Afrika kıtasının en önemli projelerinden biri büyük bir umut ışığı yayarken Güney Sudan’da iç savaş çanlarının çalması üzücü ama sürpriz değil. Özellikle de Mısır’ın Nil nehri ile Kongo nehrini birbirine bağlamak için kendi toprakları üzerinde hesaplamalara başlamasıyla, Güney Sudan’da birkaç gün önce başlayan iç savaşın üst üste gelmesi tesadüf değil.
Detayları hatırlayalım:
1) Sudan’ın kuzeyinde ve güneyinde başlayan ve güneyin ayrılmasıyla sonuçlanan savaşın son dalgası, “jonglei” projesiyle yeni bir boyuta geçti. Mısır ve Sudan’ın Nil sularındaki paylarını katlayacak olan proje için hafriyat makineleri sondaj alanlarında hala bekletiliyor.
2)4700 km. hem derinliği, hem de Amazon’dan sonra dünyadaki akış ve bolluğuyla dikkat çekiyor. Kongo, bir devlet olarak Afrika’nın suyunun yarısına sahip.
Kongo nehrinin suyu özel bir yere sahip. Ortalama güç akışı saniyede 40 bin metreküpü aşıyor. Bu da Afrika kıtasının ihtiyacı olan elektrik üretimi için büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. Buna rağmen ülkenin büyük bir bölümü ilkel yollarla ışıklandırılıyor. Nehri sağdan ve soldan büyük bir şebeke ağı besliyor. Bunun en büyüğü orta Afrika’dan akıp Kongo nehriyle buluşan Ubangi nehri.
Uzun yıllar yapılan çalışmalar ve geliştirilen projelerle birlikte Kongo nehri üzerinde bir dizi siyasi anlaşmalar imzalandı. İlki, 25 Ocak devriminden bir ay sonra Mart 2011’de 10.5 milyon dolarlık hibe içeren bir anlaşma. Kongo bölgesel eğitim merkezindeki kadroların iyileştirilmesi, 30 su kuyusunun açılması, tarım ve otlatma ihtiyacını karşılamak için barajların inşa edilmesi ve hidroelektrik enerji üretimi için çok sayıda baraj inşası çalışması anlaşmanın bazı maddeleri. 2011 Temmuz’unda imzalanan anlaşmada ise, iki nehri birleştirme projesi var. Bunun için çalışmalar 2012 Ocak ayında başladı. Mısır, Kongo’da bu proje için “Sarko” adında özel bir şirket kurdu. Bu şekilde hem Kongo’nun doğal avantajlarından faydalandı hem de gerek petrol arama çalışmaları gerekse elmas altın gibi madenleri elde etmede büyük imtiyazlar kazandı. Sarko’nun Mısır jeolojik araştırmalar protokolüyle işbirliği içinde olması Mısır’ın Kongo’da tüm projeler için teknik destek almasını da sağlıyor.
1980 yılında yayınlanan bir Amerikan araştırmasında projenin avantajları şöyle sıralanmıştı:
1) İlk aşamada Mısır yıllık 95 milyar metreküplük suya sahip olacak. Bu 10 yıl içerisinde 112 milyar metreküpe ulaşacak ki bu da batı sahradaki ekili alanların yarısının büyümesini sağlayacak.
2) Mısır, Sudan, Kongo ve Güney Sudan 18 bin megawatt yani Afrika’nın üçte ikisine yetecek kadar elektrik enerjisi üretebilecek. Bu da Asvan barajının sağladığı enerjinin 10 katı demek. Bunun mali değeri ise 3.2 trilyon dolar.
3)Mısır Sudan ve Kongo için 320 milyon hektar ekili alan sağlanacak.
Mısır’ın ise bu proje için hedeflediği başka avantajlar var:
1) “Rakip” Etiyopya’ya karşı avantaj elde etmek, kendi gelişimini sürdürebilmesi için Kongo, Sudan ve Güney Sudanla bağlantıları artırmak ve Kahire’yi kara kıtanın en önemli başkenti konumuna getirmek.
2)Su seviyesini 500 metreden 2000 metreye çıkarmak için dev pompa istasyonları kurmak. Bunun yanı sıra saatte 300 milyar watt’a ulaşacak bir güç üretimi için büyük bir proje geliştirmek ve bunun için elektrik jeneratörleri yaptırmak. Bu hedef gerçekleşirse Afrika kıtasının tümünü aydınlatacak elektriğe sahip olunacak.
3)Her dört ülkede de 200 km’lik aralıklarla 4200 km uzunluğunda kentsel yerleşim yerleri kurmak.
4)İskenderiye’den Cape Town’a uzanan bir demir yolu inşası başlatmak. Bu sayede Mısır Güney Sudan’la ve Uganda’yla birleşebilecek. Bu şekilde, içinde Mısır’ın olmadığı ve Port Sudan’dan Atlantik Okyanusu’na kadar 14 Afrika ülkesini birbirine bağlayan yatay hat iptal edilmiş olacak.
5)Mısırın enerji ve su sorunu süresiz bir şekilde çözülmüş olacak. Mısır istihbarat birimi, askeri mühendislik heyeti ve sulama bakanlığı bunun için çalışmalar yapıyor ve şirketlere bu konuda fırsatlar sunuyor. Fırsatlar doğal olarak Mısırlılarla sınırlı.
Kaynak: Muhammed Taime / Middle East Online
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız