Daniel W. Drezner
Amerikan yapımı polisiye film izleyenler iyi polis-kötü polis sürecine âşinadırlar. Fikir dosdoğrudur: Şayet suçlu, kendine hâkim olamayacak bir polis tarafından cezalandırılacağından korkarsa, iyi polise itirafta bulunması muhtemeldir. Bu numaraya gerçek polis soruşturmalarında başvurulup başvurulmadığı hakkında hiçbir fikrim yok fakat NYPD Blue, Homicide, Law & Order, Law & Order: Special Victims Unit ve Law & Order: Criminal Intent'de fâiller bu numaraya muhakkak kanıyorlar. İyi polis-kötü polis numarası uluslararası ilişkilerde işler mi? Bu ihtimal üzerinde ciddi ciddi düşünmelidir. Bir hasımla pazarlık ediyorken saldırganca ve hesapsızca hareket etme şöhretine sahip olmak, devlet adamı için faydalı olabilir. Elbette en iyi netice – saldırgan aktörün bile – asla saldırı üzere hareket etmemesidir. Şayet iyi polis, kötü polisin tepesi atmadan evvel bir aktörü kabule ikna edebilirse, polisler istediklerini almış ve ellerini kana bulamadan süreci atlatmışlar demektir.
Bu teori, iyi polis-kötü polis işi uygulamada çalışır mı? Müttefik yapılarında, bazı ulus devletler diğerlerine nazaran, saldırgan eyleme genelde daha heveslidirler. Daha itidalli hükümetler, diğerleri üzerine baskı uygulama hususunda müttefikler arasında yaşanan bu sürtüşmeden istifade edebilirler. Örneğin İran konusunda İsrail kötü polis rolünü oynarken Obama yönetimi iyi polis rolünü oynuyor. Tahran'daki Hamaney/Ahmedinejad rejimine verilen açık mesaj şu: ABD'nin nükleer programla ilgili şartlarına rıza gösterilmediği takdirde, Washington'dan yana bir sıkıntısı olmayan İsrail saldıracaktır. Kötü polis gibi durmak için gerekli sicile sahip İsrail – nükleer emellerini gerçekleştirmelerini önlemek için - 1981'de Irak'a, 2008'de Suriye'ye hava saldırıları düzenledi. ABD ve İsrail'in, hareketlerini ve söylemlerini gerçekten bu şekilde eşgüdümleyip eşgüdümlemedikleri tartışılabilir bir şeydir. Üstelik, iyi polis-kötü polis senaryosu gerektiği gibi oynandığında, dış gözlemciler, iyi polisin kötü polisi güçbela kontrol altında tutabildiği hükmüne varmalıdırlar.
Polis rollerinden herhangi birini oynayacak muhtemel tek aktör müttefikler değillerdir. Başkanlar, yasama onayını gerektiren herhangi bir müzakerede, Kongre'nin mümkün olduğunca dikkafalı ve uzlaşmaz olmasından kazançlı çıkarlar. Başkan, mâkul olmak istediğini ama önünde denetim altına alınamayan şu maverik yasamanın – Lethal Weapon'daki Mel Gibson gibi – olduğunu söyleyerek feryâd eder. Bill Clinton'ın NATO'yu Bosna'da askeri harekâta sevkedebilmiş olmasının nedenlerinden biri, Kongre'nin Yugoslavya'ya uygulanan BM silah ambargosunu delmekle tehdit etmesiydi. Clinton'la, iyi polisle, işbirliği yapma veya Kongre'nin tehlikeli davranışlar izlemesine müsaade etme seçeneğiyle karşı karşıya kalan NATO, işbirliği yaptı.
Bill Clinton'ın, Hillary Clinton'ın kötü polis rolüne karşılık iyi polis rolünü şu geçenlerde Kuzey Kore'de tekrarladığı savunulabilir. Dışişleri Bakanı, Pyongyang rejimini asi bir çocuğa benzetirken, dışişleri bakanının kocası, Kim Jong Il ile üç saatlik bir görüşme ve iki Amerikalı gazetecinin serbest bırakılışını sağlamak üzere dilenecek bir özür için (özür meselesi sözkonusu olmamış da olabilir) Pyongyang'a uçtu.
Son olarak, Başkan yardımsısı Joe Biden var. Obama yönetimi Rusya'yla ilişkilerde "reset" düğmesine basmak için uğraştı. Ancak Biden, geçen ay Wall Street Journal'da yayınlanan söyleşide şöyle dedi: Rusların nüfusu azalıyor, çöken bir ekonomileri var, gelecek 15 yıl ayakta durması muhtemel olmayan bir bankacılık sektörü ve yapısına sahipler, dünyanın onlardan önce değiştiği bir durum içerisindeler ve geçmişin sürdürülebilir olmayan birşeylerine yapışıp kalmışlar.
Başkan yardımcısının kötü polisi oynadığı bir emsal var – Dick Cheney. Biden kötü polis rolünde başarı göstermiş olabilir tabi – fakat Moskova'ya tam olarak hangi mesajı göndermeye çalışıyordu belli değil.
Genel olarak, iyi polis-kötü polis yaklaşımı dünya politikasında sınırlı faydaya sahiptir. İran, İsrail'in şahin hükümeti karşısında pes etmedi (gerçi, adil olmak gerekirse, son zamanlarda başka meselelerle meşguldüler). Korumacı bir Kongre, Doha turunu tamamlamayı kolaylaştırmadı. Bill Clinton'ın iyi polis rolü, rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayabildi ama ne kadar gerekli olursa olsun, kötü görünen bir fotoğraf karşılığında. Biden'in ara sıra tepesinin atmasından hiçkimsenin şüphesi yok ama o stratejiden hâsıl olacak politik faydanın ne olduğu belirsiz.
Teoride, kötü polisin en iyi türü, sahiden serbest ve vurmaya hazır olandır. Bağımsız ama birleşik bir hükümet, bu kısmı, yürütmenin ast üyesinden çok daha iyi oynar. Başka bir ifadeyle, iyi polis-kötü polis oyununu dünya politikasında başarılı bir şekilde yürütmek istiyorsanız, [bilin ki] en başta başarı şansınız yüksek değildir. Ancak bunun üstesinden gelmek için, kayıtsız şartsız, Joe Biden'in Joe Biden olmasına izin vermemelisiniz.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı