Yeni bir trend yükseliyor. Aniden çok güçlü kadınlar alenen feminizmi benimsiyorlar. Facebook'un baş işletme görevlisi Sheryl Sandberg, geçenlerde yayımlanan 'Omuz Verin: Kadınlar, Çalışma ve Liderlik Etme İradesi' kitabında, kadınların  "içselleştirilmiş devrim" başlatmaya ihtiyaçları olduğu görüşünü muhafaza ederek yeni bir tür feminizmi savunuyor.

Sandberg'in feminist manifestosu,  Anne-Marie Slaughter'in çok tartışılan ve hızla dergi tarihinde en çok okunan makale haline gelen Atlantic dergisindeki fikir yazısı "Niçin Halen Kadınlar Her Şeye Sahip Değiller?"in hemen ardından geldi. Slaughter, yazısında niçin profesyonel kadınların halen aktif bir ev hayatı istekleriyle kariyer taleplerini dengelemeyi zor bulduklarını açıklıyor: Sosyal kurallar ve ABD iş yeri kültüründeki katılık, meslekte ilerlemenin aileye tercih edilmesini devam ettiriyor.

Bu iki "feminizmin nasıl canlandırılabileceği" programını kuşatan vızıltı, Sandberg ve Slaughter'in derin bir kültürel hisse saplandıklarını akla getiriyor.  Aslında bu iki kadın, 21. asır başlarında ABD feminizminin en görülür temsilcileri oluyorlar.

Bununla beraber, medyadaki yutturmacalardan bir kısmı bunların aleni anlaşmazlıklarını ihtiva ediyor. Ama bunların bu iki kadını birbirlerine karşı karşıya getirme teşebbüsü, ikisinin neyin kadınlar için özgürlük ve gelişme getireceği hakkındaki temel faraziyeleri hemen hemen tartışılmaz olduğu sürece gerçekten ironiktir.

Sandberg, uygun bir iş-aile dengesi kurmada kadınlara daha fazla seçim yapma imkanı sağlayacağında ısrar ederek onları çalışmaya olan bağlılıklarını kuvvetlendirmeye teşvik eder. Slaughter ise uygun bir iş-aile dengesi kurmada onlara daha fazla seçim yapma imkanı sağlayacağını savunarak kadınları aileye olan bağlılıklarını kuvvetlendirmeye teşvik eder.

Zahirdeki anlaşmazlığa rağmen neticede her iki kadın, farklılık sadece bir vurgu meselesiyken temeller üzerinde görüş birliği içindedir. Sandberg, kadının davranışını iş ve kendisine yönelik olarak değiştirmek üzerine odaklanır.  Slaughter ise sosyal kurumları bu davranışlara yer açmaya teşvik ederken kadının aileye yönelik "doğal" bağlılığını meşrulaştırmak üzerinde odaklanır.

Her iki durumda da potansiyeli yüksek kadınlar hırslarını yeniden değerlendirme vazifesini üstlendiklerinde  (Sandberg) ya da kuralcı beklentilerle işin önce geleceği durumunda (Slaughter), tüm kadınların daha iyi seçimler yapmakla güçleneceklerine dair derin bir hüküm vardır.

Kadınların yönelim ve davranışlarının dönüştürülmesi, kadınların özgürlük ve mutluluğunu sağlamanın yanı sıra toplumu değiştirmek için de gerekli bir durumdur. Nihayette, her iki feminist, kadınları hayat mücadelesinin içinde bırakacağını iddia ettikleri etkili bir çözüm sunar. Bu iki konu – çare olarak olumlu etki ve dengenin önemi – son derece rahatsız edici bir kültürel değişime işaret ediyor.

Liberal feminist hikaye

Bu iki kadının dünya görüşü açıkçası halen ABD'de hakim olan ve eleştirilmeyen feminist gelişim hikayesi tarafından bildirilir ki bu, durumu şöyle açıklar: Geleneksel olarak orta ve üst sınıf kadınlar iç alemlerine hapsolmuşlardır ama 19. asır sonunda feminizm seferberliğinin ilk dalgasının bir sonucu olarak kadınlar giderek kamu özneleri olarak daha fazla tanınma talep ettiler.

Savaş çabalarına kadınların katılımı, ABD'de 19. düzenlemenin geçmesi ve modern Yeni Kadın modelinin belirmesi, hep uzun vadeli talep ve eylemlerin meyveleridir. Özellikle iç alemlerine gark olmuş orta sınıf kadınlar için özgürlük, özel alanı aşma ve siyasi temsil ve çalışmada kamu dünyasına girme kabiliyetine çevrildi.

Sonuç olarak, baştanbaşa 20. asırda yukarıya doğru hareket eden kadınlar, sık sık aileye sahip olmakla meslekte ilerlemek arasında seçim yapmak zorunda kaldılar.

1970'lerde ikinci dalga feminizmin başarılarından sonra bile orta sınıf kadınlar için bu iki alan arasında açığı kapatmak çok zordu. Birkaç Süper Kadın dışında çoğu kadın aileyle başarılı bir profesyonel kariyer arasında seçim yapmak zorunda kaldı. Bu hikayeye göre özel ve kamu, daima kadınlar için ya/ ya da durumu olarak kaldı.

Sandberg kadınlar için özel ile kamusal alan arasındaki açığı kapatmanın sonunda mümkün olduğunda ısrar eder. O, mesleklerine eğilmenin kadınların hayatlarını daha iyi dengeleyebileceğine, bunun da onların oyunda kalmalarına ve tepeye çıkmalarına imkan vereceğine kanidir.

