Dünya borsalarının 53'ünden 45'i yüzde 5 civarında geriledi. New York'ta düşüş yüzde 3,5, Londra'da yüzde 4,5 düzeyinde gerçekleşti. Gelişmekte olan piyasalar, özellikle Latin Amerika ve hatta uzun süreli gerilemeden başarılı bir şekilde çıkan Japonya bile, çok daha kötü bir şekilde etkilendi. Nikkei Endeksi 1700'lerin altını gördü. Hepsinden öte, New York'taki 11 Eylül saldırılarından bu yana piyasalardaki en kötü haftaydı bu. Her şey, Şangay Endeksi'nin yüzde 9 civarında şaşırtıcı bir şekilde düşmesiyle başladı, bu Çin'deki vergi artışlarından duyulan korkularla birleşti ve ABD ekonomisinin ve Merkez Bankası eski patronu Alan Greenspan'ın ABD ekonomisinin gerileme ihtimaline dair spekülasyon yapan karamsar yorumları ile durum daha da kötüleşti. Daha sonra Greenspan konuşmalarından dolayı üzüntüsünü dile getirdi ama zarar verilmişti bir kere. Dünya ekonomisi için ölüm çanları mı? Tüm bunlar ne anlama geliyor? Durum öngörülür bir piyasa düzenlemesinden mi ibaret yoksa dünya ekonomisi ciddi bir belaya doğru mu yol alıyor? Greenspan'ın Merkez Bankası'ndaki halefi Ben Bernande bu yıl Amerika'daki ılımlı büyüme konusunda akla yatkın şekilde iyimserdi. Elbette, borsalar dalgalanmaların olduğu yerlerdir. Değer piyasaları sıradan mal ve hizmetler piyasasının aksine insanların beklentileri tarafından yönetilir ve bu beklentiler büyük ölçüde görecelidir. İnsanlar hisseleri, düşündükleri gelecek ve fazlasıyla kıt olan bilgi üzerinden alır-satarlar. Ticaret, gelecek hakkındaki tahminlere bağlıdır. Şangay piyasası uzun zamandır spekülasyonlara bağlı kazancı deneyimliyordu, geçen yıl yaklaşık yüzde 150 civarında yükselme kaydetti ve Çin kimi düzenlemelerin kaçınılmaz olmasından dolayı para akıtıyordu. Ve onlarca yıllık komünizmin ardından Çin sofistike piyasalarla temasta özel bir deneyim sahibi değildi. Şangay etkisi gerçekte önemli değil, Şangay piyasa sermayesi New York'un sadece yüzde 5'ine ve dünyanın yüzde 2'sine tekabül ediyor. Ancak, kaos teorisinden de bildiğimiz gibi küçük olayların bile devasa etkileri olabilir: Brezilya'da bir kelebeğin kanadını çırpması dünyanın başka bir yerinde bir depreme neden olabilir. Küreselleşmenin gerçekleştiği sermaye piyasaları, ekonomileri birbiri ile daha iç içe geçmiş, bağlantılı kılar. Ve unutmayın ki, son beş yıldır dünya piyasaları sürekli bir yükselişi deneyimledi ve bilmeliyiz ki fiyatlar yükseldiği gibi düşebilir de. Aynı zamanda dünya uzun süredir nakit içinde yüzmekteydi ve bunun bir bölümü borsalarda bulunmaktaydı. Dünya çapında bir düzeltme beklenmekteydi ve aslında gerekliydi de. Ek olarak, küresel likidite, dünya çapında merkez bankalarının faiz oranlarını yukarı çekmeleri nedeniyle azalmıştı. Belki de, Amerika ve Japonya konusunda daha fazla endişelenmeliyiz. Amerikalılar mevcut GDP'nin yüzde 6'sı oranındaki açıkla ve yeni yeni kontrol altına alınmaya başlayan tehlikeli hükümet açığıyla endişelenilmese bile bir parça kaygıya neden olmalı. Amerika piyasalarındaki gerilemenin belki de en önemli nedeni konut piyasasının üzücü durumudur. Ev satışları geçen yıl yüzde 17 oranında azaldı, bu son on üç yıldaki ilk düşüştü: Ve Amerikalılar ev almayı durdurursa, ev için gerekli olan diğer ürünler için yapılan harcama ve borçlanma daha da azalacaktır. Ve dahası, mevcut evlerin değerleri de düşmekte. Sonuncusu, evlerini yeniden ipotek ettiren Amerikalılar tarafından gerçekleştirilen borçlanma hacmi için de önemli bir husustur. ABD ekonomisinin geleceği Çin'e endeksli Amerikalı tüketicilerin payına bir miktar tasarruf oluşabilir ki bunun dünya çapında bazı etkileri bulunabilir. Üst dilimdeki mortgage kiracılarının daha fazla riskte olmasının Amerika için özellikle önemli olduğu söylenebilir, çünkü onlar büyük ölçüde borçlarını ödeyememe durumuna geldi. Belki bir Japon olsam daha fazla endişelenirdim. 17 yıllık bir durgunluğun ardından Nikkei en son 17.500'ü görmüştü. Onların elbette düşük faiz oranları var, öyle ki bu oranlar spekülatörlerin neredeyse bedava olan YEN'i sarsmasına neden oldu ve onu başka yerlerdeki yüksek yatırımlara koydular. YEN'in ticarette taşınması olarak bilinen şey likiditede daha fazla azalmayı beraberinde getirdi. Sadece iki hafta önce, Japonya Bankası çok az miktarda faiz oranlarını yükseltti. Öyleyse soralım, küresel kapitalizm çöküşün eşiğinde mi? Hiç öyle düşünmüyorum. İnsanların risklere karşı daha isteksiz olduğu bir gerçek ve paraları için daha güvenli yer arayışındalar. Ancak, kapitalizmin doğası bu: Ve büyük ölçüde insanların beklentilerine bağlıdır ve doğal olarak da dalgalanmalara maruz kalır. Ruhsal durumlar değişir. Şangay borsasındaki düşüş, bir felaketin habercisi olarak görülmemelidir. Çin ve Amerikan ekonomileri son yıllarda çok daha fazla birbirine bağlı hale gelmiştir. Amerika'nın ucuz Çin ürünlerine ihtiyacı var ve Çinliler de kazançlarını dolar hisselerine koyup orada tutmaktan mutlu. Esas kötü işaret, Çin'in doların değerini düşürmesi olurdu, bu durum Amerikan ekonomisini zayıflatacaktır. İfade ettiğim gibi, son olayları tanımlamada kullanılabilecek uygun kelime "endişe"den ziyade "kaygı"dır. Geçen hafta pek çok insanın borç ve ipotekten kaçmasına rağmen, bu bir 1929 ya da 1987 olayı değildir. Büyük hisseleri elinde tutan insanlar, korkunun heveslerin önüne geçtiği şu ortamda onları nereye koyacakları konusunda kaygılanmalı. Ancak, bu tür problemlerimiz olmasaydı, kapitalizme sahip de olmazdık ve herkes fakir olurdu.