Yüzünü kurbanın yakınlarına çevirdi ve sakin ve kararlı biçimde tekrarladı: “Tanrı sizi affetsin, çünkü onu ben öldürmedim.” Troy Davis 20 yıldan uzun süredir idamı bekliyordu ve masum olduğunu iddia etmekten asla vazgeçmedi. Hem Amerikan yargı sisteminden sorumlu olanlara hem de bütün toplumuna şöyle seslendi: “Tanrı sizi affetsin, masum bir adamı kanun gereği öldürüyorsunuz.” Prosedürün durdurulmasını ve hükmün yeniden değerlendirilmesini talep eden sayısız çağrı yeterli olmadı: Afrikalı-Amerikalı Troy Davis zehirli iğne ile idam edildi, cinayete kurban gitti. Ne yazık!
1989’da öldürülen Savannahlı polis memuru için o, “kusursuz” katildi. Kurbanın ailesi de tıpkı jüri sistemi gibi, Davis’in masumiyetini gösteren güçlü delillere karşı körleşmişti. Yıllar içinde pek çok tanık, polisten yoğun baskı gördüklerini anlattı ve ifadelerini tekrar gözden geçirdiler: Sanığa karşı hiçbir gerçek delil bulunamadı. Uluslararası kampanyalar başlatıldıysa da bu mahkemenin kararını değiştirmedi. Masum veya değil, artık çok geçti: Davis ölmeliydi. Bize söylenen zamanlamanın bile tesadüfi olmadığıydı: Seçim öncesi dönemlerinde, politikacıların ve sistemin ne kadar güçlü olabileceği gösterilmeliydi. Seçimle ilgili endişeler idam işine hız veriyor: Aynı gece bir başka mahkum daha idam edildi ve üç kişinin daha cezaları çok yakında infaz edilecek. Ne kadar kötücül ve haysiyetsiz bir tavır. Bu nasıl bir demokratik sistem? Gerçekten de çok yazık.
***
Troy Davis siyahtı ve zengin değildi. Eğer mevcut Amerikan yasal sisteminde tutuklanırsanız, bu iki özellik suçunuza işaret eden ilk iki kanıttır. “Makul şüphe” esasen, Casey Anthony gibi beyaz erkek ve kadınlara ve O.J. Simpson veya Dominique Strauss Kahn gibi zengin vatandaşlara ve ünlü insanlara yarıyor. Barack Obama’nın Amerika’sında, yoksul Afrikalı-Amerikalı vatandaşlar için hala başka bir hikaye söz konusu: adaletsizlik bizzat sistemin içinde kemikleşmiş gibi görünüyor. Yine de bu iyi bilinen gerçeklerin ve dayanılmaz adaletsizlik ve taraflılığın ötesinde, sürmekte olan idam uygulaması özünde şok edici ve en azından kuşkulu. Mevcut Batı ve Doğu hukuk sistemleri o kadar kusurlu, eşitlik ve şeffaflıktan o derece yoksun ki, vatandaşların ve medeni insanların; masum, hatta suçlu başka insanların onlar adına idam edilmesini nasıl kabullenebildiklerini merak ediyorum. Düzeltmemiz ve iyileştirmemiz gereken o kadar çok şey var ki: Eksikliklerimiz her zaman sanığa yaramalı. Onu yanlışlıkla öldürmektense, onun lehine bir hata yapmak her zaman daha iyidir.
Geçen yaz çok etkileyici ve dokunaklı bir davaya tanık olduk. 11 Eylül 2011’den on gün sonra Mark Stroman, Müslüman olduklarını sandığı (biri değildi) üç kişiye saldırdı ve ikisini öldürdü. Bangladeş asıllı bir Amerikalı Müslüman olan Rais Bhuiyan üçüncü kişiydi ve ölü taklidi yaparak saldırıdan canlı kurtuldu. Mark Stroman tutuklandı ve neticede ölüme mahkum edildi. Neredeyse on yıl boyunca idamını bekledi ve bu süre zarfında kurbanlarından Rais onu kurtarmaya çalıştı. Bağışladığını belirtti ve adalet sisteminden bu cehennem gibi mekanizmayı durdurmasını ve onu kurtarmasını talep etti. Rais kişisel olarak kendini buna adamıştı fakat Stroman 21 Temmuz 2011’de Teksas’ta idam edildi. Mark Stroman bu dünyadan giderken içtenlikle af diledi; başka bir adam olmuştu. Rais Bhuiyan haysiyet ve merhametin gerçek yüzü, hatta İslami değer ve maneviyatın açık bir kalpten neler yaratabileceğinin canlı örneği haline gelmişti. Bu İslam’ın ne anlama geldiğinin daha derin ve gerçek bir örneği; Suudi Arabistan’da sözde şeytan çıkaran bir kişinin kafasının kesilmesi veya birkaç hafta önce İran’da olduğu gibi, bir adamın vince asılması değil. Bu cezalar, ne sanığın ne de avukatının (ki birisi bağımsız bir avukat tutabilirse şanslı) doğru dürüst savunma yapmasına izin vermeyen, mantıksız yargı sistemleri tarafından verildi. Yine çok yazık.
ABD’de, Suudi Arabistan’da, İran’da veya başka yerlerde idam cezası durdurulmalı. Yargı sistemlerimiz son derece kusurlu, üzerlerinde çok fazla politika ve para baskısı var ve prosedür hatalarına çok açıklar. Şüpheler kurbanlar lehine olmalı ve toplumlarımız haysiyetlerini korumalı. 2005’te idam, fiziksel ceza ve taşlanmaların ertelenmesi için çağrıda bulunmuştum. Yine sıklıkla yoksul ve kadınları hedef alan ve çoğunluğu Müslüman olan toplumlarda, insanlara bu şekilde davranmaya son verilmesinin tam da İslam adına yapılması gerektiğini belirtmiştim. Bugün idam karşısında tavır takınmamızı gerektiren ortak değerlerimizdir. Troy Davis ve Mark Stroman öldüler: İlki açıkça masumdu ve bizim affedilmemizi ümit ediyordu, ikincisi ise suçluydu ve bizden onu bağışlamamızı istedi. Aynada kendimize bakalım; merhametle veya merhametsizce, biraz da olsa haysiyetimiz olduğunu umalım. Sessiz kalırsak hepimize yazıklar olsun.
Kaynak: Star