Hamas"ın Gazze Şeridinde iktidarı ele almasından sonra İsrail ve Batı geriye kalan bütün umutlarını Filistin devlet başkanı Abbas ve onun El Fetih örgütüne bağlamış durumdalar. Bu durum son derece yanıltıcı olabilir. Abbas"ın siyasi geleceği her şeyden önce barış görüşmelerinin yeniden başlamasına bağlı bulunuyor.
İslamcı Hamas"ın ve savaşçılarının Gazze"de El Fetih üzerinde gerçekleştirdikleri yıldırım hızındaki galibiyetleri bölgedeki bütün stratejik planlama düşüncelerini acele şekilde değiştirmeyi gündeme getirdi ve birbirine karıştırdı. Şimdi şu soru soruluyor: Etkileyici şekilde değişen politik durumlarla en mükemmel şekilde nasıl başedilmelidir? İsrail, uluslararası topluluk (Batılı devletler) ve de Arap devletlerinin çoğu şimdi Tahran tarafından desteklenen Hamas"a karşı bir denge unsuru olarak Filistin devlet başkanı Mahmud Abbas ve onun El Fetih örgütünü yoğun şekilde desteklemektedirler. Bu destek parasal anlamda olduğu kadar, gerektiğinde, askeri anlamda da sağlanmaktadır.
Enteresan olansa; Bugüne kadar El Fetih örgütü liderliğindeki otonomi bölgesininin desteklenmesine karşı açıkça ortaya konulan argümanlar hala geçerliliğini korumaktadır. El Fetih"in Gazze"de rüşvete batmış, çürümüş yönetimi ve kendine karşı her türlü muhalefeti , zamam zaman kanlı şekilde de olsa, bastırması özellikle küçük sahil şeridinin dışındaki dünyaca bilinmektedir. Her iki durum da Hamas"ın 2006"daki seçim zaferinin esas sebeplerinden olup, seçimler durumu daha da karmaşık bir hale sürüklemiştir.
Sadece ılımlı Abbas ki o, doksanlı yılların başında gerçekleştirilen Oslo barış anlaşmasının esas mimarlarından olup Batı için her zaman makbul bir görüşme partneri olmuştur. Fakat El Fetih"in kendisi bu konumda değidir. İşte tam da bu sebepten ve de otonomi bölgesindeki reformaları gerçekleştirmedeki sayısız denemelerinden dolayı Abbas, Arafat"ın karşısına oturtulmuştur. Bu öyle bir imaj ki, ona uzun vadede fayda yerine zarar vermiştir. Abbas"ı İsrail"in bir kuklası olarak görmüş olan ve de hala gören Filistin halkının eksik desteği, Arafat"ın Abbas"ın çalışmalarını sabote etmesine kadar götürülebilir. Şimdi şayet İsrail ve Batı, Abbas"ın safında yer alırlarsa bu, onun halkın gözündeki pozisyonuna hiç bir şekilde yardımcı olmayacaktır.
Ama açık bir El Fetih tarafgirliği de her halukarda, geriye kurtarılabilecek ne kaldıysa, onun kurtarılması konusunda acınası bir deneme olarak kalıyor. İsrail"in ve Batı"nın esas hedefi Hamas"ın tecritini sürdürmek ve Abbas"ın adamlarının Batı Şeria"daki hakimiyetlerinin devamı ve etkinlik kazanmalarını sağlamaktır.
Ama bu ters de tepebilir. Çünkü Batı Şeria hiç bir şekilde saf bir El Fetih ülkesi değil, zira orada da onların güçlü desteği yakın geçmişte unufak olmuştu. Bir buçuk yıl önceki seçimlerde Hamas sadece parlamento seçimlerinde değil, yerel yönetimler için yapılan seçimlerde de bazı büyük şehirleri ve köyleri kazanmştı. O tarihten bu yana Hamas"ın belediye başkanları görevdeler. Nablus gibi El Fetih"in savaşçı ruhunun etkin olduğu bir şehirde yerel meclisin 15 üyesinden 13"ü Hamas mensuplarından oluşuyor. Yine Ramallah yakınlarındaki El Bireh"te 15 üyelikten 9"u ve Kalkilia"da 15 üyeliğin tamamı Hamas temsilcilerinden meydana gelmektedir.
Hamas"ın Gazze"de olduğu gibi Batı Şeria"daki seçim zaferleri her şeyden önce El Fetih grubu elemanlarının içinde bulundukları kokuşmuşluğa, rüşvetçiliğe ve yeteneksizliğe karşı halkın açık bir karşı çıkış insiyatifiydi. Bu seçimlerdeki oylar aynı zamanda Filistinlilerin yaşam şartlarının hissedilir şekilde iyileştirmesi için de kullanılmştı. İşte bu yüzden Abbas"ın ve El Fetih"in desteklenmesi muhtemeldir ki, sorunu Batı Şeria"ya da taşıyacaktır.
Abbas ve onun ılımlı gibi duran organizasyonu gerçekten güçlendirilmek isteniyorsa, Hamas politikaları karşısında Abbas"ın diyalog politikasının gelecekteki Filistin devleti konusunda daha olumlu bir perpektif sunması gerekmektedir. Abbas"ın bu sayede yıllardır inatla koruduğu iki devletli çözüm hatırası Şarm El Şeyh"te bu hafta başında yapılacak dörtler görüşmesiyle geri dönebilir. Çünkü bu, halkının ondan beklediği şeydir.
Bunun yerine İsrail Başbakanı Ehud Olmert sadece vergi gelirlerinin bir kısmını serbest bırakma ve El Fetih üyesi tutuklulardan da 250 tanesini özgürlüğüne kavuşturma teklifinde bulundu.Yaklaşık 10 000 kişilik Filistinli mahkum yanında 250 kişilik bir grubun serbest bırakılması teklifi Abbas"ı güçlendirme yolunda çok zayıf bir adım olarak kalmaktadır.
El Fetih"i güçlendirme planı başarıya ulaşsa bile İsrail ve Batı, Hamas"ın demokratik seçimlerle iktidara geldiğini ve de onun Gazze Şeridi"nin kontrolünü elinde tutması gerçeğini görmezden gelemezler. İsrail başbakanı Olmert, Mahmut Abbas"la sadece Batı Şeria"daki bir Filistin devleti üzerinden ayrı bir devlet fikri konusunda pazarlık edemeyecektir. Çünkü El Fetih de bütün Hamas karşıtlığına rağmen Filistinlilerin birliği fikrinde sabittir. Abbas da ardındaki halk desteğini tamamen kaybetmek istemiyorsa Filistin"in birliği fikrini terkedemez.
Ayrıca Hamas"la El Fetih arasındaki siyasal bölünme sürekli kalamaz. Riyad ve Kahire şimdiden her iki Filistinli grubu yeni bir milli birlik hükümeti kurmaları için ikna etmeye çalışıyorlar.
Fakat Şarm El Şeyh"teki gibi, Olmert ve Abbas arasında yapılan barış görüşmelerinin kısa vadede barış getirmeyeceğinden hareketle, Filistinlilerin Batı Şeria ve Gazze"nin birliği fikrinde sabit olmaları gerçeğinin yanında; görüşen her iki taraf temsilcilerinin konumlarının zayıflığı gerçeği de önemlidir. Abbas"ın yönetim zayıflığı Gazze"deki El Fetih grubunun çabucak çökmesiyle ortaya çıkmış oldu. Abbas şimdi bunun üstesinden gelmeyi Hamas silahlı güçlerine karşı daha şiddetli şekilde hareket etmek ve kendi El Fetih grubu elemanlarının üstüne gitmek düşüncesini açıklamakla deniyor. Fakat Abbas tarafından bildirilen genel silah yasağı anlamsız kalmayaya devam ediyor.
Karşı taraftaki Olmert içinse barış görümelerinin devamı biricik çıkış olarak kalmaya devam ediyor. Bununla da o, İsrail yönetiminin barış için görüşme yeteneği ve isteğini ispatlayabileceğine inanıyor.
Abbas"ın kısa vadede başarı elde etmesinin tek şansı Batı Şeria"daki güvenliği, Hamas"ın Gazze"de yaptığı gibi, yeniden sağlaması ve Batı Şeria"nın sokaklarını silahlı milislerden temizlemesine bağlıdır. Abbas kendi yönetimini ve Filistin idaresini reforme etmeli ve "Tunus Dinazorları" olarak adlandırılan eski El Fetih savaşçılarının yerine genç idareceileri geçirmelidir.
Bir adım olarak İsrail tarafından 2002 yılından bu yana ömür boyu hapis cezasına çarptırılan ve İsarail hapishanesinde yatan karizmatik Marwan Barguti"nin serbest brakılması söz konusu reformlara yardımcı olabilir. Birçok Filistinli için Barguti bir kahraman ve bu yüzden de az sayıdaki kabul gören ve hakknda suçlamalar bulunmyan liderlerden birisi.
Şu sırada Abbas"ın içinde bulunduğu zayıf durumdan dolayı yapması gereken şey yeniden ulusal birlik yönetimi inşası denemsine girişmesidir.
Bu makale Kadir KON tarafından Dünya Bülteni için Almancadan tercüme edilmiştir.