Irak işgalinin ilk günlerinde savaşa bir ad aranıyordu. Literatüre katkı sağlayacak beyin fırtınalarının estirilmesine fırsat kalmadan George W. Bush, dilinin altındaki baklayı çıkarmıştı: ?Bu bir Haçlı Seferi?dir? Evangelist kimliği ile bilinen Bush, bu savaşı ?Tanrı adına? yürüttüğünü ve görevi direkt ?göksel bir merci?den aldığını söylemişti. Haliyle bu tanımlama özellikle İslam dünyasında ve savaşa taraf olmayan batılı aydınlar nezdinde çok tepki çekti. ABD, Birleşmiş Milletler (BM) kararına rağmen başlattığı bu savaşta, İslam dünyası ve demokratik batı kamuoyunu ikna etmek için (Savaşı, Iraklıların kurtuluşu ve demokrasi için yaptığını söylüyordu) müthiş bir halkla ilişkiler çalışması yürütmüştü. Beyaz Saray?ın yürüttüğü halkla ilişkiler çalışmaları Bush?un beklenmedik bu açıklamasıyla sekteye uğrayınca da, imajmakerlar devreye girdi ve bu tanımlamanın gaflet anında dillendirilmiş, dikkate alınmaması gereken bir ?cümle? olduğunu söylemişlerdi.. Bu cümleyi söyleyen kişi gaflarıyla ünlü bir devlet başkanı olunca dünya kamoyunu ikna etmek güç olmadı. Neticede, ?Delidir, ne yapsa yeridir? sözü tüm dünyada kabul görmüş, cihanşümul bir sözdür. Kamuoyunu buna ikna etmek için de, inanılmaz bir plan devreye sokuldu. Hemen Bush?un ?saf? olduğu yönünde bir imaj çizildi. Hatırlarsanız tam da o sıralarda George W. Bush?un IQ seviyesi ile ilgili haberler yapılmıştı. Bir liste vardı hani, George W. Bush, son birkaç ABD Başkanı arasında ?en düşük IQ?ya sahip lider olarak belirlenmişti. Sadece bu mu? Tam da o sırada asrın icadı olarak anılan Ginger?dan Bush?un düştüğü haberleri sızdırıldı basına. Biz de herşeyi bırakıp, ?Hani kimse bunun üzerinden düşmeyecekti. Bush, nasıl düşmeyi başarmış? diye düşünmüştük bütün dünya? Ve demiştik ki, ?bu adam ne kadar saftır ya!? Bütün bunlar birer halkla ilişkiler çalışmalarının bir ayağıydı. ABD, Bush?u ?saf? bir lider olarak gösterip, bunu kendisi ve ülkesi için bir avantaja dönüştürdü. Neticede ?saf olanlar? bütün dinlerde ve beşeri sistemlerde masumdur. Herhangi bir cezai ehliyetleri yoktur. Bunu başardılar da? Bush ne dese hepsini unuttuk, affettik onu. Hatta Bush, çoğumuza eğlenceli ve hayli renkli bir lider olarak görünmeye başlamıştı değil mi? Sonra ne oldu? Kamuoyu bilinçaltında bu savaşın bir ?Haçlı Seferi? olmadığı görüşü oluştu. Haçlı Seferi değilse peki, neydi bu? Ne olacak? Bu, Irak?a demokrasi getirmek için düzenlenen bir operasyondan başka bir şey değildi. Ancak önceki gün yaşanan bir gelişme bütün her şeyi ters yüz etti. Tarık Aziz?i unutanınız var mı? Kalın mercek gözlüklü, ağzındaki Havana purosuyla poz vermeyi seven, Saddam?ın hemen yanındaki figürdü. Saddam?ın yardımcısıydı. Yani Irak Devlet Başkan Yardımcı?sıydı. Saddam?ın aldığı bütün kararlarda ikinci imza onundu. Şii Katliamı, Halepçe Katliamı ve Baas karşıtı sunni Arap muhaliflerinin susturulmasında, Saddam?dan sonra ikinci ?mes?ul? kişiydi. ABD?nin yayınladığı 55 arananlar destesinin 43?üncü kartıydı. Savaş başladığında Tarık Aziz ortadan kayboldu. Bağdat düştüğünde de ortaya çıkıp işgal güçlerine teslim olmuştu. Aziz?den sonra Saddam dahil arananlar listesindeki diğer 52 kişi de yakalandı. Bir tek Kimyasal Ali lakaplı İzzet İbrahim El Durri kayıp hâlâ? Gerekli adli hazırlıklar tamamlandıktan sonra yargılama başladı. Irak Devleti?nin 1 numaralı adamı Saddam Hüseyin, hakkındaki onlarca dosya görüşülmeden daha ilk dosyada (Şiilerin öldürülmesi), idama mahkûm edildi. Ardından Saddam?ın üvey kardeşi Barzan ve Taha Yasin Ramazan da aynı cezaya çarptırıldı. Saddam, Barzan ve Taha Yasin Ramazan idam edildi. Ancak sırası savulan 2. adam Tarık Aziz?e bir şey olmadı. Tarık Aziz hakkında tek bir dava bile açılmadı. Neden peki? Çünkü Tarık Aziz, Saddam kabinesinin tek Hıristiyan üyesiydi. Suçlu da olsa, Saddam?ın yardımcısı da, suçlular listesinin iki numaralı adamı da olsa o masum kabul edildi. Çünkü onun dini farklıydı. Diğerleri Müslüman, o Hıristiyandı. Prostat kanseri olduğu için hapishanede tedavisi süren Tarık üç dört ay içerisinde Roma?ya gidecek. Ve ömrünün kalan bölümünü orada huzur içinde geçirecek. Tarık Aziz?in avukatı Asım El Gazavi, müvekkilinin Papa?dan ve İtalyan yetkililerden gerekli onayı aldığını ve iltica başvurusunun kabul edildiğini belirterek, şunları söylüyor: ?Müvekkilimle ilgili bir dava yok. Sadece ifade veriyor. 2-3 ay sonra tanıklık yapmasını gerektirecek bir dava da kalmayacağı için bırakılacak? ?Tanıklık yapmasını gerektirecek bir dava kalmayacağı için? sözünden ne anlaşılıyor? Yani diyor ki, ?Bütün suçlular tek tek idam edildikten sonra Tarık Aziz serbest bırakılacak!? İyi de ya Tarık Aziz? O suçlu değil. Peki ne? O dini bütün bir Hıristiyan. O kadar. Hıristiyan olmak da suç olmadığına göre? Adalete bakar mısınız? Şimdi bütün bunlardan sonra bu savaşın ne savaşı olduğuna dair kuşkusu olan var mı? Bugünden itibaren George W. Bush?la ilgili bütün düşüncelerim değişmiştir. Bush, ne olursa olsun en azından dürüsttür. O, ?Bu bir Haçlı Seferidir? demişti. Zaman onu haklı çıkardı. Evet Sayın Başkan! Tam da arz ettiğiniz gibi: ?Bu bir Haçlı Seferi?dir!? Acele bir Selahaddin aranıyor!!!