Slaughter için ise vurgu biraz farklıdır. O da, sadece çok güçlü kadınların ailenin değerinden bahsettiğine ve iş yeri kurallarının dönüştürülmesinde ısrar ettiğine, sosyal kurumların bu kuralları değiştirmeye başlayacağına, kuralların değişmesinin de kadınların kendi mutluluk projelerinin peşinden gidebilmelerini kolaylaştıracağına, bunun da kaçınılmaz şekilde doğru iş-aile dengesiyle alakalı olduğuna kanidir.

Her iki kadının da ideali aynıdır – çok başarılı bir kariyer ve heteronormatif bir aileye sahip olmak ve her ikisinin de keyfini çıkarmak. Özel Kadın'dan Yeni Kadın ve Süper Kadın'a giden yolda, sonunda Dengeli Kadın'dan bahsetmek mümkün oldu.

Peki sosyal adalete ne oldu?

Maalesef bu, 21. asrın "gerçekten özgürleştirilmiş" kadınının nasıl yorumlandığını gösteriyor. Bu feminist harekette özellikle rahatsız edici olan – bilhassa her iki kadın liberal idealler benimsediği için- gerek Slaughter'in gerekse Sandberg'in feminizmin nihai hedefleri olarak eşit haklar, adalet ya da özgürleşme hususunda nihayette gerçekten ne kadar az vurgu yaptığıdır.

Eşit haklar ve sosyal adalet söyleminden "devrimi içselleştirmeye" ya da Slaughter'in durumunda olduğu üzere "milli bir mutluluk projesine" hareket, kadınların büyük çoğunluğunun silinmesi ya da hariç tutulmasıyla olur. Diğer deyişle, bu kadınların savunduğu feminist proje, ABD'deki kadınların büyük bir çoğunluğunun realitesini hesaba katmaz ve katması da mümkün değildir. Bu milli bir proje değildir.

El Cezire için yazan Lynne Huffer'in bize hatırlattığı üzere Sandberg, kapitalizmin işçiler en altta, Sheryl Sandberg gibi yöneticilerin de en üstte olduğu piramit şeklinde, kâr güdümlü bir ekonomik sistem olduğu gerçeğini gözardı ederken küçük bir seçkin gruba hitap ediyor. Zillah Eisenstein da bunu emperyal ve damla damla akan bir feminizm olarak adlandırıyor. Rakamlar da bunları haklı çıkarıyor.

Mesela rakamlar, 2009'da ABD'de Afrikalı-Amerikalı kadınların yüzde 27,5, Hispanik kadınların yüzde 27,4, beyaz kadınların da yüzde 13,5'unun fakirlik sınırının altında yaşadığını gösteriyor. Keza, 2010'da bekar annelerin liderliğindeki ailelerin yüzde 35,1'i bazı noktalarda gıda bakımından emniyetsiz durumdaydı ki bu da onların aktif ve sağlıklı bir hayat için hiçbir zaman yeterli gıdaya sahip olmadıkları manasına geliyordu.

ABD'de çoğu çalışan anne çift vardiya, gece vardiyasında çalışıyordu ya da ailelerinin geçimini sağlamak için iki ya da üç iş yapıyordu.

Sınıf ve ırk temelinde bu bariz rakamlar göz önüne alındığında, özgürleştirilmiş kadınlığın yeniden tasavvurunda, yeniden yönlendirme etkisi ve daha iyi dengeleme eylemi olarak derinlemesine bağnaz  – ve temelden aykırı – bir şey var. ABD'deki kadınların tavırlarını değiştirmeye değil önce iş güvenliği, çocuklarına iyi bakabilme, yaptıkları işte yaşayabilecekleri ücretler ve fiziksel güvenliğe ihtiyaçları var.

Sheryl Sandberg bir sohbet başlatmakta ciddiyse, belki de buna Facebook'ta temizlikçi kadınların kim olduklarını ve bunların her ay evlerine ne kadar para götürdüklerini sorarak başlaması gerekir. Bunların yaşayabilir bir emeklilik planları var mıdır? Bunlar ücretli izin alıyorlar mı? Ve Facebook bunlara ne tür çocuk bakım hizmetleri sunuyor?

Gerçekten, çok güçlü kadınlar için "kadın meselesinin" -sanki bunlar zaten başarılmış gibi- artık sosyal adalet, eşitlik ve kadınların özgürleşmesiyle alakalı olmaması son derece rahatsız edicidir.

Batılı liberal demokrasilerin, kendi toplumlarında cinsiyet eşitliğiyle övünürken Müslüman dünyasında kadınların yeterli özgürlüğe sahip olmadıklarına dair güçlü feryatların koparıldığı bir zamanda yazılan bu yazılar, sohbeti emeğin cinsler arasında bölünmüş hali ve ABD liberalizminin bizzat üzerine bina edildiği derin sosyal adaletsizliklerden uzaklaştıracak kültürel anlamlar taşıyor.

Diğer bir deyişle, denge, devrimi içselleştirme ve mutluluk projesi diline dönüş, kendi "kadın meselesi" bakımından dikkatleri ABD'nin kendisini incelemesinden uzaklaştırırken mutsuzluğun, başarısızlığın ve dengesizliğin yükünü bir kez daha ferdi olarak kadınların omuzlarına koyar.

Kaynak: El Cezire
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas