Gerek içerdeki tabanı gerekse diyasporadaki destekçileriyle Hamas, Arap devrimleriyle resmi olarak sempatik bir ilişki geliştirdi. Mısır ve Tunus'ta devrimlerin hızlı bir şekilde ve kısa bir süre içerisinde sonuçlanması işini kolaylaştırırken açık ve net bir tavır alma noktasında yolunu açan bir işlev gördü. Ancak aynı şeyin Libya ve Suriye meselesinde tekrar ettiğini söylemek mümkün değil.

Suriye'de ayaklanmaların patlak vermesi, Hamas'ı zor duruma soktu, mutedil çizgisini muhafaza etme kabiliyetini bir çok nedenden dolayı sınırladı. Bu nedenleri saymak gerekirse, Şam'da hareketin merkez bürosunun bulunması, Şam yönetiminin bölgede oynadığı merkezi rol, ayrıca ayaklanmanın yaklaşık bir sene civarında sürmesi, Suriye rejiminin işlediği iğrenç katliamlar ve suçlardır. Bütün bunların tamamı, Hamas'ın devrimle kendisi arasına mesafe koymasına izin vermedi.

Hamas, başından beri siyasi büro başkanı Halit Meşal'in dilinden, halkın taleplerine kulak verme, bölgede olan biteni doğru bir şekilde okuma siyasi, sosyal ve ekonomik reformların kapsamlı bir şekilde hayata geçirilmeye başlanması gibi nasihatlerde bulundu. Meşal, bu konuda Hizbullah'tan yardım talep etti ve bunun üzerine rejim reformların bir an evvel hayata geçeceğine dair resmi güvence verdi. Ancak gayri ciddi rejim, baştan beri tutturmuş olduğu çizgiyi sürdürme ve kendi belirlediği bir alan içerisinde hareket etme konusunda kararlıydı. Ve böylece Suriye devlet başkanı, geçtiğimiz Nisan ayında Halit Meşal'den, Katarlı dostlarıyla ve Şeyh Kardavi ile arasında arabuluculuk yapmasını, rejimin kontrolü dışındaki el Cezire Televizyonunun yayınlarını durdurması noktasında ikna etmesini istedi. Meşal, buluşma fırsatını değerlendirerek Doha'ya hareketinden önce Suriyeli yetkililere halkın taleplerine kulak verme ve reform nasihatinde bulunmayı ihmal etmedi. Katarlı dostlarıyla ve Şeyh Kardavi'yle olan buluşmasında müttefiklerinin barış, istikrar ve güvenliği konusunda uzlaşma sağlandı, rejime içinde bulunduğu sıkıntılı durumu aşma hususunda yardım etme kararı alındı, ancak salt güvenliğe dayalı çözümlerden uzak durması, hızlı ve ciddi reformlar yapılması, ayağa kalkmış sokağı teskin etmek için reformların hızla hayata geçirilmesi nasihatinde de bulunuldu.

Hamas lideri Şam'a döndüğünde, Esed kendisine randevu vermedi, bunun yerine General Ali Memlük'le görüşmeye mecbur kaldı. Meşal bu görüşmede Suriyeli askeri yetkiliye, Doha'daki görüşmelerini aktardı. Bu görüşmenin ana ekseni, "şayet Suriye rejimi başkalarından yardım istiyorsa önce kendisi kendisine yardım etmeli" mesajından oluşuyordu. Ancak Meşal, görüşmeden çıktıktan sonra çeşitli basın yayın organlarına görüşmenin içeriğiyle ilgili, kendisinin Katarlı yetkilileri ikna ettiği, Meşal'in Suriye'nin resmi çizgisini benimsediği (Suriye'nin resmi çizgisi ülkedeki olayların önemli bir bölümünün silahlı çetelerin, yankesicilerin, terörist grupların işi olduğu) yönündeki haberlerin sızdırıldığını gördüğünde şaşırıp kaldı. Müthiş bir öfke duymasına ve aşağılanmaya maruz kalmış hissetmesine rağmen, Suriye devrimiyle ilgili ilk resmi açıklamasında son derece dengeli bir dil kullandı, Suriye ile dayanışma içerisinde olduklarını, gerek lider kadrosuna gerekse halka mevcut sıkıntılı durumu aşma noktasında güvendiklerini ifade ederek, ülkede bir an evvel ulusal barışın sağlanması temenni edildi.

Açıklama rejimi memnun etmedi. Rejim, hareketten açıkça ülkenin resmi çizgisini benimsemesini, onu savunmasını, diğer küçük Filistinli gruplarla birlikte, direnişten yana olan Suriye'yi hedef tahtasına koyan sözde komploya karşı dayanışma içerisine girmesini istedi.

Ancak Hamas'ın kendisinden istenenleri yapması mümkün değildi zira Filistin içindeki halk tabanının Suriye devrimine verdiği büyük desteği görmezden gelemezdi. İşte bununla birlikte harekete karşı ilan edilmemiş bir savaş başlatıldı ve çeşitli uydu kanallarında hareketin aslında ABD'nin işbirlikçisi ve ajanı olan İhvan-ı Müslimin'in bir parçası olduğu yönünde propagandalar yapıldı. Resmi olarak ama yine ilan edilmemiş bir şekilde Hamas'tan Suriye'de herhangi bir örgütsel faaliyette bulunmaması, Hamas liderlerinin de güvenliklerini sağlayamama nedeniyle gidiş gelişlerini azaltmaları istendi. Hamas mesajı aldı ve liderleri güvenlik açığını hissettikten sonra durumu daha iyi algılamaya başladı. Durum o dereceye vardı ki Hamas'ın bazı liderlerine yönelik suikastte bulunup bunun suçunu başka terörist grupların üzerine atmaya kadar varabilirdi. Bunun üzerine alt düzeydeki liderlerine mümkünse Suriye'yi terk etmeleri tavsiyesinde bulunuldu, ardından geçtiğimiz Kurban Bayramı'ndan sonra yaptığı genişletilmiş istişare toplantısında en geç 25 Kasım itibariyle Suriye'yi kesin bir şekilde terk edilmesi kararı alındı. Söz konusu tarih Halit Meşal'in Amman ziyaretine denk geldiğinden ziyaret tehir edildi, ancak kararın uygulanmasına hemen başlandı, hareketin lider kadrosunun aileleri teker teker Suriye'yi terk etmeye başladı. Bu kadro, kalacakları uygun bir yer arama amacıyla çeşitli Arap başkentleri arasında gidip gelmeye başladılar. Meşal'in Amman ziyareti, Hamas'ın Suriye'yi terk etme girişiminin açıkça ilanı mesabesindeydi. Ancak hareket ileriki günlerden meydana gelebilecek muhtemel gelişmeleri hesap ederek Hamas'ın bazı kadrolarını ülkede bıraktı.

Geçmiş verilere dayanarak kesin bir şekilde, resmi ve neredeyse nihai bir kararla Hamas liderlerinin Suriye'den kendilerine başka bir mekan aramak maksadıyla ayrıldığını söylemek mümkündür. Ancak hareketi ilgilendiren en önemli sorun, bazı ülkelerin hareketin üyelerini toplu olarak değil bireysel olarak misafir edebileceğini bildirmesidir. Örneğin Katar, sadece Meşal'i kabul edebileceğini yanında hareketin medya ve siyasi ofisini ise konuk edemeyeceğini söylerken Kahire yönetimi de de ailesi halen Kahire'de ikamet eden Musa Ebu Merzuk'u o da ancak geçici olarak kabul edebileceğini açıklamıştır. Bu arada Kahire'nin doğusundaki mahallelerden birinde bir binanın, hareketin ofisi ve liderleri için kiralandığı, liderlerden bir kısmının Sudan'a diğer bazılarının da Türkiye'ye gideceği yönünde haberler basına sızmıştır. Özetle hiçbir ülkenin hareketin lider kadrosuna ve siyasi kanadına toplu olarak izin vermesi söz konusu olmadığından, buradan, Hamas içerisindeki liderliğin Filistin dışından Gazze'ye kaydığı sonucu çıkarılmaktadır. Bu da siyasi büro hiyerarşisi içerisinde büyük değişiklikler meydana geldiğini ya da önümüzdeki dönemde geleceğini gösteriyor. Buna göre Halit Meşal'in hareketin siyasi bürosunun başına bir kez daha adaylığını koymayacağını ilan etmesi, bölgede yavaş yavaş kristalize olmaya başlayan yeni gerçekliklere uyarlanma çabası olarak yorumlanmaktadır.

Dünya Bülteni için Lübnan'da yayınlanan el Müstakbel gazetesinden Faruk İbrahimoğlu tarafından tercüme edilmiştir.