Hoca, ekranda bağıra bağıra konuşan adamın yüzüne baktı ve şöyle dedi;

 

            Ey oğul;

            Kuru cihan içinde davan, İ"layi Kelimetullah değilse, bari cihangirliğini mal-u ayalinin haysiyetine halel getirmeden yürüt. Ama unutma, ruz-i cezada sana sual ederler.

            Ömrünü, adandığın yolu ve üstlendiğin davayı bu iz"an üzre tamamla.

            Dedelerinin borcunu, dedelerinden sana kalan mirasla ödemeye kalkma. Ola ki, hiçbir şeye sahip olmadığın anlaşılırsa, İ"layi Kelimetullah davasındaki korkaklığın gibi kuru cihangirlik davasında da beceriksizliğinle rezil rüsvay olma…

 

            Ey Oğul;

            Kökü mazide kalan Ati olarak, ecdadının zaferiyle mağrur olacağına, ahfadının istikbali için ağla. Sana kalandan daha fazlasını Ati"ye bırakamıyorsan, kılıç artığı kelleler gibi tarihiyle mağrur olup, talihiyle mağdur olanlardan olma.

            Meryem"in kucağında bir mucizeyi telkin eden İsa gibi senden bir mucize beklemiyor ahali. Ama en azından bildiklerini tebaanla paylaş. Bilmediklerini de kafana zorla sokarak tearüf-i cahil istihzaına gelme.

            Öküzünü iyi bağla, çiftini sıkı sür, derin sür ve doğru sür. Ki gül diye ektiğin tohum, diken olarak bitip sana batmasın.

 

             Ey Oğul;

“camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, mü"minler asker” hezeyanıyla elde ettiğin iktidarı, katedral zangoçlarına karşı eğdirme.

 

            Ey Oğul;

Hande-i hürremden, gevr-i şadiden ve gulgule-i cemden geçen seleflerinin zebun olan akibetinden ders çıkarmayı unutma. Beşeri hâkimiyet muvakkattir, cihane sığmayan İskender"in bir mezara nasıl sığdığı hakikatinden uzak durma.

            Bu vatanı hıyar tarlası zannedip her karışını sürmeye kalkan zengin fellahların, senin ahalini koyun gibi görüp bir celep gibi kırkmasına müsaade etme.

 

            Ey Oğul;

            Herkes senin düşüncene katılıyorsa ve her konuştuğuna bir ağızdan âmin diyorsa, düşüncenin doğruluğundan kuşku duy. Bil ki dibek döğenin “Hık” deyicisi olan ahalin, başına bir şey geldiğinde “Gık” demeyecektir.

 

            Ey Oğul;

            Bir garibanın halini sorarken ya da bir ta"ziye mesajı okurken miting kürsüsünden nutuk atar gibi konuşma. Zira sesinin tonu, ruhunda hissettiklerinle uyuşmuyorsa devirdiğin çamlardan dayaklık bir sopa bile çıkmaz.

 

            Şimdi biraz daha ciddi olursak yani Ey oğul;

            Senin istikametin senden öncekilerin açtığı yoldur.

            Sen ki kıtalar boyu at süren; gittiği yere cömertlik, gittiği yere aydınlık götüren ve Babil"den Endülüs"e uzanarak tarihini fetihlerle taçlandıran bir inancın varisisin. Bugün bile yediğin cihan meyvelerini o inancın topraklarında büyüyen ağaçlardan devşirdiğini unutma.

                       

            Ey oğul;

            Sen ki menzile ulaşmadan can vermeyi can verene ihanet sayan bir davanın adağısın.

Unutma ki bir çöp kibritin ömrü bir ocağı tutuşturmakla sınırlıdır. Yurdunda tek bir ocak kalsa bile bir kibrit çöpü gibi kendini feda etmekten kaçınma. Ola ki tutuşturduğun ocaktan bir hürriyet ateşi yayılır.

           

            Ey oğul;

            Bu inancın iftihar dolu geçmişine iyi bak. Orada zafer, orada hürriyet, orada barış, orada kardeşlik göreceksin. Sana devreden bu mirası kullanırken hor ve hoyrat davranma. Geçmişinle iftihar ettiğin kadar geleceğin için de çalış. Sana bırakılandan daha fazlasını nesline bırakmak senin vazifendir. Bu vazifeni ihmal etme ki gelecek nesil seninle iftihar edeceğine ar etmesin.

            Kılcını sana dost gibi görünen ihanetkârların kınında saklama. Kın kimin belindeyse kılıç ona aittir. Öfken kınında çürümedikçe kılıcına davranma. Unutma ki hayat, inanç ve mücadele ile şereflidir. Sakın ola ki muvakkat makamlar için kardeşlerine husumet besleme. Ve bilesin ki kin ve husumet sadece hak namınadır. Hak mücadelesinde tuttuğun mevzi senin şerefindir. Sıkı dur, Sarsılma ve asla teslim olma.

 

            Ey oğul;

            Sen ki eğilmeden, bükülmeden ve asla taviz vermeden ve hiç durmadan yürüyen dava ordusunun neferisin. Ama unutma ki zulüm varoldukça bu haklı mücadelen devam edecektir. Bu öyle bir mücadele ki; ölmek var ama yenilmek ve teslim olmak yoktur. Senin teslimiyetin ancak üzerinde hak sahibi olan yüce Allah"adır. Bil ki o hayattan önce ölümü yarattı. Senin için hayat ölümden sonra başlıyor. Ve o hayata bütün inancını kuşanarak hazırlan. Zira bu muvakkat ömrü ihanetle kirletirsen bilesin ki asıl hayatta da rüsva olursun.

           

            Ey oğul;

            Bilesin ki  “ALLAH” diyenin ayaklar altında çiğnendiği bir dönemin davacısıyız. Kollarımızı verdik ama bayrağımızı düşürmedik. Bu bayrak, kıtalar boyu uzanan mazlum vatanların semasında solmadan ve pörsümeden şerefle dalgalandı. Bu bayrak yeryüzü bayrağıdır. Aya ve yıldızlara andolsun ki bu bayrak bütün mazlumların zafer müjdesi olacaktır. Düşmanların istemese de, sen bu dava için sefere çıkmasan da unutma ki Allah nurunu tamamlayacaktır. Ama sana olan hakkımı nefsimi elinde tutan ilahın adaletine havale edeceğimi unutma.

            Senin yerin; mazlumların, sahipsizlerin, kimsesizlerin, ezilmişlerin ve terkedilmişlerin yanıdır. Sakın ola dalkavukların iltifatına itibar etme, ama mazlumun suskunluğundan kork. Memleketinde susanların sayısı hesaplanamayacak kadar çoksa, emniyette olmadığını idrak et. Zira bir ağaçtan beşik yaparak çocuğunu merhamet ve ninniyle büyüten bu necip millet, aynı ağaçtan darağacı yaparak ihanete taraf olan öz evladını yüce adalete teslim etmeyi de merhametten bilir.

 

            Ey Oğul;

            Unutma ki her nefis ölümü tadacaktır. Ve her insanın hayatında bir kere ölüm vardır. İman ve şuurla sürdürdüğün hayatın hak yolunda izzet ve şerefle nihayet bulması için rabbine dua et.

            Artık bizden öncekilerin bize devrettiği şanlı mücadele bayrağını senin şerefli ellerine emanet ediyorum.

            Unutma ki senin davan şekil değil şuurdur. Bu şuur, sen mücadele ettikçe çektiğin sancılarla büyüyecek.

 

            Aya ve yıldızlara and olsun ki;

            Her türlü acı ve sancıyla bugüne kadar getirdiğimiz bu dava, yıldızların doğumu kadar ezelidir.

            Yine Aya ve Yıldızlara and olsun ki;

            Yorulmadan, bıkmadan, usanmadan, yılmadan ve tereddüt etmeden bu güne kadar getirdiğimiz dava yıldızların ömrü kadar ebedidir.

            Şimdi bu ezel ve ebed sonsuzluğu içinde senden beklenen;

            Senden öncekilerin açtığı yolda taviz vermeden bu şanlı bayrağı liyakat bilinciyle zirveye taşımaktır.

Allah"a Emanet ol…

 

Ve adam, Hoca"nın yüzüne bakıp bakıp;

 “Kim bu adam yaa!...bunun ağzı ne söylüyor böyle?” dedi.