Birkaç hafta önce New York’taki Mısır elçiliğinde, ABD-Mısır ilişkilerinin geleceğini konuşmak üzere  cemaat önderlerinin ve entelektüellerin bir araya geldiği bir toplantıda Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yle görüşme şerefine erdim.  Müslümanca Amerikan rüyası gören – yani maddi başarı ve manevi dirilişin bir bileşkesi – Müslüman bir  entelektüelim.  Mursi’nin cumhurbaşkanlığının vaatleri – pek çok Arap ve Müslüman’ın da inandığı bir vaattir- bunun İslam ve demokrasi için ne anlama geldiği, beni dürten bir gelişme oldu.

Amerika’da yaşadığım yıllarda İslam ve İslam’ın çağdaş dirilişi hakkında çalıştım, yazdım ve ders verdim. İslami dirilişçilik, farklı insanlar için farklı şeyler söyler. Bazıları için o, İslam hukukunun hâkimiyetidir; bazıları için de, özellikle Amerikalı Müslümanlar için, Müslüman dünyanın entelektüel ve kültürel canlılığının geri dönüşü, diktatörlerden kurtuluş ve İslam’ın demokratik geleneklerinin iadesidir.

Araştırmalarım ve yazılarım sırasında bu gayrete küçük bir katkı sunduğumu bile hissediyorum. Fakat burada, ABD’de yaşayan bir gerçek olmaktan daha ziyade entelektüel bilmece olmayı sürdürmektedir.

California Üniversitesinden Halid Ebu el Fadl, George Mason Üniversitesi’nden Abdulaziz Sachedina ve benim gibi Müslüman Amerikalı entelektüeller on yıldan daha fazla bir süredir İslam ve demokrasinin birbiriyle telif edilebilir olduğunu, İslami değerlerin sahih bir şekilde hayata geçirilmesinin demokratikleşmeyi talep ettiğini savunduk. Arap uyanışı veya Arap baharı, bu nevi bir çalışmada dahli olan bizler için İslam ve demokrasinin sırf teoride değil uygulamada da birbiriyle telif edilebilir olduğunu ispatlama fırsatı sunmaktadır.

Arap ve İslam dünyasında Mursi’nin seçilmesinden dolayı iyimser olanlar olduğu gibi bazı Mısırlılar, ABD ve Avrupa’daki bazıları ise Mursi’nin eşitlik vaadinden şüphe duyuyor ve İslam devletini getirmeye çalışacağından kaygı duyuyorlar.

Ancak Mısır’da olanlar, İslam ve demokrasinin birbiriyle telif edilebilir olduğunu ispatlamaktadır. Cumhurbaşkanı Mursi, kendisinin ve Mısırlıların İslami değil, erkek-kadın, Müslüman-gayri Müslim, tüm vatandaşlara eşit muamelede bulunacak sivil bir devlet arayışında olduklarını defalarca beyan etmişti. New York’taki tartışmada bunu bize de tekrarladı.

Bi-hakkın İslami bir demokrasinin yükseliş ihtimali, benim nazarımda Arap uyanışının en heyecan verici vaadidir.  İslami demokrasi, diğer demokrasiler gibi, kamusal alanda İslami değerlerin siyasi vicdanın temeli olması hâriç, vatandaşlarına ve yönetime adâlet ve merhametin peşinden gitmeyi ilham etmektedir.

Cumhurbaşkanı Mursi, İslam ve Mısır hakkındaki anlayışını bizlerle paylaşarak İslam’ın din özgürlüğüne saygı duyduğunu savundu. İslam’ın özünde, insan haklarının ve insan onurunun/şerefinin bulunduğunu söyledi.

Teolojik bir devlet arayışında olmadığını belirtti. Bunun gayri İslami olacağını da savundu. “İktidarın kaynağı olarak milleti (ümmeti veya halkı) görüyoruz ki İslam budur” dedi. Geçmişte, İslami bir devlette hâkimiyet halka değil Allah’a mahsustur diyen siyasi İslamcı grupların iddiasından çok farklıdır bu sözler. Hâkimiyet/egemenlik Allah’a mahsustur denildiğinde insanlar bunu birkaç din adamının yorumladığı İslam hukuku ilkelerinin tatbik edilmesi olarak anlamışlardır.

Öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanı Mursi, demokrasiyi varsayılan durum olarak kabul etmekte ve İslami ilkeleri seçmenlerin izin verdiği ölçüde takdim etmeyi düşünmektedir.

Mursi’ye verdiğim tavsiyelerden biri de Ezher Üniversitesini, İslami ilimlerin en önemli kurumlarından biridir, devletten tamamen bağımsız hale getirmesidir. Ezher’e şu an Mısır devleti nezaret ediyor.

Böylesi bir adım, inanıyorum ki üniversitenin ve fetvalarının otoritesini, meşruiyetini artıracaktır. Üniversiteler, İslami bir demokraside toplumun mânevi vicdanı rolünü oynarlar ve bunu ancak ve ancak devlet nezaretinden azâde olduklarını yapabilirler.

İslam dünyasının otoritatif/yetkin ve yetkili bir sese fena halde ihtiyaç duyduğunu, şu an böyle bir sesin olmadığını söyledim. Bağımsız bir Ezher Üniversitesi buna talip olabilir. Cumhurbaşkanı Mursi muhtemelen bağımsız bir Ezher’in, hükümetini eleştirecek olmasından yahut bölgedeki gayri demokratik ülkelerin, sesi sınırları aşıp kendi halklarının kanaatlerini şekillendireceği korkusuyla bağımsız dini bir otoriteye tepki vereceklerini düşündüğünden dolayı bu konuya girmemeyi tercih etti.

Cumhurbaşkanı Mursi’yi ülke içinde ve dışında bekleyen ekonomik, siyasi ve mânevi sorunlar göz korkutucu gerçekten de. Ancak Arap dünyasında İslami bir demokrasi tesis etme çabalarında ve İslam medeniyetini canlandırma doğrultusunda atacağı büyük adımda ona başarılar diliyorum.

Kaynak: CGNews

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın