Soğuk Savaş dönemi, sonuçta barış dönemi anlamına gelmese de sıcak çatışmanın olmadığı bir zaman dilimine işaret eder. Her ne kadar Avrupalıların bir şekilde dahil oldukları bölge-dışı sıcak çatışmalar yaşansa da AB kendi içinde sükunlu bir dönem geçirdi. Ancak bu sükunlu dönemin çok da kendiliğinden, gönüllü bir barışa işaret etmediği ortada. İnsanlık tarihine 20 yıl gibi kısa aralıklarla iki dünya savaşı hediye etmiş bir uygarlığın çocukları olarak ne de olsa savaş yorgunu sayılırlar. Avrupalıların isteseler de savaşabilecek güçlerinin olup olmadığı sorusu, bu 'uzun barış dönemi'nin anlamını kavramamız için yeterli.İki dünya savaşının ardından Avrupa'nın kendine olan güveni sarsıldı, Batı medeniyetinin geleceği, insanlığa vaat ettikleri hakkında üzerinde bizzat batılı düşünürler ciddi sorular sormaya başladı. Sömürgecilik döneminin mağrur Avrupa'sı insanlığa, tarihin gördüğü en kanlı, kitlesel ölümlere yol açan iki dünya savaşını hediye ettikten sonra nihayet dünya düzenin savaşmadan da kurulabileceğini keşfetti. Bu keşfin hiç de masum bir keşif olmadığını takdir edersiniz. Dünyayı doğu-batı, uygar-barbar çelişkisi üzerinde gören Avrupalı bakış açısı, bir dönem emperyalist yayılmacılığı meşrulaştırmak için geliştirdiği argümanlara bizzat kendisinin muhtaç olduğunu insanlığa ağır bir bedel ödeterek gösterdi. Batı dışı toplumları Batının eliyle ilerlemesi, ışığa kavuşturulması, uygarlaştırılması gereken yığınlar gözüyle bakan hatta bir kısmını genetik olarak aşağı bulan, Hegel'de olduğu gibi, ilerlemeci tarih çizgisinin insanlığı mutlak biçimde batıya götürdüğünü, hatta tarihin "Germen bilincinde gerçekleştiği" tezi üzerinde bir medeniyet inşa etmeye çalıştı. Gelinen nokta, tarihi boyunca kanla gerçekleştirmeye çalıştığı Avrupa ittifakı fikri yani Roma'nın diriltilmesi ideali (şimdilik) barışçıl yöntemlerle gerçekleşebileceğine dair ilk kez umutlar yeşerdi.Avrupa kendi içinde böylesi dönüşüm geçirse de bunca farklılıkları AB çatısı altında bir araya getiren tarihi hedef ve Avrupalılık ideali hep aynı kaldı. Doğu-batı zıtlaşması üzerine kurulu bir Avrupalılık fikri hala canlı duruyor. Avrupalılık, büyük ölçüde kendinden olmayanı ötekileştirerek kendi kimliğini inşa eden bir derin hafızaya yaslanarak ayakta durabiliyor hala... Doğuya 'Doğuluğunu dayatan, benimseten, ona biçim veren, hükmeden' oryantalist söylemin AB formatı altında canlılığını koruduğunun farkında olmayanlar ne yazık ki yine doğulular? Toplumların kültürel kodlarını, kendi oluş bilinçlerinin tezahürlerini en iyi okuma araçlarından biri her şeye rağmen medya/lardır. Ellinci yıl dolayısıyla çıkan haber yorumlardan en ilginci The Independent gazetesinde yer aldı. Gazetede "AB'yi sevmek için 50 neden" başlığı altında bir liste hazırlamış. Bunlar arasında 26. madde Türkiye'ye dair; "Avrupa Birliği'ne girme ihtimali Türkiye'yi modernleşmeye icbar etti". "Türkiye'nin modernleşmeye icbar edilmesi" sömürgecilik dönemi oryantalist söylemle ne kadar da benzeşiyor. Sömürgeciliği meşrulaştırmak için "doğulu toplumları despotik yönetimlerden kurtulmaya icbar etme" söylemi? Bu tabirin kullanışı tesadüfi olmadığı gibi ilk de değil. Yine medya üzerinde gidecek olursak, yüzyılın olaylarının kapak yapıldığı Time dergisi de "Türkiye Batıya icbar edildi" ifadesini başlık olarak kullanmıştı. İlk olarak Clinton'un, "Türkiye'nin Batı limanına demirlenmesi" gerektiğini söylemesinin ardından AB ilişkileri ve doğal olarak Amerika ilişkileri yeni bir safhaya girmişti? Hafızamızı yenileyip siyasete dair 'anlam okuması' yapılmadığı sürece yeni tür kolonyalizmin ayak seslerinin duyulduğu şu evrede icbar edilişimizi başarı olarak kazanç hanemize yazmaya devam edeceğiz demektir..Hafızası çok daha derin Avrupa seçkinlerinin "Türkiye'yi icbar ediş"leri karşısında Türk seçkinlerinin eli kola bağlı, kimi zaman da gönüllü tavırları bizim değil yeni kolonizatörlerin işini kolaylaştırıyor. Dünya siyasetini anlam okumasına tabi tutamayan başta muhafazakar siyasetçilerin AB ilişkilerini "tango dansı"na indirgeyen son derece apolitik yaklaşımları, hafiflikleri icbar edilmeye hazır hale getirildiğimizin göstergesidir.