalesi CHP...

İktidar kulisine geçtim.

Milletvekilleri kulisin sağında solunda laflıyorlardı.

Aralarında şike yasasını tartışanlar da vardı.

Varlığını darbecilerle çetecilerle mücadeleye borçlu olan, bu işin bayraktarlığını yapmış bir partinin şike yasasıyla ilgili sergilediği tavrı, kendi milletvekilleri de izah etmekte zorlanıyordu.

Grup başkanvekilleri Nurettin Canikli ve Mustafa Elitaş'ın Başbakan'a sormadan hareket etmeyeceğinin farkındaydılar. Ancak buradaki hikmeti de anlamak istiyorlardı. Biri çıksın bize bu işi izah etsin beklentisi içindelerdi.

Birebir aynı değil ama 1 mart tezkeresi sürecindeki havayı yansıtıyordu.

O zaman da kabine içinde de açıkça tezkereye karşı çıkanlar vardı. Bugün ne kadar isabetli olduğu ortaya çıktı.

Ama AK Parti kapalı grup toplantısı yaparak tezkereyi enine boyuna tartışmıştı. DEVAMI>>>