Başkan Barack Obama' nın İsrail-Filistin barış planı olarak ne zaman ne sunacağına dair hâlâ elle tutulur bir fikrimiz yok.  Diğer taraftan başbakanın özel danışmanı Yitzhak Molcho, Senatör George Mitchell ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında gerçekleşecek olan görüşmeden önce ABD yönetimi ile mutabakata varmaya çalışıyor.

Ortalıkta dolaşan söylentiler Obama'  nın planının öncelikli olarak İsrail Devleti ve gelecekteki Filistin Devleti arasındaki sınırların belirlenmesine odaklandığına işaret ediyor. Zaten Netanyahu iki devletli çözümü hali hazırda kabul etmiş durumda.

Sınırlara odaklanmak mantıklı  görünüyor; zira sınırlar kararlaştırıldıktan sonra İsrail, kendisine eklenecek olan bölgelerde yerleşim faaliyetlerine devam edebilecek ve Filistin Devleti'nin sınırlarında kalacak bölgelerdeki evlerini boşaltacak olan yerleşimciler için yeni konutların yapımına başlayabilecektir.

ABD planı açıkladığında İsrail'deki sınır tartışmaları hat safhaya yükselecek. Halkın ve hükümetin ilgili dinamikleri ve Filistin tarafından dayatılacak kırmızı çizgileri iyi idrak etmesi önemli.

İşte tartışmanın parçası olacak bazı mesele ve ilkeler:

''Yeşil Çizgi'' bir tecrit duvarı değil, bir referans noktası olacak. İsrail perspektifinden bakıldığında tecrit duvarı İsrail'in kendisine eklemeyi planladığı bölgeleri zaten belirtmekte. Filistin perspektifinden bakıldığındaysa tecrit duvarının, Yeşil Çizgi'nin  doğusunda girdiği her yer illegal ve bu nedenle sınırı çizmek için referans noktası olamaz. Quartet üyeleri de dahil olmak üzere uluslar arası toplum çok büyük olasılıkla Filistin'in görüşünü, yani referans noktasının tecrit duvarı değil 1949 ateşkesinin ''Yeşil Çizgi''si olduğunu savunacaklar.

Filistin Devleti'nin yüz ölçümü  Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki alanın yüzde 22'si olacak. Filistinli delegeler mutlaka 1967'de İsrail tarafından kaç bin dönümlük toprağın işgal edildiğiyle ortaya atılacak ve Filistin devletinin tam olarak bu miktardaki toprak üzerinde kurulmasını talep edecek. Filistinliler B.M' nin savaş yoluyla toprak kazanımının kabul edilemezliğiyle ilgili ilkesinden ve bu anlamda Mısır ile Ürdün arasındaki barış anlaşmalarınca ortaya konulan örneklerden alıntı yapacak.

Eski Kudüs ile Müslüman ve Hıristiyan Kutsal Merkezleri de bünyesinde olmak üzere, Filistin devletinin devamı  ve hiçbir İsrail Kontrol noktasından geçmek zorunda olmaksızın doğu Kudüs'le hemhudutluğu; Filistinlilerin, üzerinde hiçbir uzlaşıya yanaşmayacakları temel bir ilke olacaktır.

Batı Yaka'nın sınırları  belirlenirken, Batı Yaka ile Gazze arasındaki fiziksel bağlantının mahiyetini ortaya koymak da ayrıca gerekli olacak. Bir süre kullanılmayacak olsa bile…

Toprak üzerindeki değişiklikler Filistinliler tarafından kabul edilmiş durumda. Filistin'in eski lideri Yaser Arafat bu ilkeyi Temmuz 2000'de Camp David' de kabul etmişti. O günden bu yana Filistinliler değişikliklerin niceliksel ve niteliksel anlamda 1'e 1 zemininde yapılması gerektiğini belirtiyorlar. 1967' den sonra genişletilen Kudüs kentsel sınırları içerisinde kurulan İsrail yerleşimleri/mahalleleri, bölgenin yüzde 1'ine tekabül etmektedir. Açıkçası Gazze şeridinin güneyindeki Holot Halutza bölgesinin toprakları Kudüs topraklarıyla aynı kalitede değildir ve Filistinlerin itirazı bu minvalde kolayca anlaşılabilir.

Filistinliler ayrıca Filistinli vatandaşların bulunduğu Umm al-Fahm gibi bölgelerin ilhakına yönelik hiçbir girişimi kabul etmeyecek. İsrail'in Filistin kökenli vatandaşları ile Filistin liderleri arasında, İsrail yerleşimlerine meşruiyet kazandırmak adına kendilerinin İsrail vatandaşı statülerinin değiştirilmeyeceğine dair açık bir anlaşma var gibi görünüyor. Filistin kökenli vatandaşlar kendilerini Filistin davasıyla tanımlasalar ve İsrail'in yanında bir Filistin devleti kurulduğunu görmek isteseler de, İsrail vatandaşlığını sürdürmeyi talep edeceklerdir. Bu durum onların ikinci-sınıf vatandaşlıklarını sürdürmeleri anlamına gelse bile… Eşitlik mücadelesini İsrail'de sürdürmeyi Filistin'de sürdürmeye tercih edeceklerdir; ki bu da İsrail vatandaşı olarak sahip oldukları sağlık hizmeti avantajları, hareket ve ulaşım özgürlüğü dahil olmak üzere sosyo-ekonomik statülerinde düşüşe yol açacaktır.

Sınırlarla ilgili tartışmaların bir sonucu olarak İsrail'deki Filistinli vatandaşların statüsü mevzu edileceği için, Filistin'de Yahudi vatandaşların varlığı ihtimalini gündeme getirmek de akıllıca olacaktır. Filistin egemenliği altına girmek pahasına da olsa bulundukları yerlerde kalmak isteyen yerleşimciler olacak. Filistin başbakanı Selam Feyyad da,  Filistin egemenliği altında yaşamayı ve Filistin'in kurallarını kabul etmeleri durumunda isteyen Yahudilerin gelecekteki Filistin devletinde rahatlıkla kalabileceklerini belirtti. İsrail'deki Filistinlilerin haklarını, imtiyazlarını ve yükümlülüklerini, Filistin'de bulunan Yahudilerinkine ulamak akıllıca olabilir. Belki de o zaman İsrail'de Filistinlilere yönelik ayrımcılığın sınırları daraltılıp Filistin' deki Yahudilere karşı ayrımcılık önlenebilir.

Filistinliler ülke sınırlarını  İsrail 'in kontrol etmesi olasılığını asla kabul etmeyecek. Olmert' in Mahmud Abbas' a yaptığı son '' ya kabul et ya da vazgeç'' teklifi de dahil bu güne kadar Filistinlilere yapılan her teklif İsrail'in Filistin'den dış dünyaya açılan geçişleri kontrol etme talebine yönelikti. Böylesi bir ''altın kafes''i hiçbir Filistin lideri kabul etmeyecek. İsrail için bunu anlamak da kolay; çünkü İsrail de ülke sınırlarının bir başkası tarafından kontrol edilmesini asla kabul etmez. Hatta belki bundan daha iyi bir egemenlik tanımı da yoktur.

Sınırlar konusundaki tartışmalarda göz önünde bulundurulması gereken ana ilkeler bunlar. Bir de güvenlikle ilgili unsurlar devreye girdiğinde tartışmalar daha da karmaşık hale gelecek. Mevcut İsrail hükümeti ile Filistin liderlerinin bu hususta bir karara varması neredeyse ihtimal dışı.

Şayet başkan Obama ve Senatör George Mitchell bu meseleyi bir an evvel çözmek istiyorlarsa, haritayı masaya koymadıkları takdirde hiçbir sınırın çizilmeyeceğini kabul etmeliler. 

 

Gershon Baskin İsrail/ Filistin Araştırma ve Bilgi Merkezi'nin www.ipcri.org yardımcı CEO 'sudur. Bu makale The Jerusalem Post 'ta yayımlanan ve The Jerusalem Post 'un izniyle the Common Ground News Service (CGNews) tarafından dağıtılan makalenin bir versiyonudur.

Dünya Bülteni için çeviren Zeynep Koca