Başkan Barack Obama'nın Milli Güvenlik Danışmanı emekli Orgeneral James Jones'un geçenlerde basına sızan 3 sayfalık gizli İran analizinin de bir kere daha gösterdiği gibi Amerika, 'bütün tercihler masada' şeklindeki politikası uyarınca İran'a karşı çeşitli askerî saldırı planları geliştiriyor, bu konuda hazırlıklar yapıyor.
İran da bunlara karşı muhtemel cevaplarını özellikle periyodik olarak yaptığı geniş çaplı askerî tatbikatlarla ortaya koyuyor. Bunlar bazen füze bazen de deniz tatbikatları şeklinde oluyor.

Nitekim, bu çerçevede İran geçen perşembe günü başlayıp bugün sona erecek Büyük Peygamber-5 tatbikatıyla muhtemel saldırıların Amerika'ya çok pahalıya patlayacağını göstermeye çalışıyor. Bu tatbikat İran Devrim Muhafızları'nın kara, hava ve deniz unsurlarının iştirakiyle Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı'nda önemli bir donanma gücüyle icra ediliyor.

Tatbikatta ilk defa yeni geliştirilen, radarlara yakalanmayan, çok süratli, uzaktan kumandalı, taşıdıkları füzelerle düşman gemilerinde 7 metrelik delikler açabilen, böylece bunları kolayca tahrip edebilen Ya Mehdi sürat motor ya da tekneleri de yer alıyor.

Haberlerden anlaşıldığı kadarıyla tatbikatın ağırlık noktası da Hürmüz Boğazı ve çevresi olarak temayüz ediyor. Bu da tabii ki bir strateji icabı; zira İran geçen yıllarda da ilan ettiği gibi muhtemel saldırılar karşısında Hürmüz Boğazı'na müdahale edip burasını kontrol ve güvenlik altına almaya kararlı olduğunu bir kere daha hem Amerika'ya ve hem de bütün dünyaya göstermeye çalışıyor.

Esasen, İran'ın Hürmüz Boğazı'nda kontrolü ele geçirmesi konusu büyük tehlikeler arz eden ve bütün dünyayı etkileyebilecek, çok acı ve pahalı sonuçlara yol açabilecek bir konu elbette. Bunun sebebi malum: Boğaz İran ve Körfez ülkelerinden dünyaya sevk edilen ham petrolün aktığı en önemli ana damarlardan birisi.

Güneydoğusunda Umman Körfezi, güneybatısında Basra Körfezi, kuzey kıyılarında İran ve güney kıyılarında Birleşik Arap Emirlikleri'nin yer aldığı Hürmüz Boğazı çok dar bir boğaz. En dar yerinde genişliği 34 kilometre kadar. Tankerlerin ve diğer gemilerin gelip geçtiği deniz trafik koridoru sadece 9 kilometre genişliğe sahip. Bunun 3 kilometresi gelişler, 3 kilometresi gidişler ve bunların arasında kalan 3 kilometre de bir tür tampon bölge. Boğaz, petrol ihraç eden Körfez ülkeleri ve İran'ın okyanuslara açıldığı tek çıkış noktası. Bölgeden çıkarılan petrolün yüzde 90'ı bu boğazdan geçerek dünya piyasalarına ulaşıyor.

Rakamlarla söylersek günde 17-20 milyon varile yakın ham petrol bu dar boğazdan geçiyor. Bu miktar da dünya petrol arzının yaklaşık yüzde 40'ına tekabül ediyor. Şüphesiz bu muazzam bir miktar sayılır. Bu yüzden de Hürmüz ana petrol damarlarından birisi.

Hürmüz'de tanker trafiğinin engellenmesi ya da durması halinde sadece bir alternatif var: Trans-Arap petrol boru hattı. Yaklaşık 2000 kilometre uzunluğundaki bu hat Suudi Arabistan'dan geçip Kızıldeniz'de son buluyor. Ancak bu hattan sevkiyatın zaman alacağı ve hattan da 17 milyon varilin sadece 3 milyonunun sevk edilmesinin mümkün olabileceği bugünden söyleniyor.

Diğer yandan, ham petrol için az da olsa bu alternatif varken bölgeden dünyaya sevk edilen LPG denen sıvılaştırılmış doğalgaz için hiç alternatif yok. Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin global LPG'nin yüzde 18'ine tekabül eden LPG sevkiyatının başka yerden yapılması şansı bulunmuyor.

Hürmüz Boğazı global ekonomi bakımından işte böylesine önemli bir boğaz. Kapanması ya da trafiğin engellenmesi halinde dünya petrol piyasalarının ne hale geleceğini, durgunluktan çıkmaya çalışan global ekonominin ne olacağını varın siz hesap edin. Petrol 250 dolar mı, daha fazla mı olur, doğalgaz fiyatları nerelere tırmanır, global büyüme trendleri ne kadar düşer... düşünmesi bile çok korkutucu.

İran bütün bunlar için 'Hürmüz Kartı'nı Amerika'yı caydırmak için zaman zaman imaen de olsa masaya sürüyor. Son tatbikatta bu kartı bir kere daha göstermiş oluyor. 'Hürmüz Kartı' anlattığımız gibi sadece Amerika'ya değil, neredeyse bütün dünyaya da gösteriliyor elbette.

Kaynak: Zaman